Alıntı:
BirKul41 Nickli Üyeden Alıntı
Evet icabet ve kabul farklı şeylerdir demek istiyorsunuz hocam. Allah'ın icabet ettiği şüphesiz ayetle sabit, bizi duyduğu gördüğü şüphesiz doğru. Ama kabul olacaksa da bunun şartı duanın olacağına kabul olacağına inanmak değil midir?
|
Değerli kardeşim duadan maksat, kulun kalben Allah’a yönelişi, kendi aczini ve eksikliğini hissedip O’nun lütuf ve inayetine ihtiyaç hissedişidir. Ancak bu hissiyat da esasen rıza ve teslimiyet haliyle izhar edilir. Bir rivayete göre Hz. İbrahim ateşe atılmadan evvel, Cebrail gelip, ‘’Bir isteğin var mı? İstekre bulun’’ demiş, İbrahim de ‘’Allah’ın halimi bilmesi benim O’ndan istekte bulunmama ihtiyaç bırakmaz’’ manasına gelecek şekilde ‘’hasbiyellah’’ diye karşılık vermiştir. (Gazali İhyau Ulumi’d-Din, 4.cilt sayfa 171, 244)
Bu rivayet her ne kadar menkıbe tarzında olsa da dua konusuna dair ihtiva ettiği mesaj en azından bizim için çok önemlidir. Dille duanın Allah’la irtibatı sağlamlaştırmak, dini-ahlaki bilinci canlı tutmak, manevi arınmayı artırmak, iç huzuru sağlamak gibi birçok işlevinin bulunduğu şüphesiz olmakla birlikte, Ehl-i Sünnet alimlerine göre gerçek dua rıza ve teslimiyet halinde fiili olarak edilen duadır. Daha açıkçası, İnsan (kul) Allah’tan bir istek ve dilekte bulunacaksa, evvel emirde bu isteğin gerçekleşmesine yönelik sebeplere tevessül babında azami gayretle fiili gayret sergilemeli ve bu süreçte Allah’tan inayet, Nusret ve tevfikini esirgememesi yönünde moral destek talep etmelidir. Bu anlamda dille dua ancak manevi destek ve motivasyondan ibarettir; gerçek dua ise her şeye rağmen rıza halinde fiili çaba göstermektir.