30.08.24, 15:37
|
|
|
Üyelik tarihi: 06.12.23
Bulunduğu yer: Samsun
Mesajlar: 108
Etiketlendiği Mesaj: 0 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
|
|
Alıntı:
Reca43 Nickli Üyeden Alıntı
Külli ve cami ifadelerle sevap ve faziletin katlanması kişinin ma'rifetullahdaki derecesine ihlasına takvasına Allah-u tealaya yakınlığına göre değişir . Günahkar avamdan biri bir zikirden sinek kanadı kadar feyiz alırken salih müttaki bir kul semavat ve arz kadar kadar alabilir , birinin ruh aynası damladır diğerinin derya ruhunun inbisatına göre fazilet kazanır.
Konuyla alakalı Risale-i Nurdan alıntı yapayım mevzu daha net anlaşılır :
Eğer desen: “Şu küllî hadsiz nimetlere karşı nasıl şu mahdud ve cüz’î şükrümle mukabele edebilirim?”
Elcevab: Küllî bir niyetle, hadsiz bir itikad ile… Meselâ: Nasılki bir adam beş kuruş kıymetinde bir hediye ile, bir padişahın huzuruna girer ve görür ki, herbiri milyonlara değer hediyeler, makbul adamlardan gelmiş, orada dizilmiş. Onun kalbine gelir: “Benim hediyem hiçtir, ne yapayım?” Birden der: “Ey seyyidim! Bütün şu kıymetdar hediyeleri kendi namıma sana takdim ediyorum. Çünki sen onlara lâyıksın. Eğer benim iktidarım olsaydı, bunların bir mislini sana hediye ederdim.” İşte hiç ihtiyacı olmayan ve raiyetinin derece-i sadakat ve hürmetlerine alâmet olarak hediyelerini kabul eden o padişah, o bîçarenin o büyük ve küllî niyetini ve arzusunu ve o güzel ve yüksek itikad liyakatını, en büyük bir hediye gibi kabul eder. Aynen öyle de: Âciz bir abd, namazında “Ettahiyyatü lillah” der. Yani: Bütün mahlukatın hayatlarıyla sana takdim ettikleri hediye-i ubudiyetlerini, ben kendi hesabıma, umumunu sana takdim ediyorum. Eğer elimden gelseydi, onlar kadar tahiyyeler sana takdim edecektim. Hem sen onlara, hem daha fazlasına lâyıksın. İşte şu niyet ve itikad, pek geniş bir şükr-ü küllîdir. Nebatatın tohumları ve çekirdekleri, onların niyetleridir.
Hem meselâ: Kavun, kalbinde nüveler suretinde bin niyet eder ki, “Ya Hâlıkım! Senin esma-i hüsnanın nakışlarını yerin bir çok yerlerinde ilân etmek isterim.” Cenab-ı Hak gelecek şeylerin nasıl geleceklerini bildiği için, onların niyetlerini bilfiil ibadet gibi kabul eder. “Mü’minin niyeti, amelinden hayırlıdır.” Şu sırra işaret eder.
Yani “Sübhaneke ve bihamdike adede halkıke ve rıdae nefsike ve zineti arşike ve midadi kelimatike ve tüsebbihuke ve cemii tesbihati enbiyaike ve evliyaike ve melaiketike” gibi hadsiz adedle tesbih etmenin hikmeti şu sırdan anlaşılır. Hem nasıl bir zabit, bütün neferatının yekûn hizmetlerini kendi namına padişaha takdim eder. Öyle de: Mahlukata zabitlik eden ve hayvanat ve nebatata kumandanlık yapan ve mevcudat-ı arziyeye halifelik etmeye kabil olan ve kendi hususî âleminde kendini herkese vekil telakki eden insan, Yani “İyyake neağbüdü veiyyake nesteıin” der. Bütün halkın ibadetlerini ve istianelerini, kendi namına Mabud-u Zülcelal’e takdim eder.
Yani “Sübhaneke bicemiı tesbihati cemiı mahlukatike ve bielsineti cemiı masnuatik” der. Bütün mevcudatı kendi hesabına söylettirir. Yani “Allahümme salli ala muhammedin biadedi zerratil kainati ve mürekkebatiha” der. Herşey namına bir salavat getirir. Çünki herşey, Nur-u Ahmedî (A.S.M.) ile alâkadardır. İşte tesbihatta, salavatlarda hadsiz adedlerin hikmetini anla.
|
Çok teşekkür ederim hocam konu benim için açıklığa kavuştu Allah sizden razı olsun. Hadsiz sorularım oluyorsa da affedin henüz emeklemeye bile başlayamadım.
|