Gündüz ve Gök’ün kardeş, oğul kardeşten önce geldiği için Ertuğrul’un da Gündüz’ün oğlu olduğu düşünülebilir. Nitekim bazı Osmanlı kaynakları bu isimler hakkında bu izaha uygun bir akrabalık bağı kurmuşlardır. Gündüz Alp, Gök Alp, Oğuz adlarını eserine koyması ve Oğuz’dan çok kişi demesi, Ahmedî’nin Oğuzlara aid birçok adlar bildiği hissini vermektedir. Eserinin temasının Osmanlı Devleti’ni İslam devleti olarak ön plana çıkarmak ve bu yolda “gaziliği” öne çıkarıp idealleştirmek olduğunu bildiğimiz Ahmedî’nin Oğuz geleneğine dair geniş bilgi sahibi olması önemlidir. Ertuğrul Gazi burada Sultan Alaaddin’in yanında çok başarılar göstermiş ve şanı şöhreti artmıştır. Tatarların barışı bozmaları üzerine Sultan Alaaddin[Bu sultan Alaaddin’in Anadolu Selçuklu sultanı olduğu açık ise de hangi Sultan Alaadin olduğu belli değildir. Zira Anadolu Selçuklu sultanlarında üç tanesinin isminin Alaaddin olduğu bilinmektedir.] onlarla savaşmak üzere Konya’ya dönmüş ve Sultan-yüki etrafını Ertuğrul’a vermiştir. Bundan sonra Ertuğrul’un etrafına birçok kişi toplanmış ve Ertuğrul Söğüt’e giderek burasını kâfirden kılıçla fethetmiştir. Ahmedî’nin Ertuğrul Gazi hakkında verdiği bilgiler genel hatları ile bunlardan ibarettir ve bu bilgilerin oldukça muhstasar olduğu görülmektedir.
Ertuğrul Gazi hakkında ilk bilgilere ulaştığımız Ahmedî’den sonra gelen bazı Osmanlı tarihçilerinin bu kayıtları benimsedikleri görülmesine rağmen daha geniş bilgiler sundukları görülür. Bu yeni bilgilerin ise nereden alındıkları belli değildir. Muhtemelen onlar Ahmedî ile birlikte belki onunda içindeki bilgileri alıp kullandığı başka kaynaklardan yararlanmış olabilirler. Bu türde kaynaklar içerisinde ilk akla gelen bu gün elimizde bulunmayan Yahşi Fakih Menakıpnamesidir. Fakat bu ve buna benzer kaynaklar elimizde mevcut olmadığından bu konuda tahminden başka bir şey söylemek imkânsızdır.
(Kaynak: Osmanlı'nın Kökleri Ertuğrul Gazi Tarkan Suçıkar YEDİVEREN YAYINLARI)