Havas Okulu - Tekil Mesaj gösterimi - Keşfi açık olanlar Atatürk hakkında bilgi verebilir mi ?
Tekil Mesaj gösterimi
  #54  
Alt 09.07.24, 18:27
Yusufiyeli - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
☆Yusufiyeli Yusufiyeli isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Manevi
 
Üyelik tarihi: 24.09.16
Bulunduğu yer: Trabzon
Mesajlar: 3,245
Etiketlendiği Mesaj: 247 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Alıntı:
osman100 Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Atatürk hiçbir zaman “çağdaşlaşma ve medenileşme” adına din aleyhine konuşmamış ve olumsuz bir davranışta bulunmamıştır Bu sözlerine karşılık şu sözleri kim söylemiştir abi ?(Kuranı şimdi ilk defa türkçe bastırıyorum ayrıca Muhammedin hayatınıda tercüme ettiriyorum Halk her yerde aşşagı yukarı aynıısının oldugunu din ricalinin tek meselesinin karın doyurmak oldugunu görmelidir Türk tabiattan başka hiçbir şeyi kutsal tanımaz).Atatürk'ün Vossiche Zeitung gazetesi muhabiri, yazar Emil Ludwig'le yaptığı söyleşide)

Atatürk Emil Ludwig'in yazdığı ve Napolyon'un hayatını anlatan kitapları Türkçeye tercüme ettirmişti.

Kaynak: Atatürk'ün Bütün Eserleri 23. Cilt, s.269
bunun gibi 100lerce nusha var bu sadece 1tanesi
Şimdi bana mı ayar oldun karşı argümanlar da var mesela “Hakikat-i Tasvir Gazetesi”nde yer alan Bedir Savaşı’na ilişkin, Atatürk’ün Hz. Peygamber’e olan hayranlığını anlatan bir yazıda M. Şemseddin Günaltay’ın bir hatırası şöyle nakledilir: “İslamların, Kureyş kafilesine karşı en büyük ve mühim zaferi olan Bedir Savaşı, Peygamberlerin en sonu ve en büyüğü olan Hz. Muhammed (s.a.v)’in, aynı zamanda pek büyük bir asker ve başbuğ olduğunu da ispat etmiştir. Bu muazzam zaferin hikâyesine başlamadan evvel, o zaferin, askerlik bakımından büyük ehemmiyetini ve Peygamberimizin bu savaşı sevk ve idarede gösterdiği askeri dehayı, asrımızın en büyük askerlerden biri olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ağzından dinleyelim:Hadisenin şahidi bulunan ve bizzat Atatürk’ün muhatabı olan rahmetli tarihçi ve İslamiyet bilginimiz Şemseddin Günaltay, Konya’da bir parti kongresinde yaptığı pek mühim bir konuşmada, Atatürk’ün Bedir Savaşı ve Yüce Kahramanı hakkındaki hayranlığını şöyle anlatmıştı:- Atatürk’ün birer asker kaçağı yuvası halini alan medreseleri kapatmasının ve dinimizi cehaletin ve yobazlığın elinden kurtarmak için giriştiği nurlu ve hayırlı inkılâbın manasını kavrayamayan bir takım kimseler, o büyük adamın dini akidelerinden şüpheye düşmüşlerdi.Bu sırada münevver geçinen tanınmış bir zat da, bu yanlış kanaate düşerek, güya Atatürk’ün gözüne girmek gayretine düşmüş ve mutaassıp bir İslam düşmanı tarafından, İslamiyet ve Hz. Muhammed (s.a.v) aleyhine yazılmış bir eseri Türkçeye tercüme edip Atatürk’ün mütalaa ve tasvibine arz etmiştir. O esnada Dolmabahçe Sarayı’nda oturmakta olan Atatürk, hemen beni arattırıp acele saraya davet etti. Gittim. Eseri şöyle bir göz gezdirdikten sonra:- ‘Hocam, şu kitabı gördünüz mü, bu babta ne dersin?’Diye sorması üzerine, bu ani soru karşısında ne cevap vereceğimi şaşırdım. Bir an için onun dini akidesi hakkında tereddüde düştüm. Acaba kitap hakkında gerçek kanaati nedir, nasıl cevap verebilirim, diye aklımdan geçirdim ve nihayet:- ‘Paşam, birkaç gün müsaade buyurunuz da, tetkik edeyim.’ Diyerek eve döndüm. Cevabımı sabırsızlıkla bekleyen Atatürk, bir süre sonra beni acele bir emirle saraya tekrar çağırttı. Saraya gittiğimde hemen huzuruna çıkardılar. Büyük bir masanın başında, zamanın Başvekili İsmet Paşa ile karşı karşıya oturuyorlar ve önlerindeki haritaya eğilmişler dikkatle bir şey tetkik ediyorlardı. Ben içeri girince başını kaldırıp gözlerimin içine bakan Ata, hemen sordu:- ‘Hocam tetkik ettiniz mi, fikriniz nedir?’ dedi. Artık tereddüde lüzum ve imkân kalmamıştı. Ne olursa olsun dedim ve tercümeyi önüne koyarak:- ‘Ele alınacak şey değil, bir facia, Paşam!’ Cevap vermeye kalmadan, Atatürk yerinden fırlayıp parladı ve Başvekile dönerek: - ‘Bu paçavrayı toplatın ve tercümeyi yapan (…) Beyi de, devlet hizmetinde kullanılmamak üzere hükümet kapısından uzaklaştırın.’ diye emretti. Gözleri masanın üzerinde serili haritaya dikildi ve beni kolumdan tutarak masanın başına çekip parmağını bir noktaya dikti. Bu, kendi eliyle çizdiği bir askeri haritaydı ve Hz. Muhammed (s.a.v)’in büyük Bedir Savaşı’nı adım adım gösteriyordu. Hz. Muhammed (s.a.v)’e ve O’nun peygamberliği kadar, büyük askeri dehasına hayran olan eşsiz Sakarya Galibi, Bedir Galibini göklere çıkarırken O’nun Hak Peygamber olduğundan şüphe edenler, şu haritaya baksınlar ve Bedir destanını okusunlar, diye heyecanlandı. Ata’nın son sözü şu olmuştu:- ‘Hz. Muhammed (s.a.v)’in bir avuç imanlı müslümanla mahşer gibi kalabalık ve alabildiğine zengin Kureyş ordusuna karşı Bedir meydan muharebesinde kazandığı zafer, fani insanların kârı değildir. O’nun Peygamberliğinin en kuvvetli delili işte bu savaştır.”(Ahmet Gürtaş, Atatürk ve Din Eğitimi, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, Ankara, 1991, s. 24-29)

__________________
Yunusça sevgimizden anlamayana cevabımız Yavuzca olacaktır...
 

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147