Alıntı:
Cahil2 Nickli Üyeden Alıntı
Kaf dağını bazı yerlerde bazı kimselerden duydum ama tam anlamıyla kafama yatmadı hikmetinin ne oldugu nerden nereye kadar olduğu hakkıyla bilen birisi varsa anlatabilirmi
|
Cin olarak adlandırılan varlıklar eskiden belli bir sınıra kadar uzay içerisinde dolaşabiliyorlardı. Bizim güneş sistemimizin içerisinde Venüs’e kadar, Merih’e kadar gitme durumları oluyordu. Fakat Hazreti Peygamber Efendimizin (s.a.v) yeryüzüne gelmesinden evvel fil olayından hemen sonra dünyamızın etrafındaki Kaf Dağı dediğimiz enerji tabakası kalınlaştırıldı yani oradaki enerji artırıldı. Bu yüzden bu enerji varlıklar da dünyamızdan gökyüzüne çıkamaz oldular. Buradan dahi anlaşılıyor ki bu tür enerji varlıkların yapısı bizim dünyamızı çevreleyen enerji yapısından daha zayıf bir vaziyettedir.
Buna karşı insan o çerçeveyi aşacak güce sahiptir. Rahman suresi 29, 30 ve 31’nci ayetlerinde bu hal vardır. ‘’Göklerin çerçevesi’’ diye bahsi geçen o çerçeve Kaf dağıdır, enerji tabakasıdır. ‘’Orayı geçebilirseniz, geçin ancak onun için size sultan güç lazımdır’’. Sultan güç, o süper güç insanın kendi öz varlığıdır. Orayı geçen ise insanın enerji varlığıdır. Halef halidir, nur bedenidir güç ve kudretleridir. Buradan da anlaşılıyor ki, cinlerin yani enerji yaratıkların varlıkları dahi o kadar zayıf ki insanların serbestçe geçtikleri yerden dahi geçemiyorlar.
Dünyanın etrafında da aktar-ı semavat vardır. Dünyanın etrafında bizi kozmik ışınlardan koruyan bir enerji tabakası vardır. Yer, güçlü bir manyetik alana ve bu alanın etkisi ile şekillenen önemli bir manyeytosfere sahiptir. Artık bilim de bunu ispatlamış vaziyettedir. Eskiden ehli tasavvuf o enerjiye bir mana veremediği için ona ‘’Kaf Dağı’’ diyordu. Her şeyi zahir anlayan insanlar dağı dağ diye anlayanlar yeryüzündeki dağları da Kaf Dağı diye aradılar. Ağrı Dağına da Everest Tepesine de Kaf Dağı dediler. Ayetteki ‘’dağ’’ dan maksat yükseklerde olan demektir. Dolayısıyla tarif edilen de Dünya’nın etrafındaki enerji tabakasıydı. Bu enerji tabakasını da normal bedenle geçmek mümkün değildir. Burayı geçmek içinde size süper bir güç gereklidir. Allahu Teala o süper gücü de kendi isim ve sıfatlarının güç ve kudretlerinden insana yerleştirmiştir.
Rahman Suresi’nin 33’üncü ayetinde Allahu Teala bize tavsiye etmiyor emrediyor: ‘’O çerçeveyi aşın, o bedenden artık çıkın. Oradaki aktarı yani sınırları parçalayın, kırın, geçin. Bunun için size benim ilahi kudretimden güç ve kudretler lazım. Onu da zaten size vermişim.’’ Diyor. Halef konumuna gelmiş bir insanda da muhakkak bunların geneli vardır, onlar o haldedirler.
(Merhum Cafer İskenderoğlu, Rahman İsm-i Azam Sırrı Enoch yayınları)