19.09.24, 16:03
|
|
|
Üyelik tarihi: 18.09.24
Bulunduğu yer: Kainat
Mesajlar: 145
Etiketlendiği Mesaj: 0 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
|
|
Alıntı:
Yusufiyeli Nickli Üyeden Alıntı
Her birimiz hayatı farklı noktalardan görürüz. Her birimizin durduğu yer farklıdır ve yaşadıklarımızı, kendi bildiklerimiz üzerinden anlamlandırırız. Düşünün ki ortada duran bir ağaca bakan herkes, eşsiz ve bir başkasına ait olmayan bir bakış açısı ile görür. O gün, o noktadan, o saat, o dakika, o saniyedeki durumunu görmüştür ağacın. Bir saniye sonra bile aynı yerden bakan, aynı şeyi görmeyecektir çünkü en azından zaman boyutu değişmiştir. Nesneler için bile böyleyken, hayatın akışına bakan herkes de tamamen kendine has bir bakış açısıyla olup biteni görecek ve kendince anlamlandıracaktır. Yas süreciyle ilgili ikinci önemli nokta ise doğru şekilde yönetildiğinde, bu oldukça hüzünlü sürecin de bir armağana dönüşebileceğidir. Acı, yas öğreticidir. Evlendiniz ve yürümedi, günün birinde boşandınız diyelim. Ayrılık ciddi ve tatsız bir süreçtir. Kimsenin istediği bir süreç değildir. Duygusal, vicdani bir tarafı vardır. Parasal ve matematik tarafı vardır. Bunu ciddi travmatik bir şekilde yaşarsınız. Aradan bir yıl geçer ve üzücü süreç, size muhteşem bir tecrübe olur. Bundan sonra nasıl yuva kurulacağına, bir yuvanın yıkılmaması için neler yapılması gerektiğine ilişkin elinizde bir bilgi birikimi vardır artık. Bir işe giremezsiniz, büyük bir azap çekersiniz. Üç ay işsiz kalırsınız, müthiş bir tecrübe kazanırsınız. Bundan sonra iş başvurusunun nasıl yapılacağını, nasıl özgeçmiş hazırlanacağını, yüz yüze görüşmelerde nasıl davranılacağını bilirsiniz. Yaşadığınız olaydan tecrübe çıkarabilirseniz, o olay sizin için kayıp olmaktan çıkar. Yastan korkmadan, yas içinde olduğunuzu anlamanız önemlidir. Bunu kendi kendinize anlarsanız, yas sürecini muhteşem yönetirsiniz ve karşınıza çıkacak hiçbir güçlük sizi kolay kolay yıldıramaz, yenemez. Yas süreçleri insanın öz-sevgisini sarsar ama özgüvenini artırır. Belli bir süre mukayeseler yapar, kaybettiğiniz birinin yerine başka birini koyamazsınız. Kaybettiğiniz kişi kadar belki de kendiniz için üzülürsünüz. “Şimdi ben şunu kiminle paylaşacağım? Bunu kiminle yapacağım?” der, durursunuz. “Keşke şunu da yapsaydım, bunu da yapsaydım...” diyerek değiştiremeyeceğiniz bir konu için üzülürsünüz. Bu mukayeseler yüzünden öz-sevginiz sarsılır. Böyle durumlarda şunu düşünün: Ne mutlu size de arkasından üzülebileceğiniz kişilere, elinizden gittiği için üzülebileceğiniz fırsatlara sahip olmuşsunuz. Kimi insanlar bunlara bile sahip değildirler. Ne mutlu size ki o işe kendinizi aday görecek, başvuracak donanıma sahipmişsiniz. O öz-sevgiye, özgüvene sahip olmayan, işe başvurmaya bile cesaret edemeyen biri de olabilirdiniz. Belki siz bilmiyorsunuz ama aynı cesareti gösteremeyen çok fazla kişi vardır. Yas sürecini de geride bırakmayı bilmelisiniz. Başkalarında olduğu gibi kendinizde kusur aramak, huzurunuzu kaçıracaktır. Kendinizi iyi anlamanız, zaaflarınızı ve güçlü yanlarınızı bilmeniz iyi, kendinizde sürekli kusur aramanız, eksiklik aramanız faydasızdır. Kendine güvenini yitiren kişi önce kendisine zarar veren birine dönüşür, sonra çevresine ki bunu da kimse istemez.
|
Sizin yazdıklarınıza hayran kaldım. Tek başıma kalmış olmasam veya gelirim olsa veya başka bir sorunum olsa mesela çalışıyorumdur ama hayatımdaki birini kaybetmişimdir, o zaman şu anki durumum bu kadar korkutmazdı beni. Kimsesiz ve her şeyini kaybetmiş bir kadın olarak korkuyorum. İki kedim var, biri ondan kaldı bana. Onları sokağa atamam. Allah'ın emanetine ihanet edemem. Duaya devam edeceğim. Hem rabbimi şikayet eder gibi oldum, niyetim rabbimi şikayet etmek değildi. O biliyor niyetimi halimi.
|