Alıntı:
Garip1isi Nickli Üyeden Alıntı
Bir akıl hastanesinde çoğunun musallatdan dolayı yattığı söyleniliyor peki bir hoca ya da alim diyim bu zamanda kaldı mı bilinmez ama neden bir şurdaki insanlara yardım edelim böyle böyle yapalım demiyor ne kadar düşman o kadar zor mu yoksa uğraşmak mı uzun sürüyor ? @ [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] @ [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]
|
Ord. Prof. Dr. Mazhar Osman Uzman’dan İsmet Paşaya;Konu buraya gelmişken, işin tabu haline getirilmiş olmasını anlatması bakımından Türk psikiyatristlerinin piri Ord. Prof. Dr. Mazhar Osman Uzman’la zamanın başbakanı İsmet İnönü arasında geçek bir hatırayı nakledelim. Ona göre;“Dinin ruh üzerinde teshiri pek esaslıdır. Mutedil, Salih bir itikada malik dindar her şahıs sinirlerini metin bir zırhla muhafaza etmektedir. Din terbiyesi insanı birçok fenalıklardan, cinnet tevlit edecek sebeplerden korur. Her din hodbinliği men eder. Kalpte fazla kin ve adavet yaşamasına müsaade etmez. Düşmanına karşı bile af ve merhamet telkin eder. Yemekte içmekte itidal tavsiye eder, zinaya, sarhoşluğa düşmandır. Katle ve intihara mani olur. Tevekkül ve kanaat dindarlığın iki hazinesidir. ”Bu görüşleri ile Mazhar Osman, birçok hastasını, “bu hastalar bizlik değil” diyerek okuması için ağzı dualı gönül doktorlarından Mürtaza efendiye gönderir. Gerçektende insanların manevi anlamda arınmak için gittikleri bu gönül doktorlarını şifa haneleri olan dergâhlar, birçok fonksiyonlarıyla birlikte bir zamanların ruh salığı merkezleriydiler, değerini bilmediğimiz bu müesseselerde insanlar, üzerindeki menfiliklerden deşarj olup müspete şarj oluyorlardı. Açık oldukları yüz yıllar boyunca kapısına gelen herkesi kendi fıtratı doğrultusunda hayra yönlendiren hak dostları, her çeşit hastanın derdine derman oluyordu. Karababa Dergâhında Ahmet Yivlik Baba’nın anlattığına göre, Bakırköy ruh ve sinir hastalıkları hastanesinin kurulduğu ilk yıllarda başhekim Mazhar Osman bir vesile görüştükleri başbakan İsmet paşaya bir teklifte bulunur. “Paşam! Bizim hastanelerde yer kalmadı. Çok hasta var, bunların çoğunluğu bizim hastamız da değiller. Eskiden tekkeler vardı, şeyhler vardı, onlar bunlara nefes eder iyileştirirlerdi. Siz tekkeleri kapattınız, hastaları çoğalttınız! Bu hastalar bizlik hastalar değil… Şimdi, mademki tekkeleri kapattınız, şunu yapın hiç olmazsa; dergâhları kapatılan bu şeyh efendileri imtihan ederek onlardan birer, ikişer, üçer verseniz hastanelerimize, hastanede yatan hastaların dörtte üçü iyileşir çıkar!”Mazhar Osman’ı iyice dinleyen İsmet paşa, aynen şöyle der;“Ne bunu sen söylemiş ol, ne de biz bunu duymuş olalım (Tarihte İz Bırakanlar)