Tecvid ilminin lüzumu (gerekliliği) Kur’ân-ı Kerim, sünnet ve icma delilleriyle sâbittir. Furkan suresi 32. âyetinde وَرَتَّلْنَاهُ تَرْت۪يلًا “Biz onu (Kur’ân’ı) tertil ile okuduk” buyurulmakta, Müzzemmil suresi 4. âyetinde ise وَرَتِّلِ الْقُرْاٰنَ تَرْت۪يلًا “Kur’ân’ı tertil üzere oku” emr-i ilahisi yer almaktadır. Tecvid kurallarına uygun olarak Kur’ân-ı Kerim’i düzgün okumak, Kuranı aşikâre okumak ve beyan etmek, Kur’ân-ı Kerim’i ağır ağır okumak, güzelleştirmek manalarına gelmektedir. Daha önce de geçtiği üzere Kur’ân’ı tecvid ile okumak tertilin bir gereğidir. Kıyame suresi 17. âyetinde اِنَّ عَلَيْنَا جَمْعَهُ وَقُرْاٰنَهُ “Şüphesiz onu (Kur’ân’ı), toplamak (senin kalbine yerleştirmek) ve onu okutmak bize aittir.” Buyurulmaktadır. Bu da Kur’an’ın tecvide riayet ile okunmasının sevk-i ilahi olduğu ve bu emre itinanın lüzumuna işaret etmektedir.
Tecvidin erkek-kadın her Müslümana farz oluşu Kitab, Sünnet ve icma ile sabittir.
Bu farziyet iki yön ile ele alınmalıdır:
– Tecvidi (nazarî) olarak bilmek farz-ı kifayedir.
– Tecvid ile amel etmek farz-ı ayndır.Kur’ân okuyan her Müslümanın kıraatini lahn-ı celîden (açık hata) kurtaracak kadar tecvîde riayet ederek okuması farz-ı ayn, lahn-ı hafîden (gizli hata) kurtaracak kadar tecvîde riayet etmesi ise farz-ı kifâyedir. Farz-ı ayn olan tecvid için asgari ölçü namazını sahih kılacak kadar bir okuyuştur. Her Müslüman namazını sahih bir şekilde eda edecek kadar süre ve ayetleri hakkıyla bilmek ve okumakla mükelleftir. Bildiği halde tecvide riayet etmeksizin Kur’ân okumak haramdır.