Ömer b. el-Hattâb radıyallahu anhın şöyle hitap ettiği rivayet edilmiştir: “Kuşkusuz Allah, Hz. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellemi hak ile göndermiş ve ona Kitabı indirmiştir. Allah’ın ona indirdikleri arasında recm âyeti de vardı. Biz onu okuduk, belledik ve anladık. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem recmetti, ondan sonra biz de recmettik. Ancak ben, insanlara uzun zaman geçtikten sonra içlerinden birinin çıkıp ‘Biz Allah’ın kitabında recmi görmüyoruz.’ diyerek Allah’ın indirdiği bir farzı terk etmeleri sebebiyle sapıklığa düşmelerinden korkarım. Hiç kuşkusuz, zina eden evli erkek ve kadınlar için delil bulunduğunda veya hamilelik veya itiraf durumlarında Allah’ın kitabında recm haktır.’’
“Recm âyeti” ifadesi, daha önce Kur’an’da recme ilişkin bir vahyin indiğini göstermektedir. Demişlerdir ki, söz konusu ayetin tilâveti neshedilmiş ve hükmü kalkmıştır. Usulcüler bunu neshin bir çeşidi saymışlardır ki tilâvetin neshedilip hükmünün yürürlükte kalmasıdır. “Hiç kuşkusuz, zina eden evli erkek ve kadınlar için delil bulunduğunda veya hamilelik veya itiraf durumlarında Allah’ın kitabında recm haktır.” ifadesi, evli olan -seyyib- zinakârın cezasının ölene kadar taşlanmak olduğunu ve recimle birlikte değnek vb. başka bir cezanın uygulanamayacağını gösterir. Bu konuda sıhhat derecesine ulaşmış birçok hadis varit olmuş ve icma edilmiştir. Her fıkıh kaynağında söz konusu icmaya değinilmiş ve delil olarak ortaya konulmuştur.
Zina şu üç sebeple sabit olur: Delil bulunduğunda, hamilelik veya itiraf. Bu konuda, hamilelik dışında görüş birliği vardır. Hanefîler, Şafiîler, Hanbelîler ve Hadeviye’ye göre, herhangi bir şüphe olması ihtimalinden dolayı zina haddi sadece hamilelik sebebiyle sabit olmaz ve hadler şüphelerden dolayı düşer. Mâlikiler ise hamilelik sebebiyle zina haddinin uygulanacağı görüşündedirler.
__________________
Yunusça sevgimizden anlamayana cevabımız Yavuzca olacaktır...
|