Hem Bayan Keeler, hem de Muldoon’a göre yavaşlatılmış nefes, astral projeksiyona geçişi kolaylaştırıyor. Hatta Muldoon bu işi bir adım daha ileri götürerek bu yavaşlamaya kalp atışlarını da dahil etmiştir. Bu aslında bir bakıma psikolog T.H. Schultz’un 1920’lerde geliştirdiği kendi kendine ipnoz tekniğinin BDD’ye (Beden dışı deneyim) adapte edilmiş şeklinden başka bir şey değildir. Bununda temeli tepeden tırnağa tam bir relaksasyona dayanır. Bu teknik tam sağlıklı insanlar için hiçbir tehlikesi olmayan en azından iyi bir dinlenme sporudur. Ama kişinin kalp ve kalple ilgili rahatsızlıkları varsa kaş yapalım derken göz çıkarmak her zaman mümkündür.
Gerek Moldoon, gerekse Monroe kapalı gözlerin alnın arkasındaki karanlıklara doğru çevrilmesini önermişlerdir ki bu eski ‘’vizyon tekniği’’dir. Bu durumda görselleştirilecek (visualisation) imajlar olarak Bayan Keeler ve Muldoon okültistlerin kullandıkları şekilleri önerirler. Bu imajların oluşturulmasından amaç, iç dünyamıza açılan pencereleri meydana getirmektir ki aynı şeyi LSD veya maskalin alanlarda yapmaktadır. Fakat bu durumda bireyin kontrol hali olmadığı için şizofrenik durumlara kadar gidildiğinin örnekleri bulunmaktadır. Bu nedenle harhangi bir imajın görselleştirilmesi hiçbir zaman halüsinasyon noktasına vardırılmamalıdır. Bunun için bu tür çalışmaların bilen birisinin gözetim ve denetiminde yapılmasında yarar vardır. Böyle bir yolla yükseltgenmiş şuur düzeylerine ulaşmak sanıldığı kadar kolay bir iş değildir. Örneğin bir Budist mabedinde bunu başarabilmesi için bir öğrenci rehberinin gözetim ve denetiminde aylarca çalışır. Normal şartlarda iyi niyetle kararca çalışıldığında tekniğin bireye bir zararı yoktur.
(PARAPSİKOLOJİ Duyular Dışı İletişim ; Yazar: D. Scott Rogo Ruh ve Madde Yayınları sayfa 211)
__________________
Yunusça sevgimizden anlamayana cevabımız Yavuzca olacaktır...
|