Havas Okulu - Tekil Mesaj gösterimi - melekut ve ceberut alemi nedir
Tekil Mesaj gösterimi
  #2  
Alt 27.11.24, 20:52
Yusufiyeli - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
☆Yusufiyeli Yusufiyeli isimli Üye şuanda  online konumundadır
Manevi
 
Üyelik tarihi: 24.09.16
Bulunduğu yer: Trabzon
Mesajlar: 3,407
Etiketlendiği Mesaj: 272 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Alıntı:
atina Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
melekul ve ceberut alemi nedir aciklayabilirmisinz?
İbn Arabî, er-Rahîm kelimesinin iki noktasını şöyle açıklamaktadır. (Muhyiddin İbn Arabî, Fütûhât-ı Mekkiyye, s. 311. )“Rahîm” kelimesi; Ceberut âlemini (isim ve sıfatlar âlemi) anlatması dolayısıyla bu âleme ait bir özellik taşımıyor. “Rahîm” kelimesinin tecelli ettiği mana, Hazreti Ebû Bekir’de ortaya çıkmış. Rahîm, “koruma” anlamına geliyor. Peygamber Efendimiz Hazreti Ebû Bekir’in ceberut âlemiyle olan ilişkisini ve “hikmeti görme bilgisini” korumuşlar. O bilgiyi koruyunca da, Hazreti Ebû Bekir her baktığı yerde yalnız Allah’ı görmüş. Peygamber’in, “Üzülme Allah bizimle beraberdir.” sözü, Peygamberlik makamından değil kulluk makamından söylenmiştir. Görünüşte bunu söyleyen Peygamber de olsa aslında söyleyen Hazreti Ebû Bekir’dir. Hazreti Ebû Bekir, Hazreti Peygamber’den daha üstün olduğu için değil, Peygamber’in ona öğrettiği manayı anlayıp idrak ettiği, için “Allah bizimle beraberdir.” cümlesini Peygamber’e söylemiş. Peygamber ise bunu o anda söylemez, çünkü o hem “birlik” (cem), hem “ayrım” (fark) makamındadır. Yani o hem ceberutta hem dünyada olduğu için ceberut âleminde gördüğü hikmetleri açık açık söylemez. Hazreti Ebû Bekir ise, o an sadece ceberutta olduğu için Peygamber’in koruması altına girmiştir. Onun konuşmasında “kulluk” vardır, Peygamber’in konuşmasında ise Allah’ın tecellisi vardır. İkisi arasındaki bu farkın sebebi, Peygamber’in dostunun yalnız Allah olmasıdır. Oysa sahabe Peygamber’in değil, birbirinin arkadaşıdır ve hepsi Peygamber’in emrindedir, onun hizmetçisidir. Burada “arkadaşlık” kelimesi, “sadâkat” anlamındadır.

er-Rahman isminde, Mîm ve Nun Elif sayesinde “man.” diye ayrışmıştır. Çünkü Mîm, kendisini ruhun simgesi saydığımız için, melekût âleminden, kendisini cismin simgesi saydığımız için Nun, mülk âleminden, nokta ise ceberut (isim ve sıfatlar) âlemindendir. Çünkü nokta iddiayı ortadan kaldırmak için var olmuştur. Âdeta şöyle der: Ey Ruh! -ki o Mîm ’dir- Biz seni sen olman bakımından seçmedik. Fakat ilmimde senin hakkında bir inayet takdir edilmiştir (bu bakımdan seçildin). İsteseydim, senin varlığının vâsıtasıyla olmaksızın, aklın noktasına ve insanı gösteren Nûn’a muttali (haberdar/vâkıf) olabilirdim. Kendini bil! Bu seçimin, sen oluşun bakımından değil, ben oluşum bakımından sana bir tahsisim olduğunu bilmelisin. Böylelikle, seçim sahih (doğru/tam) olmuş, dolayısıyla artık başkasına tecelli yoktur. (Muhyiddin İbn Arabî, Fütûhât-ı Mekkiyye, s. 301.) Yani “Senin varlığın senin sen olmandan dolayı değil, benim onu takdir edişimden dolayı ortaya çıkıyor” diyor. Onun için de yapan-yaptıran yalnız Allah oluyor.

__________________
Yunusça sevgimizden anlamayana cevabımız Yavuzca olacaktır...
Alıntı ile Cevapla
 

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147