Yusufiyeli Nickli Üyeden Alıntı

Hata ve yanlışa İslam’da kısaca “günah” deniyor. Halbuki dervişler, günahla irtibatı kopan insanın kemale eremeyeceğini biliyor. Günahla irtibatı kopan, günahsız olandır ve tövbeye, kendini değiştirmeye, içindeki kötülüğü, sıkıntıyı atmaya da ihtiyacı kalmamıştır. Canlı bir insan için bu mümkün değildir. İşte bu nedenle arınma sürecinde ne kadar çabalarsanız çabalayın, hata yaptığınız zamanlar da olacaktır ama siz yine doğru olanı yapmak üzere önce tövbe edip, sonra yolunuza devam edecek ve tekrar aynı hataları yapmamak için dikkat edeceksiniz. Hayatınızda bir olumsuzluk varsa hem onunla mücadele edin hem de ona hayatınızda olduğu için teşekkür edin. Sıkıntınız varsa ona da teşekkür edin çünkü bunlar sizin hayatta olmanızın delilleridir. Bir dünya düşünün, uyandınız ve her şey sizin istediğiniz gibi... Boğulur, yaşayamazdınız. Güzel bir sahile ulaşmak isteyen dalga, rüzgârla şekil değiştirerek ulaşabilir. Defalarca rüzgâr tarafından kırbaçlanarak, itilip çekilerek ve rüzgârın önünde sürüklenerek sahile varabilir. Kıpırdamadan, olduğu yerde durarak kumsala ulaşamaz. Hareket etmeyen su pislik tutar, kokmaya başlar. Bu yüzden rüzgârı doğru yönde alıp, doğru şekilde dalgalananlar o sahile ulaşabilir. Hareketsizlik kirlilik oluşturuyorsa, hareket bize temizliyorsa, o halde harekete geçiren şeyler de size verilmiş lütuflardır. İşte bu nedenle sufiler başlarına gelen olumsuzluklara kızmaz, mücadele ederek yollarına devam ederler. Nefsimiz de içimizde mücadele ettiğimiz, en çok kızdığımız, başımıza bela açan parçamızdır. Kibir ondadır, gurur ondadır, bizi yanlışa yönlendiren odur. Ancak çok şükür ki bizi sürekli sınav halinde tutuyor. Tekdüze bir huzur, insanı öldürür. Huzur, hayatınızda hiçbir sorun olmaması değildir. Karşınıza çıkan sorunlarla mücadele etme başarısı, gücüdür.