Alıntı:
Yusufiyeli Nickli Üyeden Alıntı
Tövbe yüce Allah’a aittir, beyanı hakkında şu yorumun yapılması da söz konusudur: Tövbenin kabul edilmesinin ihtimali vardır. Yani tövbeyi geleceğe bırakmayan, tövbe ettiği günahı işlemekten aciz olacağı ve onu bir daha yapmaktan ümit keseceği vakti beklemeyen kimsenin tövbesini Allah kabul eder. Evet bu tövbe şekli onun âdeti ise Allah onun tövbesini kabul eder; hatta bu tövbe durumuna bazı zorlamalarla ulaşmış olsa bile. Yahut günah işlenmesinin hemen ardından, işi hafife alıp ve aldırmazlık gösterip günahtan dönüşü terk etme gibi bir hali benimsemeden hemen tövbeye sarılırsa bu da kabule şâyân olur. Fakat aksi bir hale bürünüp günah işlemeyi hafife alanın tövbesini Cenâb-ı Hak kabul etmez[Semerkandî şöyle demiştir: “Tövbesini geleceğe bağlamayan ve tövbesi için günah işlemekten aciz kalacağı vakti beklemeyen, tövbe etmeyi, tekrar yapabilme imkânına sahip olduğu halde yapmaktan umut kesilecek vakte kadar tehir etmeyen kimsenin tövbesini Allah Teâlâ şu şartla kabul eder: Bu hususu adet ve alışkanlık haline getirmesi. Bundan şunu kastediyorum: Günah işleme umudunun kesildiği halde bulunsa ve günahı yapmaktan aciz kalacak vakte kadar ulaşsa da Allah kulun içine düştüğü her günahtan en yakın zamandaki tövbeyi kabul eder. Çünkü, kulun alışkanlığı işlediği her günahtan Allah’a dönüş yapmaktır, zira bu günaha tabiatı sebebiyle itilmişti… O, bu halde iken tövbe edince Cenâb-ı Hak lütfuyla kabul eder. Fakat kişi, günahı küçümsemek ve onu işlemeye devam edip hemen tövbe etmemek adet haline gelmişse ve artık günahı işleyemeyeceği duruma gelirse Cenâb-ı Hak böylesinin tövbesini kabul etmez. En doğrusunu bilen Allah’tır (Semerkandî, Şerhu’t-Te’vîlât, vr. 153a; Medîne nüshası, vr. 174a)]. İkincisi, tövbeye muvaffak kılınacak ve kendisine Allah’ın yolu gösterilecek kişinin günahı kendisini korkutan ve Allah’a dönmeye, O’nun rahmeti ve ihsanına nail olmaya layık olan kimselerden olmasıdır. Buna mukabil zikredilen hususlara aldırmayan ve Allah’a yakarmayan kimseleri Cenâb-ı Hak tövbeye muvaffak kılmaz Büyük günah işleyenin kalbi birinciye göre daha katı, daha karanlıktır; böylesi şiddet karşısında yahut uzun bir sıkıntı ve kalp daralmasından sonra ancak pişmanlık duyar. Bu durumda iken tövbe edenlerin yahut Allah’ın her tövbeyi kabule mecbur olduğunu düşünenlerin yaptıkları tövbeyi kabul etmek Allah üzerine vacip değildir. Belki Yüce Allah onların tövbesini lütfu ve rahmeti ile kabul eder[Yani böylesinin tövbesini kabul etmek -Mûtezile’nin dediği gibi Allah’a vacip değildir, aslında bu, Allah’ın lütuf ve rahmetinin eseridir]. O, bu kişinin tövbesini Allah’a yaklaştıran sebepler arasında yer alan hayırlar ve güzel ameller sebebiyle kabul eder ve onu muvaffak kılar. Kâfire gelince Allah onun tövbesini asla kabul etmez, çünkü o ölünceye ve azabı yakından görünceye kadar tövbe etmez. En doğrusunu Allah bilir.Tövbe karşısındaki grupların sonuncusunu kâfirlerin oluşturması ihtimal dâhilindedir. Onların içinde zaruret durumunda ve imkânların ortadan kalktığı dönemde tövbeye baş vuranlar bulunabilir; böyleleri artık kendisine karşı günah işledikleri varlığa ulaşmanın başka çaresinin bulunmadığını kabul ederler. Fakat Cenâb-ı Hak, bunların tövbesini kabul etmez, çünkü bu, gerçekte imkân verilen kimsenin tövbesi değil, aksine zor durumda kalan yahut başına gelen bir durumu bertaraf etmek için teşebbüste bulunan kimsenin tövbesidir. Çünkü bu, delilleri araştırmaktan ve düşünüp araştırıp sebeplere vakıf olmaktan kişiyi alıkoyan bir konumdur. Böylesi kendisine yöneldiği şeyden başkasını göremez ve samimi tövbe yerine koyduğu şeyle kurtulacağını zanneder. En doğrusunu Allah bilir.
(Te'vilatü'l Kur'an Tercümesi 2 Ebu Mansur El-Matüridi)
|
hocam ben artık günahı işleyecek vaziyette değilim , çok para kaybettim zaten.
Aşağıdaki yazıya göre de Allah affetsin demekten başka çarem yok , kafir oldum mu peki? Müslümanlığım devam ediyor mu?
Fakat kişi, günahı küçümsemek ve onu işlemeye devam edip hemen tövbe etmemek adet haline gelmişse ve artık günahı işleyemeyeceği duruma gelirse Cenâb-ı Hak böylesinin tövbesini kabul etmez’’