Alıntı:
Svg Nickli Üyeden Alıntı
Merhaba kardeşlerim büyüklerim. Ben birkaç gün önce üye olmuştum. Gerçekten kötü bir durumun içindeyim.
Size bir şey soracağım.
17 temmuzda canımdan çok sevdiğim manevi babamı kaybettim. Ölümünü anlatmadan olmaz.
Aslında 16 temmuz sabahı da rahatsızlanmıştı. Tuvaletten çıkıp oturma odasına geldiğinde nefes nefese idi. Fakat yavaş yavaş düzeldi. Afedersiniz hacetini giderirken değil daha sonra fenalaşmış. Tansiyonuna baktım biraz yüksekti fakat nabzı 120 idi. Evde yüksek tansiyon ve yüksek nabızda kullanılan dil altı hap vardı ondan verdim. Bir süre sonra hepsi normale döndü. Hastaneye gitmeyi kabul etmedi. Ambulansı da aramama izin vermedi. Kendisi 76 yaşında ve biraz huysuzdu.
O gün iyi gibiydi. Ayağa kalkıp yürüdüğünde değil de bir şeyi zorladığında nefesi daralıyordu. Onu klozete gitmeye zor ikna ettim. Vefat eden eşinin yüzünden klozete hiç gitmezdi. Ben ona ne kadar "babacığım klozete git ben rahatsız olmam, tertemiz bırakıyorsun" zaten desem de gitmezdi. O akşam klozete gitti. Sonra gece oldu yattık.
Sabahları o gidip oturma odasında yatar ben ise sıcaklarsam onun yatağına gider yatarım çünkü yatak odası benim odamdan daha serin. Sabah sağlık ocağına gidecektik. Çünkü ancak ona ikna edebilmiştim. Kalp hastalığı hiç aklımıza gelmedi. Belki demir eksikliğinden nefesin daralıyordur en azından sağlık ocağına gidelim dedim. Orada ambulans da olduğu için "aniden bir şey olursa alıp götürürler" diye geçmişti aslında. Onun için sağlık ocağına ikna etmeye çalışmıştım.
Gece horlamasından rahatsız oldum. Yanına gittim. Bana "gel güzelim" dedi. Sonra seslendim. Uyuyormuş. Uyanıp "noldu kızım" diye sordu. "Babacığım kapını biraz çekeceğim" dedim. Tamam diyip uyumaya devam etti.
Sabah saat 7 buçuk idi. Uyandım. Yatak odasına geçerken baktım ki kanepede yok. Yine kendi tuvaletine gitmiş. Tuvalete koştum. Bu arada düştüğünü duydum. İçeri giremedim kapıyı itemedim. Noldu diye sordum. "Düştüm geçer" dedi. Nefes nefese idi. Hemen ambulansı aradım. Bu arada komşumuz evden çıkıyordu onu çağırdım. O da giremedi. Babam ona "kal kal" dedi ama ona mı diyordu Azrail'e mi diyordu yoksa "kalkamıyorum" demek mi istiyordu hiçbir zaman bilemeyeceğim. Ambulans geldiğinde yaşıyordu. Tuvalet kapısını sökemediler. Kapı ağır. Alt komşum geldi yardıma. Babamı çıkardıklarında ölmüştü. Kalp masajı, adrenalin iğneleri fayda etmedi. Kalp masajında göğüs kafesi kırılır, sertmiş kıramadılar. Yapılacak her şeyi yaptılar. Olmadı... Hiçbir şey yapamadım kurtaramadım. Yaşarken tuvalete giremedim onu göremedim. Kahroluyorum. Yıkattım kefenlettim. Kız kardeşi oğluna haber verdi. Oğlu mezarını almış fakat cenazeye gelmedi. O benim canım manevi babamdı. Daha da kahrolduğum şey, ölümün ardından işlemler için beni hemen götürdükleri sağlık müdürlüğünde beni "bakıcısı" olarak yazdılar. Napayım aklıma başka şey gelmedi. Bakıcısı yazalım dediler...
Ama yemin ederim ki kalp hastalığı olduğunu bilmiyorduk. Kanser başlangıcı vardı tedavi olmuştu geçmişti. Şekeri tansiyonu vardı. Bazen bacağına güçsüzlük gelirdi, bel fıtığından oluyor dedi doktor. Bazen başı aniden dönerdi. Kulak çınlamasından vertigodan dediler. Bazen midesine bir şey oturmuş gibi hisserdi. Safra kesesi alındığından beri öyle idi. Son zamanlarda durduk yere aniden terliyordu. Onu da kanserden dolayı hormonlarını değiştiren ilaç kullanmıştı ondandır diyordu. Bazen sol omzuna doğru ağrırdı geçerdi. Ona da "kalp değil, kedi yüzünden yatakta dönemiyorum yan yatıyorum ondan" diyordu. Son günlerde ise "neden merdivenden çıkarken nefesim daralıyor" demeye başlamıştı. Ben de kardiyolojiden randevu almıştım ama ona gitmemize 10 gün kadar vardı daha.
Şimdi kardeşlerim merak ettiklerim şunlar:
1. Ölümün saati değişmez, bunu biliyorum ama yeri şekli değişebilir mi? O günden beri kime sorsam cevap alamadım. Zaten "benim yüzümden ben uyuyorum diye o tuvalete gitti" diyip duruyorum. Eğer öyleyse kendimi de onu da affetmem.
2. Babam tuvalette vefat etti fakat çıktığında tertemizdi. Anladığım kadarıyla hacetini gidermiş temizlenmişti. İnternette bazı kötü kalpli hocalar tuvalette öldüyse şöyle günahkardır böyle günahkardır" diyorlar. İnanmadım. Tövbe tövbe. Gerçekten böyle bir şey olabilir mi? Cehenemlik değildir dimi? Ölümüne karar verip salona yatırdıklarında da yüzü göğsü beyazdı. Temiz kokuyordu. İşlemlerden sonra cenaze arabası gelene kadar yanında oturdum. Elini tuttum yüzünü sevdim. O bana hep iyi geceler öpücüğü verirdi. Ben de son kez ona iyi uykular öpücüğü verdim. Ykkandıkfan sonra da gördüm yanakları pembe idi fakat hoca gözlerindeki pamukları kaldırmadı nedense. Nedenini bilmiyorum. Babamı komşumuzla babası yıkadılar.
3. Ben ne yaparsam yapayım o, o gün o anda, orada ölecekti değil mi? Yanına giremedim bir şey yapamadım diye bana kızmamıştır değil mi?
4. O sabah ben uyuyorum diye mi banyodaki tuvalet yerine diğerine gitti, yoksa sadece çişini yapmaya gidip o anda kakası geldi de hemen ona mı oturdu, bunu hiçbir zaman bilemeyeceğim. Bana beddua etmemiştir değil mi? Çünkü bir mülakat sonucu bekliyordum ve onlarca müjdeli rüya gördüm. Rüyamda bana asil listede olduğum da söylendi, imtihanı kazandın diyen de oldu. O iş son umudumdu. Hayatım kurtulacaktı. Başka çarem yoktu. Manevi babam öldükten sonra hem kendime hem ona gece gündüz dua ettim. Kendim için namazlarla dualarla ve rabbime yalvardım. Bu sitede ne bulduysam okudum. Allahım beni kimseye muhtaç etme dedim. 17 eylülde açıklandı ve 2 katı yedek belirlemişler sonundayım. Şimdi tek başıma işsiz kaldım. Aileme döneceğime ölürüm daha iyi diyebilirim.
Allah'a hep dua ettim "Allah'ım tek başıma bir hayat kurayım. Babam yine bu ede yaşasın sağlıklı mutlu olsun. Benim yükümü onun üstünden al, onu benim yükümden kurtar." desim ama hiçbir zaman "babam ölsün" demedim. Rabbim daha önceki merkezi atamaları yarım puan farkla vermedi. Bu mülakatta da yedeğin sonunculuğunu layık gördü ve çok kötü çok zor durumdayım. Neden böyle oldu? Oğlu eşyaların peşine düşmedi. Evde kiracıyım. Biraz param var. Ama kredi kartı borcumuz vardı. Onu oğluna ödemeye söz verdim. İşim olunca ödeyecektim. İşim de olmadı. Bana dua edin. Rabbim başka kapı açsın. Manevi babamdan beddua aldım sanırım. Gerçi o bana hep hakkımı helal ediyorum diyordu.
5. Gece yanına gittiğimde uyuyorsa beni nasıl görüp konuştu? Bana değil de başkasına mı diyordu "gel güzelim" diye.
6. Rüyamda birkaç kez gördüm. Birinde bir yatakta yatıyordu. Üstü çıplaktı, göğüsten aşağısı örtüktü. İyi görünüyordu. Yanında gelini vardı. Ben yatağın ayakucunda ayakta duruyordum ve gelini ile konuşuyordum. O arada babam uyuduğu halde gelininin koluna uzanıp öptü. Sonra gelini ile ben odadan çıktık. Başka rüyamda ise bir evin içinde biri daha ölmüş. Babamın mezarı da evin içindeymiş. Onu açıyordum. Kokmasın diye karla kapatmışlar. O arada bir adam geldi "evde mezar olmaz, Ankara'ya mezarlığa götüreceğiz" dedi.
7. Babam "beni Ankara'ya gömmeyin" diyordu. Mersin'de kız kardeşi yaşıyor, oraya gömülmek istiyordu. Fakat kız kardeşini ikna edemedim. Bildiği halde "anası babası Ankara'da oraya gömülecek" dedi. Elimden bir şey gelmedi. Vebali onun boynuna. Sonradan tekrar söylediğimde "bilmiyordum, bir şey de olmaz zaten" dedi. Ayrıca ben mezarın başından ayrılmak istemediğimde "öldü bitti gitti, ne bekleyecen hadi yürü" dedi. Kendi hiç ağlamadı. Zaten dini inancı pek olmayan zengin biri. Şimdi babam Ankara'da yatıyor. Beni suçlamaz dimi?
|
diğer konuya oylesine bir baktim , tam okumadim, fakat bir baba meselesi var, gerçek babadan nefret etme, yabanci bir adami bana olarak gorme durumu var
neyi nasıl gördüğünüz beni ilgilendirmez
fakat
islama göre manevi babalık ,manevi annelik yada evlatlik diye bir kavram yoktur
mahremlik vardir, buluğ çagini gecmiş yaşı çok
önemli değil nikah düsen bir kadinla bir erkek birbirine haramdir,
bunu kuranin kesin bir ahkamı olarak belirtmekte fayda var....