Alıntı:
ferhat123 Nickli Üyeden Alıntı
Biliyrm dostum osmanli hakkinda sayisiz kitap okudum.
Haremin kurulma sebebleri sadece yazdikların değil;
1.yildirimin beyaztin esinin savas meydaninda timur tarfndan cıplak ifsa edilmesi
2.anadoludaki eş yakinlarinin tahtta soz sahibi olmamasi ve halk icindeki soz sahibi olup sistimal edilmemesi.
3.harem egitim kurumu ayni zamanda.padisah esinin donanimli kulturlu padisahi kaldiracak egitime sahip olmasi
4.padisah esi anadoludan bi beyligin ailesi olur ise dusmanin onlari ailesini tutsak etmesi durumunda duygusalligin ön plana çıkarak devletin tehlikeye düşmesi.
Buraya kadar harem aklima gelmeyen 1-2 sebeb daha var
Gelelim kardeş katline.
Enderun osmanli devlet adamlarinin yetistirildigi saray okuludur.bogduracaklarini burada yetistirebilirdin. Bebek bogdurmayi bana hic bir sekilde aciklayamassin
Fatihten sonra yükselme donemi kac sene surdu.?
1481 de fatih biter. 1574 3.murat duraklama donemi baslar.yani 600 yıllik impartorluk evlat kardes katlindrn sonra 95 yıl sonra durklama devrine giriyor? Allahin yeryuzundeki sünneti cıgnenmiş oluyor.masum oldüruyorsun cunkü. ne diyor şeyh edebali insanı yaşatki devlet yaşasın.
Osmanlı 600 yıl hüküm surdu diyosun ya.
Anadolu isyanlari neden bu kadar coktu sence? Insanlar adaletli yonetiliyor ise? Osmanlida eskiyalik sistemini okumani isterim.
Istanbul osmanlisi baska anadolu osmanlisi baska.
1 türkün osmanlida istanbula 2 sahit olmadan alinmiyor.turke 15 yil askerlik yaptiriliyor
15 yil askerlik yapan türk gelince askere gitmeyen ermenin yanina ancak karin tokluguna ise girer.
Enderunda yetisen devsirmelerin bir cogu bu vatan ihanet etmistir.türkler hic bir sekilde yonetim kadrosuna alinmiyor. devsirmecilik ve ustune farsi ve arabi egilim de bu imparatorlugun cokusunu getiriyor.
En basiti Kuyucu murat pasa isyan ayagina 40 bin turku coluk cocuk demeden bicmistir.
Ne varki turk tarihi osmanlidan degil daha iskitlerden baslar gokturk hun uygur hazarlar. Giderde gider.
600 yıllik osmanlinin yükselmesini en cok saglayan bir cok hacli seferini puskurtmesinle buyuk selcuklu devletinin avrupanin belini kirmasindandir.
Ama ne varki bu siyasal islam eskiler musluman olmadigi icin tarihi osmanlidan başlar sayar ondan dolayi parlatir.
Demek istedgm özetle osmanlinin devlet yapisi ve bazi uygulamalari güzel ama kusurlarda oldukca var.
|
devşirmelerin üst kadrolara hâkim olması iki yüzyıllık bir dönem için geçerli; onyedinci yüzyılın ikinci yarısından itibaren artan asker ihtiyacı bu sistemden vazgeçilmesini zorunlu kılacak. İkinci olarak, yeniçerilerin içine onaltıncı yüzyıldan itibaren Türklerin girmeye başladığını da hatırlatalım. Ama bunların hepsinden daha önemlisi, devşirmelerin; Osmanlı terminolojisiyle konuşmak gerekirse, sadece “seyfiyye”yi, yani kılıç tutan asker kökenlileri domine etmeyi başardıklarını göreceğiz. İmparatorluğun sürekli savaştığı bu yüzyıllarda devleti yöneten vezir ve veziriazamlar ağırlıklı olarak “ehl-i seyf”ten geldiği için devşirme sisteminin beslediği kadroların yönetimde daha çok sesinin çıktığı doğrudur. Ancak, “askerî” (bu ifadeden vergiye tabi olmayan yönetici kadroyu anlayınız) sınıfı oluşturan diğer iki grup olan “kalemiyye” ve “ilmiyye” ise tamamen Türklerden oluşmaktadır. Osmanlı taşra idaresinin belkemiği olarak addedebileceğimiz kadılar, medreselerdeki âlimler, fetvaları veren müftiler, her geçen gün büyüyen Osmanlı bürokrasisinin kâtipleri de imparatorluk için “seyfiyye” sınıfı kadar ve hatta bazen onlardan daha fazla öneme sahiptir.Bunların en üst makamlara kadar geldikleri de olmaktaydı. Mesela, imparatorluğun ilk yüzyıllarında vezaret makamını adeta tekeline alan Çandarlı ailesi ulema kökenlidir. Yine savaşların görece az olduğu onsekizinci yüzyılda Koca Ragıp Paşa başta olmak üzere birçok sadrazam askerî görevlerden değil; defterdar, nişancı ya da sadaret kethüdalığı gibi bürokratik vazifelerden gelmekteydi.Ordu da tamamen devşirmelerden ibaret değildi. Taşra güçlerinin temelini oluşturan tımarlı sipahiler Müslüman Türklerden oluşmaktaydı. Ayrıca, Askerî Devrim’in bir sonucu olarak artan tüfekli asker ihtiyacı sadece devşirmeyle karşılanamadığından, onaltıncı yüzyılın ikinci yarısından itibaren artık taşrada da görmeye başladığımız yeniçerilerin içine Türk unsurlar da girmeye başlayacaktır. 1593-1606 Osmanlı-Avusturya Savaşı ile birlikte kullanılmaya başlayan düzensiz sekban ve sarıca birlikleri ve yine onyedinci yüzyılda gittikçe önemleri artan paşa kapılarındaki askerler de Hıristiyan kökenli değildi.