Alıntı:
Tuheymefyail12 Nickli Üyeden Alıntı
Hadis sahihmidir sahihse manası nedir?
|
Hadis Kütüb-i Sitte içinde sadece Tirmizi 'nin Sünen'inde yer almaktadır. Tirmizi'nin rivayeti, ‘’Ben hikmet eviyim. Ali de onun kapısıdır.’’ muhtevasındadır . Tirmizi'nin haricinde Ukayli , Taberani, İbn Adt ve Hakim 'in rivayetleri ise,: ‘’Ben ilim şehriyim. Ali de onun kapısıdır. İlim isteyen kapıya gelsin"tarzındadır . Hadis hakkında muhaddisler farklı görüşler ileri sürmüşlerdir. Uydurma diyenler, zayıf diyenler olduğu gibi Hadisin Hasen derecesinde olduğunu ve başka görüşte de Sahih olduğunusöyleyenlerolmuştur.Hz.Ali’ninHz.Peygamber ’den gayb ilmini öğrendiği, ondan manevi ilimler tahsil
ettiği, bu sebeple de ilim öğrenmek isteyenin mutlaka ondan feyiz alması gerektiğiiddiası da bu rivayete istinat edilmiştir. Bu görüş ilk defa Şiiler tarafından ortaya
atılmıştır. Hz. Ali henüz hayatta iken çevresinde toplanan bazı kişiler onda başka hiçkimsenin bilmediği bir batın ilminin varlığından söz etmişlerdir. Halbuki onun
Hz .Peygamber' den özel bir ilim ve talimat almadığına dair rivayetler vardır. Bukonuda nakledilen bir rivayete göre Hz. Ali’ye Resul-i Ekrem'in kendisine ne gibi sır
verdiği sorulmuş, bu soruya kızan Hz. Ali’nin Resul-i Ekrem'in insanlardan gizlediğihiçbir şeyi sır olarak söylemediği, kendisine özel bir bilgi tahsis etmediği belirtilmiştir.[ Buhari Cihad 171; Muslim, Edahl43-45; Tirmizi, Diyat 16] Buna rağmen Şiiler Hz .Peygamber'den sonra yegâne meşru halife tanıdıkları Hz. Ali’nin başka insanların bilmediği batın ilmine sahip bulunduğu, onun ilim şehrinin kapısı" olduğu inancını sürdürmüşler ve kendisine ait olduğunu iddia ettikleri bazı sözler rivayet etmişlerdir. Hz. Ali’nin batın ilmini bildiği görüşüne Şiilerin dışında bazı muhaddisler ve özellikle de sufiler destek vermişlerdir. Hadisçilerden Aliyyü'l-Kari batını
yorumlan çok doğru bulmasa da ilim şehrinin kapısının Ali olduğu şeklindeki tahsisintazim, yani Hz. Ali’nin büyüklüğünü ifade ettiğini, bunun doğru olduğunu, Hz. Ali’nindiğer bazı sahabilere göre daha büyük ve daha alim olduğunu söylemiştir Kari ‘ninişaret ettiği söz konusu hadis tasavvufi bilgilerin kaynağının Hz. Ali olarak kabul
edilmesine yol açmış, bu durum Hz. Peygamber’e kadar uzanan tarikat silsileleriyle dedesteklenmiştir . Sufiler, Hz .Ali'nin işbaşına geldiğinde hakikatlerin işaret taşlarını
yaydığım, gizliliklerin sırrını açtığını, ondan iki oğlu Hasan ile Hüseyin'in, Kümeyl b.Ziyad 'ın ve Hasan- ı Basri 'nin zikir ve telkini aldığını söylemişlerdir. Bu sebeple tasavvufi ilimlerin tarik ve silsilelerinin ona erişmesi, "ilmin şehri"hadisi ile münasebetlindir ilmiş, İslam 'da her tarikat silsilesi Hz. Ali’ye ulaştırılmış,Nakşibendilik dahil cümle tarikatlarondankollaratevziolunmuştur.Muhaddislere rağmenbu hadisin sahih olduğunu kabul eden tasavvuf er bab ı , Hz. Ali’nin yoğun hilafet işlerisebebiyle tasavvufun esaslarını geniş bir şekilde açıklamaya fırsat bulamamış olsa bilebu ilmin esaslarını Hz. Peygamber’den öğrendiğini, bu esasları ondan da Hasan -ıBasri'nin elde ettiğini ileri sürmüşlerdir. Bazı hadis alimleri bu görüşe karşı çıkarakHasan-ı Basri'nin Hz Ali'yi kısa bir süre görmekle beraber ona talebelik etmediğini
Belirtmişlerdir. Aliyyü'l-Kari hırka meselesinin aslının bulunmadığı konusunda muhaddislerin ittifak halinde olduklarını nakletse de mesele hadisçiler
arasında tartışma mevzusudur.