Alıntı:
Yusufiyeli Nickli Üyeden Alıntı
Güzel bir soru büyülenen kimsedeki büyüyü çözmek onu sihirden kurtarmak için yapılan bu mukabil ameliyeye Nüşre denir. Buna da caiz değil diyen olmuşsa da cumhur caiz görür. Said İbnu’l-Müeyyeb’in ‘’Allah zarar veren (sihr)i yasakladı, fayda vereni yasaklamadı’’ dediği rivayet edilir. Katade merhum da : ‘’Kişi kendisine yapılan sihri tedavi edecek kimseyi arar’’ der. İbnu’l-Cevzi bu ruhsatı şöyle ifade eder: ‘’Nüşre, büyülenmiş, kimsenin büyüsünü çözme meselesinde, Ahmed İbnu Hanbel’e sorulunca: ‘’Bunda bir beis yoktur’’ cevabını verir. Gerçi Ebu Davud, el-Merasil’de Hasan Basri’nin bir mürseli olarak Resulullah (s.a.v)’n ‘’Nüşre (büyü bozma) şeytan işidir’’ buyurduğunu rivayet etmiştir. Alimler bu hadisi ‘’Resulullah amelin aslına işaret etmiş olmalıdır, çünkü asıl itibariyle bu da sihirdir, hüküm kasda göre değişir, kim bununla hayır kastederse bu hayırdır, kimde şer kastederse şerdir’’ diyerek yoruma kavuştururlar.
İbnu Hacer şu hususa da dikkat çeker: Hasan Basri’nin haşr ifade eden mürselinin zairine göre amel edilmemelidir. Çünkü sihir bazan (esas itibariyle meşru olan) rukye, dua ve taviz (muska) yoluyla da çözülebilmektedir. Öyle ise nüşre iki neve ayrılmış olmaktadır.
a) Sihirle yapılan Nüşre ki hadisteki yasak buna bakar.
b) Meşru vasıtalarla yapılan nüşre ki meşru olan nüşre de bunlar kastedilir.
Sihre karşı yapılacak mukabil tedavi ameliyesinin (nüşre) meşruluğuna delil olarak gösterilen bir rivayet Hz. Cabir (r.a.) ‘den gelen şu Müslim hadisidir. Der ki: ‘’Benim bir dayım vardı, akrep sokmasına karşı rukye yapardı. Bir ara Resulullah rukyeyi yasakladı. Bunun üzerine efendimize gelerek : ‘’Ey Allah’ın Resulü! Siz rukyeyi yasakladınız, ben ise akrep sokmasına karşı rukye yapıyorum’’ dedi. Dayıma: ‘’Sizden kim kardeşine faydalı olabiliyorsa onu yapsın’’ diyerek ruhsat tanıdı.’’
Bu meseleyi teyid eden bir diğer delil başta Buhari olmak üzere pek çok hadis kitabında rivayet edilmiş olan ‘’Göz değmesi haktır’’ hadisidir. Resulullah göz değmesinin hak olduğunu yani bunun sabit bir vaka olduğunu ifade buyurmuş ve göz değmesine karşı tedavi yolları tavsiye etmiştir.
Resulullah bu meselelerdeki yasaklamasının mahiyeti hususunda bir bilgi edinmek üzere Müslim’in Avf İbnu Malik el-Eşcai’den kaydettiği şu rivayete nazar edebiliriz: ‘’Biz cahiliye devrinde rukye yapardık. Bir ara: ‘’Ey Allah’ın Resulü dedik bu hususta ne dersiniz? (Rukye helal midir haram mıdır)’’ diye sorduk. Şu cevabı verdi:
‘’Rukyelerinizi bana arz edin (Okuyun bir göreyim neler okuyorsunuz? Şunu bilin ki) İçerisinde şirke delalet eden bir ifade olmadıkça rukyelerinizde bir mahzur yoktur.’’
(Kaynak: HADİS ANSİKLOPEDİSİ KÜTÜB-İ SİTTE Prof. Dr. İbrahim Canan 7. Cilt sayfa 186-187 Akçağ yayınları)
|
Emeğinize sağlık hocam, birde şöyle bir durum var tabi tefsiri ve ordaki anlamı tam anlayamıyorumdur. Fakat bakara süresinde 102 ayetti yanlış hatırlamıyorsam, o iki melekten, Harut ve Maruttan sihri öğreniyorlardı. Onlardan kendilerine faydalı olanı değil, zararlı olanı öğreniyorlardı. Şimdi burdan sihrin faydalı olanı var mı anlamı çıkar mı bu konuya epey kafa yordum zamanında ama bi sonuca varamadım