Ebu Hureyre radıyallahu anhdan şöyle rivayet edilmiştir: “Müslümanlardan bir adam mescitte bulunduğu sırada Resûlullah sallallahu aleyhi ve selleme geldi ve Resûlullah sallallahu aleyhi ve selleme nida ederek şöyle dedi: ‘Yâ Resûlallah, ben zina ettim.’ Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem yüzünü ondan çevirdi. Bunun üzerine adam yüzünü döndüğü tarafa yöneldi ve dedi ki, yâ Resûlallah, ben zina ettim. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem yine ondan yüz çevirdi. Adam dört kez bu cümleyi söyledi. Adam böylece kendi aleyhine dört kez şahitlik edince Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem onu çağırdı ve şöyle buyurdu: ‘Sende delilik var mı?’ Adam, hayır, dedi. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem evli misin, diye sordu. Adam, evliyim, dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: Onu götürüp recmedin.”
İbni Abbâs radıyallahu anhümâdan şöyle rivayet edilmiştir: “Mâiz b. Mâlik, Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve selleme geldiği zaman ona şöyle buyurdu: Belki de sen öpmüş, göz kırpmış veya bakmışsındır. Mâiz dedi ki, hayır yâ Resûlallah.”
Hadisten Çıkarılan Hükümler:
Hadiste Mâiz b. Mâlik el-Eslemî radıyallahu anhın önemli bir menkıbesi yer almaktadır. Çünkü o tövbe etmiş olmasına rağmen, tamamen arınmak için haddin kendisine uygulanması konusunda ısrar etmiş ve ikrarından dönmemiştir. Oysa insan tabiatı, ruhunun çıkmasına sebep olacak şekilde ikrarda ısrar etmemeyi gerektirir. O nefsine karşı bu hususta mücadele ederek onun karşısında güç kazanmış ve haddin şahitlikle uygulanmasına gerek olmayacak şekilde suçunu ikrar etmiştir. Oysa tövbeyle, öldürülmekten kurtulacağını gösteren yol apaçıktı.Denilebilir ki, Mâiz belki de had devlet başkanına sunulduktan sonra ondan dönüş olmadığını bilmiyordu. Biz deriz ki, Mâiz herhangi bir şahıs adı zikretmeksizin bu fiili işleyenin durumunu sorabilir ve meselenin hükmüne dair bilgi edinebilirdi. Böylece aldığı cevaba göre hareket ederek ikrarından vazgeçebilirdi. İşte sahabe radıyallahu anhüm böylelerdi. İşte bu yüzden onların adil olduklarına hükmedildi. Çünkü onlar her zaman hakka dönerler ve bir hata yaptıklarında tövbe ederlerdi. “Sende delilik var mı?” sonra “Evli misin?” ifadeleri, suçunu ikrar edenin hâlini belirlemek için söylenmiştir. Devlet başkanı ister ikrarla ister delille sabit olsun evlilik vb. recme ilişkin şartları sorar. Bütün bunlar da gösteriyor ki Müslüman’ın kanını korumakta çok dikkatli olmak önemli bir konudur. Çünkü Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem defalarca yüzünü çevirmiş ve suçluya ikrarından vazgeçebileceğini göstermiş, yine ona işaret yoluyla davasının zina manasında zorla veya hata ile yapılmış veya mesela tam cinsel ilişki olmadığı şeklinde kabul edilebileceğini anlatmıştır. Kendisine had cezası uygulanmasını gerektirecek şekilde ikrarda bulunan kişiye had cezasını düşürecek şeyleri telkin etmek meşrudur. Çünkü Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem suçunu ikrar edene bunu gösteren sorular sormuştu, tıpkı Buharî’de geçen rivayetlerden birindeki şu sözü gibi: “Belki de sen öpmüş, göz kırpmış veya bakmışsındır.” Sahabeden bir grup tarafından da bu uygulama sabit olmuştur. Onlardan kimisi telkinin sadece zinanın hükmünü bilmeyenler için geçerli olduğunu söylemiştir, Ebu Sevr gibi. Mâlikîler’e göre, haram işlemekle meşhur olmuş kimseler telkin hükmünden müstesnadır. Bunun dışındaki kişilere telkin yapılması caiz olmakla birlikte, şart değildir. İbni Abbâs’ın hadisindeki şu ifade bu görüşü desteklemektedir: “Belki de sen öpmüş, göz kırpmış veya bakmışsındır.” Bazıları da bu telkini haddi düşüren şeylerden ayrı tutma bâbından saymışlar ve böylece vacip değil, caiz olduğunu öne sürmüşlerdir Çünkü öpmek vb. şeyler mecazen zina sayılan öncüllerdendir.Çağdaş yazarlardan biri telkin meselesini tenkit ederek hadisin buna delil olamayacağını ileri sürmüş ve bu ifadelerin ikrar edenin yaptığı fiili daha fazla tespit edip daha çok bilgi edinme amacıyla söylenmiş olduğunu dile getirmiştir. Ayrıca haddi düşürecek şeyleri telkin etmenin müstehap olduğu görüşünün hadlerin uygulanamamasına sebebiyet vereceğini söylemiştir. bu tenkit yerinde değildir. Çünkü hadisten alıntıladığı sözler meşruluğuna delalet edecek şekilde telkin manasını içeren ve ifade eden sözlerdir. Aynı zamanda bahis, suçunu kendisi aleyhine ikrar ve itiraf eden kişiye ilişkindir. Bu da telkinin maksadı olan ıslahın hasıl olduğunu göstermektedir. Yoksa buradaki bahis yakalanarak şahitlerin tanıklığıyla had cezasını hak etmiş bir kişiye ilişkin değildir. Öyleyse nasıl olur da suçunu ikrar eden kişiye telkinde bulunmanın müstehap olmasının had cezalarının uygulanamamasına sebep olacağı söylenebilir? Hadisin delalet ettiği şeylerden biri de zina suçuna dair ikrarın dört kere tekrarlanmasının şart olduğudur. Bu, Hanefîler’in ve Hanbelîler’in görüşüdür. Şafiîler ve Mâlikîler demişlerdir ki, ikrar edene had cezasının vacip olması için bir kere ikrar etmesi yeterlidir. Hanefîler ve Hanbelîler Mâiz hadisinin zahirini delil göstermişlerdir ki hadiste şu ifade geçmektedir: “Adam böylece kendi aleyhine dört kez şahitlik edince…” Bu ifadenin işaret ettiği manaya göre, had cezasının uygulanmasını tehirde illet ikrar sayısıdır. Aksi olsaydı ilk ikrardan sonra recmedilmesini emrederdi. Yine İbni Abbâs’ın hadisinde, Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Mâiz için şöyle buyurmuştur: “Kendi aleyhine dört kez şahitlik ettin. Onu götürüp recmedin.” Bu görüşü destekleyen delillerden biri de diğer hadlerde bulunmayan zinaya mahsus şahit sayısının dört olması gerektiğidir. Muhalifler ise 1202 numaralı hadiste geçen şu ifadeyi delil göstermişlerdir: “Suçunu itiraf ederse onu recmet. Enes kadına gitti ve o da suçunu itiraf etti. Bunun üzerine Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem emretti ve kadın recmedildi.” Burada kadının recmedilmesi sadece suçunu itiraf etmesine bağlanmış ve herhangi bir şekilde sayıya bağlanmamıştır. Kadının itirafı konusunda birkaç kere vuku bulduğu da zikredilmemiştir. Aynı şekilde Müslim’de geçen Gâmidiye hadisindeki şu ifadeleri de delil göstermişlerdir: “Görüyorum ki Mâiz’e tekrarlattığın gibi bana da tekrarlatmak istiyorsun. O zinadan hamile kaldı.” Bunun üzerine Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem kadına had cezasını uygulama işini dört kere ikrar edene kadar tehir etmedi. Aksine hamile olduğu için cezasını tehir etti.Birinci gurubun delillerine verdikleri cevapta demişlerdir ki, Mâiz hadisindeki ikrarın tekrarı suçun sabit olması içindi. İkrarın şahitlerin sayısına kıyas edilmesi varit değildir. Çünkü öldürme suçunda iki şahit şarttır, buna göre öldürme suçunun sabit olması için iki kez suçu ikrar etme şartı aranmaz Fakat ortada zina haddinin uygulanması için ikrarın tekrar edilmesinin şart olduğuna dair açık ifadeler olduğundan dolayı en uygunu buna uymak ve diğer delilleri ihtiyaten söz konusu açık ifadelerle sınırlamaktır. Allah daha iyi bilir.
__________________
Yunusça sevgimizden anlamayana cevabımız Yavuzca olacaktır...
|