Alıntı:
BirKul41 Nickli Üyeden Alıntı
Peygamberimiz bunalınca dağa çıkardı, ben de insanlardan uzaklaşmaya çalışıyorum. Öyle Allah'a yakın olmaya çalışıyorum. Seccadede kıvrılıp uyuyorum. Şimdi desem ki bu nasıl bir histir; sanki bu bir isyan olacakmış gibi, ama rahatsızlık verdiği doğru. Korkuyorum Allah başıma büyük bir musibet verir diye. Sizce öyle midir? Kul olarak görevim hislerimi Allah'a samimiyetle bildirmek değil midir?
Bu çok ince bir çizgi midir Allah'a yakarıp içini dökmek ve isyan arasında olan?
Allah'ım şüphesiz verdiklerin çok kıymetlidir. Olanaklarım ve sağlığım için, beni seven insanlar için sana hamdolsun. Yalvarırım bana kızıp gazap etme. Yüreğimde bir üzüntü var. Sen bunu onar ve bana gönlümdekini hayırlısıyla nasip et.
Yüreğimde üzüntü var demek Allah'ın gücüne gider mi? Bana der mi ben sana sağlık verdim, aile verdim, iş verdim rızık verdim. Daha ne üzüntüsünden bahsediyorsun diye?
|
Dua, kulluğun gereğidir. Yoksa dua, Allah’ın meydana geleceğini ezelde takdir ettiği şeyin gerçekleşmesini önlemesi, takdir etmediği şeyin meydana gelmesini sağlaması için yapılan bir amel değildir. Ayrıca duadan maksat Allah’ın bilmediği şeyi ona hatırlatma manasını asla taşımaz. Dua kişinin kulluğunu göstermesi, aczini ve ihtiyacını Allah’a arz etmesidir.
Bakara suresi 186. Ayet lafzı anlamıyla her duanın Allah tarafından karşılık bulacağını düşündürür. Fakat ayetin dil yapısı ve derin anlamı böyle bir düşüncenin isabetli olmadığını gösterir. Daha açıkçası ayet, duaya icabetin kullara yönelik bir ilahi lütuf ve inayet olduğuna dolayısıyla her duaya her zaman ve zeminde icabet edilmesi gibi bir mecburiyet bulunmadığına işaret etmektedir. Bu noktada ‘’Ayetteki ifade yapısı Her kim dua ederse Allah da o kimsenin duasına icabet eder’’ şeklinde bir şart-cevap kurgusuna sahiptir. Böyle bir ifade telazüm, yani iki şeyin karşılıklı olarak birbirini gerektirmesi sonucunu verir’’ şeklinde bir argüman ileri sürülemez. Çünkü burada söz konusu olan şart duayı icabete bağlamaya değil, soruyu cevaba bağlamaya yöneliktir. Bunun içindir ki ayette (Dua ettiğiniz takdirde bende icabet ederim) denilmemiş bilakis ‘’ وَاِذَا سَاَلَكَ عِبَاد۪ي عَنّ۪ي فَاِنّ۪ي قَر۪يبٌۜ اُج۪يبُ دَعْوَةَ الدَّاعِ اِذَا دَعَانِۙ’
Şeklinde bir ifadeye yer verilmiştir. (İbn Aşur, et_Tahrir ve’t-Tenvir ikinci cilt sayfa 179)