İnsanın istediklerini yaratan Allah’tır. Ama Allah, insanın her istediğini yaratmaz. Çünkü Allah, fâil-i muhtardır, fa’âlün limâyürîddir (dilediğini yapandır). Allah’ın, insanların her istediğini yaratmaması, bu dünyanın imtihan yeri olmasından ve insanların âciz-yaratık olduklarını anlamaları, büyüklenmemeleri içindir. Aksi takdirde insan, kendisinde bir varlık görecek, “her şeyi ben yaparım” düşüncesine kapılıp nefsini tanrılaştıracaktı. Kullukta acizliği itiraf mühim bir husustur. Allah, insanları kâfir ve mü’min olarak yaratmamıştır. İnsan, sonradan kendi irade ve tercihini Îmân veya küfürde kullanmıştır. Îmân ve küfür, diğer ifade ile hidâyet ve dalâlet Allah’ın yaratmasıyla olmakla beraber insanın iradesi ve kesbiyledir. İnsan, Îmân ve küfrü hür iradesiyle seçmelidir ki bunun sorumluluğu ona ait olsun. Bu hususu şu âyet güzel bir şekilde açıklıyor: “De ki: Hak, Rabbinizdendir. Artık dileyen îmân etsin, dileyen kâfir olsun. Çünkü Biz zalimler için öyle bir ateş hazırladık ki, duvarları kendilerini kuşatmaktadır.” (Kehf suresi ayet 29) Ayette, Allah tarafından geldiği bildirilen “Hak”, İslâm ve Kur’ân’dır.
__________________
Yunusça sevgimizden anlamayana cevabımız Yavuzca olacaktır...
|