Rabbi’miz, Bakara Sûresi’nde şöyle buyurur: “Allah yolunda mallarını harcayanların örneği, yedi başak bitiren bir dane gibidir ki, her başakta yüz dane vardır. Allah dilediğine kat kat fazlasını verir. Allah’ın lütfu geniştir, O her şeyi bilir.” (Bakara Suresi ayet 261)Bu ayet birçok farklı açıdan ele alınıp incelenebilir. İnfakın Allah katındaki değeri, vermeye teşvik, infakın önemi, infakın dünya ve ahiret karşılığı ve daha neler, neler…Biz bu ayete Talha b. Ubeydullah’ın hayatı ekseninde bakarsak, hemen dilimizden dökülecek cümle, ‘Sadakallahu’l-Azim/ Yüce olan Allah doğru söyledi.’ cümlesi olacaktır. Neden mi? Biz Hz. Talha’nın Allah yolunda verdiklerinin bir kısmını onun hayat defterinin sayfalarını çevirdikçe gördük. Onun bu infakının ahiretteki karşılığını bilmiyoruz. Onu ancak öldükten sonra dirildiğimiz gün göreceğiz. Ancak, infakının dünyevi karşılığının ne olduğunu, verdiğinin nasıl kendisine bire yedi yüz olarak döndüğünü, Allah’ın infak eden bir müminin malına nasıl bereket verdiğini, Hz. Talha’nın geriye bıraktığı malının üzerinden biliyoruz.Talha b. Ubeydullah, defaatle malını Allah yolunda vermesine rağmen, vefat ettiğinde çocuklarına otuz milyon dirhem tutarında evler ve arsalar, iki milyon iki yüz bin dirhem ve iki yüz bin dinar nakit para bırakmıştı. Sadece Irak’tan gelen yıllık kira geliri yüz bin dirhem civarındaydı. (İbn Sa’d, Tabakat, c. 3, s. 221; İbn Esir, Usdü’l-Ğabe, c. 3, s. 88)Bırakılan bu miras, Allah’ın bir müminin malına nasıl bereket verdiğinin en güzel örneğidir. Bereket, Allah’ın katından bir rahmet ise, onu vermeyi de bir yasaya bağlamışsa; o yasasının devreye girmesi de kulun Allah’a ait olan malı içinde en küçük bir sıkıntı duymadan, Allah adına ve Allah namına harcarsa, bunun dünyadaki karşılığı Talha b. Ubeydullah gibi olur. Ahiretteki karşılığı ise şimdi bizim hayal edemeyeceğimiz bir şekilde olur.Talha b. Ubeydullah yirmi yaşında iken imanı ve o imanın öğretmeni olan Hz. Peygamber’i(sas) tanımış ve ismiyle müsemma olarak bir akasya ağacı gibi iman yolunda vereceği, verebileceği her şeyi cömertçe vermiştir. Mekke’nin o zorlu yıllarında vermiş, Medine’ye gelince yine sağına soluna bakmadan, niye hep ben demenden vermeye devam etmiştir. Halifeler döneminde de, kendine yakışır bir tarz ve eda ile vermişte vermiştir. Hiçbir karşılık beklemeden, vermeye doymadan vermiş, Allah da bu infakının karşılığında onun malına, evlatlarına, imanına, şanına ve adına bereket ihsan etmiştir.O, en son bir kardeş kavgası olan Cemel’de zalim bir mızrağa canını da vermiş, bir ömür şehit gibi yaşadığı bu hayatı, şehadet ile noktalamıştır.Rabb’im bu bereketli hayattan bizlere hakkı ile istifade etmeyi nasip etsin.Hz.Talha’nın şahsiyetinin anahtar kavramı olan cömertliği bizlerin de hayatlarında diriltsin. Bizleri de birer akasya ağacı gibi kılsın ve neyimiz varsa onları, Muhammedî sancağın yere düşmemesi için feda edebilecek bir duruş ve cesaret versin.Bizleri de Hz. Talha(ra), gibi eşyanın mahkumları değil, hakimleri eylesin ve eşyayı sırtımızda bir yük değil altımızda bir burak, cennete ulaşmaya bir vesile eylesin.

“Yeryüzünde yaşayan bir şehit görmek isteyen, Talha b. Ubeydullah’a baksın.” (Tirmizi, 3739; Hâkim, el-Müstedrek, c. 3, s. 424)