Alıntı:
imas Nickli Üyeden Alıntı
devinim yapan surekli ayni düzende yurumeyen bir sistem diyecegiz, iste tek adam yonetimleri böyle bir sistem, buna ister padisahlik de, ister dikdatör de ne dersen de, tek adamda olsa etrafinda onu denetleyen gerektigibdr. mudaheke eden bir gurup, bir topluluk olmayinca tek adamin biri oraya doner biri buraya doner,
kanuni 200 yil fransada valsi yadaklamiş torunu Abdülaziz valsa davet diye beste yapmiş, osmanlinin kurulusundan beri ve abdulhamit zamanindada en büyuk düsman fransa ama abdulhamitin son hanimi fransada yasiyor
|
Şer’i siyaset hususunda da İslami gelenek devlet başkanına, sultana ya da halifeye kendi ferdi görüşüne göre insanlara danışmadan kendi fikrini uygulaması için geniş yetkiler hatta Maverdi’nin dediğine göre baskı ile yönetme yetkisi bile vermiştir.[ Ebu’l Hasan el-Maverdi, el-Ahkamu’s Sultaniyye, Daru’l Fikr, s.100]Şura zorunlu kılınmış mıdır yoksa tavsiye mi edilmiştir? Meselesinde baskın fıkhi görüş şuranın tavsiye edildiği, zorunlu olmadığı şeklindedir. Yani âlimler yöneticinin insanlara “onların işleri aralarındaki şûrâ iledir.” [Şura suresi 38. ayet] Ve: “yönetim işinde onlarla istişareye devam et! Artık kararını verdiğin zaman da, Allah’a güven! Çünkü Allah kendisine güvenenleri sever.” [Ali İmran suresi 159. ayet] Ayeti kerimelerinin tatbiki gereği danışması gerektiğini söylemişlerdir. Fakat âlimlerin büyük bölümü yöneticinin bu istişareden sonra şuranın sonuçları hususunda hiçbir bağlayıcılığının olmadığını düşünmektedirler. Onlara göre şura sadece insanların görüşlerini bildirmeleri için yapılır ve sonra devlet başkanı kendi dilediği kararı alabilir. Âlimler Allah Resulünden sonra halifenin bazı fiillerini buna delil getirmişlerdir. Mesela Ömer’in itirazlarına rağmen Ebu Bekir’in mürtetlerle savaş hususunda ısrar etmesi buna örnek verilebilir.