Bir Müslüman’ın hayatın her alanında olduğu gibi tedavide de İslam’ın inanç esaslarını ve temel prensiplerini göz ardı etmesi, başka dinlere ve inançlara ait ibadet şekillerinden medet umması ve bunları benimsemesi düşünülemez Herhangi bir psikolojik ya da fizyolojik rahatsızlık durumunda , öncelikle tıbbi tedaviye müracaat edilmeli bunun yanı sıra ibadet ve kulluğu sürdürerek Allah’tan şifa dilenmelidir.
Hint kökenli ve Uzak Doğu dinleri menşeli bu tür şifa metotlarının genel olarak şirk, tenasüh (reenkarnasyon) hulul, karma gibi İslam inanç esaslarına aykırı olan hususlar ihtiva ettiği, diğer dinlerin ritüeli olup bu inançların propagandasını yaptığı incelendiğinde ortaya çıkacaktır.
Derdine derman arayanlar için ‘’O (Kur’an), inananlar için doğru yolu gösteren bir kılavuzdur ve şifadır’’ (Fussilet suresi 44. Ayet)
Kur’an hükümleri ile yaşandığı zaman ‘’Gönüllerdeki dertlere şifadır’’ (Yunus suresi 57. Ayet) Ayrıca sünnetin her bir unsuru da maddi ve manevi şifa kaynağıdır. Günahların tevbe, sadaka ve kefaretler ile telafi edilmesi, bu yolların sunduğundan çok daha hayırlı sonuçlar vermektedir. Zira ‘2Size derdinizi ve onun devasını bildireyim mi? Dikkat edin sizin derdiniz günahlar, devanız da istiğfardır’’ (Ramuz el e-hadis, 166. Sayfa 6. Hadis) buyurulmaktadır.
Allah (cc)’ın peygamberi vasıtasıyla bize güvenilir ve çok daha tesirli bir ruhsal şifa yolu açtığını düşünüyorum. Biz Müslümanlar elimizde elmas kıymetinde bir değere sahibiz. İnsanlığı böyle bir hazineden mahrum etmek çok büyük bir kayıp. Ama buna mukabil Budizm, Hinduizm ve Şamanizm gibi şirk yollarından devşirdiğimiz kırık cam parçası değerindeki batıl yollardan medet umarak ahiretimizi berbat etme tehlikemiz mevcut.
__________________
Yunusça sevgimizden anlamayana cevabımız Yavuzca olacaktır...
|