Alıntı:
Svg Nickli Üyeden Alıntı
Merhaba kardeşlerim ve büyüklerim. İsmim Sevgi, 38 yaşındayım. Uzun uzun anlatıp baş ağrıtmak istemem. Ailemin beni zorla evlendirmek istemesi ve diğer her türlü şiddetten dolayı onları terk etmek zorunda kaldım. 12 yıldır ayrıyız. Yine de Allah rızası için son yıllarda, yılda bir iki defa ziyaretlerine gidiyordum. 4 yıl önce tamamen kavga edip koptuk, bir daha görmedim. Sadece annemi arada bir arıyorum. Babam alkolik, psikolojisi bozuk ve şiddet yanlısı. Annem de şiddet yanlısı ve psikolojisi bozuk.
Gelelim asıl sorunuma. Ben nasıl bir günah işledim acaba? Cezam bitmiyor. Yıllardır memur olmak için çalışıyorum. Ne yaparsam yapayım olmuyor. İlkin tek yaşıyordum. Yayınevine iş yapıyordum. Sonra babam gibi sevdiğim bir amcamızın eşi öldü. Benim de maddi durumum biraz kötüleşmişti. Yalnız kalmasın diye yanına taşındım. Ev işleri ders falan derken idare ediyordum. 2022'de düz memurluk için girdim. Sınav iptal oldu. Eylülde tekrar yapıldı. Rüyamda "77 puan aldım, 5 puanım daha olsaydı" diye birine ağlıyordum. Gerçekten de 77 aldım. İlk atamalarda atanamadım tabii. 2023 aralıkta tücaret bakanlığı 1250 kişi alacaktı. Sırf param olsun da tertemiz bir hayat kurup tek başıma kimseye yük olmadan yaşayayım dedim. Allah'a günlerce yalvardım. Sözleşmeli atanmış olanlar puanlarını kullanabildikleri için bunu da tercih etmişler. Yarım puan bile etmez bir puanla kaçırdım. 250 kişi evrak teslim etmemiş. Öyle üzüldüm ki. Allah'a "Allah'ım ben sana günlerce köpek gibi yalvardım ver diye, bu dünaymın geçimi için ahiretimi kurtarmak için, senin rızanı kazabilmek için istediğim memurluğu niye vermedin? Şimdi tahtından bana bakıp alay edip gülüyorsun değil mi?" dedim. "Bir daha sana dua etmeyeceğim, senden hiçbir şey istemeyeceğim. Yıllardır yalvarıyorum dileğimi vermiyorsun. Hangi günahım engel oluyorsa affet diye yalvardım sana." dedim.
Daha kötüsü asıl mesele burada. 2024 ocakta bir bakanlık alım yaptı. Martta mülakata girdim. Aylarca yalvardım. "Allah'ım bu evden sadece kedimi alıp gideceğim, nolur izin ver bu memurluğa alınayım" dedim. "Benim yükümü ondan al, onu yükümden kurtar" dedim. Bunu derken amcamın ölmesini hiç istemedim. Hep "Allah'ım nolur gideyim, o bu evde kalsın, uzun yıllar sağlıkla yaşasın" diye dua ettim. Bu arada temmuzda yanında yaşadığım bu amcam vefat etti kurtaramadım. Ve bir anda tek başıma kaldım. Hiçbir gelirim yok. Ev neyse ki kira. Oğlu cenazeye bile gelmedi. Eşyaları da istemediler. Kira olduğu için evden de atamaz oğlu. Ev sahibim de bir şey demedi. Burada herkes bizi baba kız biliyor. Maaş kalacak sanıyorlar. Ölümün devamında o günden düne kadar namazla, secdeyle, sabırla dua ettim. Sitenizde ne dua bulduysam defalarca okudum. Etmediğim dua kalmadı. 100'den fazla Yasin okudum. Geceleri teheccüd kıldım, sabah namazına kadar dua ettim. Yalvardım. "Allah'ım bu dğnyamın geçimi için, ahiretimi kurtarmak için, senin rızanınkazanmak amacıyla senin yolunda harcayabilmem için bana nasip et." dedim. Sözler verdim, yeminler ettim, adaklar adadım. İlk maaşımla adak kurbanı alacaktım. Kuran, seccade, namaz elbisesi, baş örtü alacaktım. Dün sonuç açıklandı yedeklerin en sonuncusuyum. Bana gelmesi imkansız.
Kardeşlerim ben ne yapacağım? Yalvara yalvara istedim. İyi niyetle istedim. Hangi günahımdan dolayı vermiyorsan o günahıma tövbe ettim afdet dedim. Hattâ bir ara "amcamı aldı, yerine memurluğu verecek herhalde" dedim. Vermedi. Tek dileğim bu düntamı ve ahiretimi kurtarmaktı. Ailemin yanına dönemem, ölürüm orada. 2 kedim var istemezler zaten. Ben de bırakıp gidemem. Kimsem yok. Yaşadığım yer küçük.
Allah rızası için sizden tek bir şey istiyorum. Zamanında halalarım yengelerim annemi babamı atırmak için büyü yaptırıp tutturamayınca bana yapmaya başlamışlar. 2018'den beri çabalıyorum olmuyor. Haziranda kurum güvenlik soruşturması yapmış. Adresim köydeydi. Tüm akrabalarım öğrendiler. Nolur yalvarıyorum üstümde büyü nazar muska bir şey var mı öğrenmek istiyorum. Kimsem yok Allah'tan başka. Çok büyük günah mı işledim yoksa sesimi mi duyuramıyorum bilmiyorum. N'olur yardım edin. Yedeğin en sonunda olmama rağmen hâlâ dua ediyorum. Aylarca rüyalar gördüm. Hep olacak dedim. Rüyalarımdan bazıları şunlar: Küçük bebek gördüm, bana "memur olacaksın" dedi. Kadının biri "asil listede 1.sıradasın" dedi. Uzaylıların gelip gittiklerini gördüm, çarşaflı arap kadın "imtihanı kazandın gidiyorlar" dedi. Komisyon başkanı arayıp "atandın" dedi. Hep merdiven çıktığımı gördüm. Genelde bozuk veya aşağı inen asansör görürdüm. Onlar yok aylardır. Rüyalarım hep böyle müjdeci idi. Yemyeşil araziler gördüm. Güzeldi.
Aslında amcamın öleceğini de gördüm de anlayamadım. Evin tavanı çöktü, çıplak kadın kapıya geldi, tavandan yağmur damladı falan tabirler hep "biri ölecek, evin reisi ölecek, baba ölecek, miras kalacak" diye çıkıyordu. Öz babam ölseydi de o amcam canım manevi babam yaşasaydı.
|
Diyelim ki bir iş başvurusunda bulundunuz; beş kişi alınacak, siz altıncı geldiniz, alınmadınız. Mesela aldatıldınız, ihanete uğradınız ya da biri size kötü davrandı. Belki bir yakınınız öldü. Belki işten atıldınız, haksızlığa uğradınız... Bu ve benzeri kayıpların hepsi sizi sabır makamına eriştirmek üzere bir yas tutmanızı sağlar. Yas sürecinin ilk aşaması inkârdır. Bir türlü kabul edemezsiniz. Aynen bir yakınınızı kaybettiğinizde olduğu gibi, bu olayın gerçekte olmadığını düşünmek istersiniz. İnkâr etmeye başlarsınız. Gözünüzün önünde hemen bir imajı oluşur. Artık kaybettiğiniz kişinin kendisi değil, fotoğrafı gibi bir imajı karşınızdadır. Hatıralarınız, paylaştıklarınız, paylaşamadıklarınız, çocukluk anılarımız vs. karşınızdadır. İnkâr aşamasında genellikle olay veya durum yok sayılır. Örneğin, kaybettiği kişinin dükkânına gideceği zaman, “Ahmet’in dükkânına gidiyorum” der bir süre. Çünkü onu kaybettiğini kabul edemez. Bu yas süreci içinde onu tamamlaması gerekir. Bir sonraki aşama öfkedir. “Neden bu benim başıma geliyor?”, “Neden bu haksızlığa uğruyorum?”, “Neden benim sevdiğim ölüyor?”, “Niye ben yalnız kaldım?”, “Niye eşim beni aldattı?” gibi ifadelerle öfkesini dışa vurur. Gerçekte, sadece onun başına gelmiyordur bu olay. Tüm insanların başına geliyordur. Diğer insanlar da yakınlarını kaybeder, aldatılır, yalnız bırakılır, haksızlığa uğrar, ihanete uğrar... Ancak yas sürecindeki kişi, yalnızca kendisine oluyor gibi düşünür. Böyle düşünmesinin sebebi de yas sürecinin üstesinden gelememesidir. Sorgular, kendi kendisine kavga çıkarır. Sadece kendisinin başına geldiğini öne sürerek isyan eder. Sonra pazarlık aşaması gelir. Bu aşama ilginçtir. “Beni işe almadılar ama en azından altıncı kez geldim” gibi cümleler kurulur. Bu aşama, artık kabullenmeye doğru bir adımdır. “Beni işe almadılar ama puanlarımı gördüler. Gayet iyi yapmışım” ya da kaybettiği bir yarışın ardından, “Kazanmak değil, yarışmaktı amaç” derler. Pazarlık sürecinin ardından depresyon süreci gelir. Artık yüzleşme zamanı gelmiştir. “İşsiz kaldım!” diye durumu kabullenir. Bu süreç depresyon olarak kendisini hissettirir. Kadınların saçlarının rengini, modelini değiştirmesi, erkeklerin sakalını, bıyığını kestirmesi gibi bazı fiziksel yansımaları bu aşamada görülür. Depresyon süreci de insanın yaşadığı yasın büyüklüğüne göre uzun ya da kısa sürer. Bir yakınını kaybeden daha uzun süre depresyon aşamasında kalabileceği gibi, küçük bir miktar maddi kayıp yaşayan, bu süreci daha kısa atlatabilir. Beşinci ve son aşama ise kabullenmedir. Evden cenaze çıkmışsa, bu aşamada artık onun oturduğu koltuğun yeri değişebilir duruma gelir. Belki hiç girilemeyen odasına yavaş yavaş girilmeye başlanır. Artık o iş başvurusu tamamen unutulup, yeni iş başvuruları yapılmaya başlanır. Bu beş aşamayı hemen hepimiz, değişen uzunluklarda yaşarız. Değiştiremeyeceğimiz geçmişe, bilemeyeceğimiz geleceğe, şimdiyi harcamayın. En gerçek olan, yaşamakta olduğunuz andır.