Alıntı:
imas Nickli Üyeden Alıntı
600 yil sonra ibni abidinin verdiği fetva ile bunca sabii katliamini hakli cikarmaz,
ben bu konulara vakifim, isyan etmeyen kundaktaki bebelerin kabahati neydi?
misalen,isyan etmedigi halde isyan etmis gibi gosterilip bogulan sehzade mustafanin 3 tane en buyüğü 9 yasindaki ogullarinin kabahati neydi, babalarini bogdum ilerde bunlar bana isyan ederler zanniyla gaib kahinligi yapilarak bebe boğdurulur mu?
fatih sultan mehmet tahta ciktigi gün rivayet odur ki 17 yada 19 kardesini bogdurdu ve bunlarin büyuk cogunlugu süt emen sübyanlardi, bu yuzden 2. mehmeti ölene kadar halk sevmedi
bunlar devlet yuruyecek fikriyle yapılan isler değil, tahta ben kalayim fikrinin ağır bastigi fikirlerdi
oyle olmasaydı kanuni 71 yasina kadar tahta durmazdi agir hasta oldugu halde..
ayrıca kuranin ahkaminda , ayette, surede, hadiste sunnette buna cevaz veren 1 tek delil var mi?
|
Fatih Sultan Mehmed Kanunnâmesi’nde, şehzade katlini düzenleyen bir hüküm vazetmiştir. “Fitne, adam öldürmekten daha kötüdür” mealindeki Kur’ân-ı Kerim âyeti ve gerektiğinde umumî menfaat için hususî menfaatin haleldâr edilebileceğine dair şer’î prensip, şehzade katlinin hukukî mesnedi olmuş, İslâm hukukçularının ekserisinin bu müesseseye cevaz verdikleri, mezkûr maddede sarahaten ifade edilmiştir.Böylece alınan tedbirlerle Osmanlılarda ne eski Türk devletlerinde olduğu gibi ülke parçalanmış ve ne de Avrupa veraset harplerindeki gibi sıkıntılar yaşanmıştır.Bu da, devleti altı yüz yılı aşkın bir zaman ayakta tutan âmillerden biri olmuştur.Bir-iki asır içinde Osmanlı Devleti’nde de bir veraset usülü yerleşerek, hanedanın en yaşlısı tahta çıkmaya başlamış, bundan sonra şehzade katli de hemen hemen tarihe karışmıştır.Ne yazık ki şartlanmış kafalara ve okul kitaplarına, bu sebep ve gerekçelerin hiçbiri girmemiştir. Olay öyle bir şekilde takdim edilmiştir ki, bundan padişahların sadece kendilerini düşünerek, ikballeri uğruna oğullarını yahut kardeşlerini öldürttükleri sonucu çıkmaktadır.
Oysa Yıldırım Bayezid, kardeşi Yakup Bey’in ‘tahtını tabuta’ çevirmeseydi, devlet paramparça olmaz mıydı?Fatih, kardeşini sağ bıraksaydı, kardeşi zaman içinde isyan çıkartmaz mıydı (çünkü hep böyle gelişti), bu isyan sebebiyle acaba İstanbul Fethi aksamaz mıydı?Sultan II. Bayezid, Cem Sultan’ın teklifini kabul edip devleti kardeşiyle bölüşseydi Yavuz ortaya çıkabilir, ‘halife’ olabilir miydi?Ve Yavuz, üzerlerine gelen kardeşleri Ahmed ve Korkud’u bağışlasaydı, toparlanır toparlanmaz birleşip yeniden saldırmazlar mıydı? Bu da Yavuz Padişah’ın en büyük ideali olan ‘ittihad-ı İslâm’ı gerçekleştirmesini engellemez miydi?Nihayet şunu sormak lazım:Cengiz Han, Timur Leng ve Hülâgü Han gibi cihangirlerin kurdukları devletler, neden acaba bir Osmanlı Devleti olamamış, yüzyıllar boyu yaşayamamıştır?Bunların üzerinde kafa yormadan, şartları hiç nazara almadan, o günlerin devlet telakkisini anlamaya çalışmadan masa başında hüküm vermek insafsızlıktır.Olayı tarih, şartlar ve insaf ölçeğinde ortaya koyduktan sonra, hâlâ ‘günah’ hükmü vermek de mümkündür. O takdirde günahların ve sevapların değerlendirileceği mahşer günü hatırlanmalı ve olay ilahî yargıya havale edilmelidir.