Alıntı:
atina Nickli Üyeden Alıntı
melekul ve ceberut alemi nedir aciklayabilirmisinz?
|
Mutasavvıflar var olan her şeyi zahir, bâtın ve ceberut olmak üzere üçe ayırmaktadırlar. Bu üç kısım da, üç çeşit âlemdir. Âlem-i şehadet, âlem-i melekût, âlem-i ceberut.
Ruhların ve nefislerin makamı olan âlem. Aynı anlama gelmek üzere gayb âlemi, bâtın âlemi, emir âlemi, lâhutî âlem tabirleri de kullanılır. Melekût; mülkiyet, kudret, hükümdarlık, büyüklük anlamlarında gerçek tasarruf gücünü ifade eden, mübalağa sığasında bir kelimedir. Kelimede bulunan "vav" ve "te" harfleri zait olup, mübalağayı vurgulamak üzere kullanılmışlardır. Melekût kelimesi Kur'an-ı Kerim'in çeşitli ayetlerinde geçmektedir: "De ki: Her şeyin melekûtu elinde olan kimdir?" (el-Müminun, 23/88); "Yerin ve göklerin melekûtuna bakmıyorlar mı?"(el-Araf, 7/185; ayrıca bk. el-En'âm, 6/75; Yasin, 36/83).
Âlem-i şehâdet, kevn ve fesata tabi olup, duyularımız tarafından idrak olunan, içinde yaşamakta olduğumuz şu âlemdir. Bir dereceye kadar insan tasarrufuna verilmiş bulunan bu âlem, zaman ve mekânla sınırlı olup, kevn ve fesata tabidir. Bu âlem için, halk âlemi, his âlemi ve mülk âlemi tabirleri de kullanılmıştır. İslâm filozofları bu âlem için daha çok, "ayaltı âlemi" tâbirini kullanmışlardır.
Âlem-i ceberût, şehadet âlemiyle taban tabana zıt vasıflara sahip olan bir varlık mertebesini ifade etmektedir. Âlem-i şehadet ve âlem-i melekûttan tamamen münezzeh olan bu âlem, Allah'ın ezelî varlığına delâlet eder (Tehânevî, a.g.e., II/1339, 1054; Seyyid Şerif Curcânî, et-Tarifât, s. 155).