Cübbeli Ahmed Hoca bir videoya kısa bir hikaye anlattı.
Eski zamanda sofinin biri sırtına azık torbasını alır yollara düşer.Filanca yerde bir zat var denmiş onu göreyimde ondan himmet alayım sebebiyle yola düşer.Tabii şimdiki uçak-araba-otobüs yok.Yani zaten adam fakir ise o dönemde üstünde bir miktar para ile yola düşer ya atı olacak yada eşeği olayı.Bunda onalrda yok yani tabanvayla kısacası yürüyerek dağları aşarmış.
Denen kişinin evini bulur oraya varır.Zatında eviden bir kalabalık varmış neyse bunun azık torbasını eve girerken kapının kenarıan koymuş eve girmiş demişler sen şurda otur onun işleri var o işler bitince senle görüşecek.Tabii zatda bunun durduğu yerin diyelim 10 metre ötesind ebirileri ile konuşuyor şuraya şöyle yapmalı şu tarladan şu ekilip alınmlaı gibi mevzular konuşulurken buda kalbniden ya demiş muhterem bri zat dediler geldik.Bu gördüğüm kadarı ile şu tarlaya şunu ekin bunu dikin şu ürünü alalım diyor bu nasıl iş demiş.Bu arada aklı fikri kapıyab koyduğu azık torbasında lan demiş bari torbayı yanıma alaydım eve giren belli değil.Biri alıp gidecek dımdızlak ortada kalacaz şimdi keşke hiç buralara gelmesydim derken bu düşüncelere dalmış iken.?
Zat buna dönmüş ve demişki.
Evlad demiş senin şu azık torbasını düşündüğün kadar ben konuşmalarda duyduğun malı mülkü düşünmedim emin ol demiş.
İşte bazen soruyorlar kalp gözü nedir?İşte kalp gözü böyle bişey açık olan var olmayan var.Ama açık olanda yolda yürürken herkersin kalbine nufuz edip bu ne diyor bu ne diyor diye tek tek bakmaz.Genelindeki mesele Allah CC zaten ona gereken duyuruyor.
__________________
Unutmayasın!!!
Elindeki sırrı saklayamayana yeni sır vermez.
Sırların Sahibi.
Şeyh-ül Ekber Muyhiddin İbn’ül Arabi KS
|