İnsanın fizikî güzelliği ile ruhî yapısının sağlıklı oluşu arasında ve bedensel kusurları ile kişilik bozuklukları arasında bağlantı olduğu görüşü, kıyafetnâmelerde yer almaktadır. Ancak İbrahim Hakkı’nın Kıyafetnâme’sinde bedensel sakatlık ve aykırılıklara bağlı olarak verilenler, kişilik bozukluklarından ziyade, kişiliği bütünleyen mizaç, zekâ düzeyi ve özellikle karakter bozukluğu ile ilgilidir. Mesela arasında kısa boylu ve köse insanın hîleci, küçük kulaklı ve sivri omuzlunun hırsız, yumru gözlünün kıskanç, eğri ve iri dişlinin şirret, topalın kibirli ve kıskanç olması gibi karakter bozukluklarını, uzun boylu, küçük başlı, gür ve yumuşak saçlı, ince uzun burunlu, büyük karınlı ve genizden konuşan kişilerin ahmak olması gibi zekâ düzeyi ile ilgili bozukluklara bağlanmaktadır. Bunun yanında kızıl ve sarı saçlı kişinin öfkeli, kemerli burunlu ve kaşlarının arası kırışık olanın elemli olması gibi mizaç özellikleri de yukarıda verilen örnekler arasında sıralanmaktadır.
Nitekim bugün bu özelliklerden bazılarının ruhbilimde zekâ düzeyi normalin altında olan kişilerin tipik özellikleri arasında olduğu belirtilmektedir. Başı, vücut ölçüleri ile orantılı olmayanlar ve yine karnı vücudu ile orantısız ölçüde büyük olanlar buna örnek verilebilir. Fizikî özellikler, ruhî yapının hangi yönde ve nasıl gelişeceğinin belirlenmesinde yardımcı olduğu gibi, ruhî görev ve süreçler de vücudumuzun çalışmasına yön verir. Felç ve duyu organı zafiyetleri gibi bazı organik rahatsızlıklar, aslında bilinçaltı bozuklukları ile ilgilidir; ruhî alanla bedensel alan arasında sıkı bir bağlantı vardır.
[ Mine Mengi, Kıyafetnâmeler Üzerine, Türk Dili Araştırmaları Yıllığı Belleten 1977, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara Üniversitesi Basımevi, Ankara 1978, Sayfa: 307.]
__________________
Yunusça sevgimizden anlamayana cevabımız Yavuzca olacaktır...
|