Alıntı:
Yusufiyeli Nickli Üyeden Alıntı
Kur’ân-ı Kerim’de Allah’ın yüzü (vechullah), eli (yedullah), gelmesi (mecî’), arşın üstünde oturması (istivâ) gibi açık manaları itibariyle Yüce Allah’a nisbet edilemeyecek bazı ayetler vardır. İslami literatürde “müteşâbihât” denen bu ifadeler birden çok manaya geldiğinden âlimler tarafından yorumlanmışlardır. Bu ayetlerdeki teşbihler Kur’ân dilinin edebî yapısından kaynaklandığı kadar ilahi kelâmın insana hitap etmesinden, dilin anlatım imkânlarıyla sınırlı olmasından ve insanın anlayacağı şekilde ifadelendirilerek indirilmesinden kaynaklanmaktadır. Bu tür ifadelerden bazıları şunlardır: “Allah’ın eli onların ellerinin üstündedir” (Fetih süresi ayetler 8-10), “Her şey yok olacaktır, yalnızca celâl ve ikram sahibi Allah’ın yüzü kalacaktır” (Rahman suresi ayetler 26-27), “Rahmân arşa istivâ etti/oturdu” (Tâhâ suresi ayet 5), “Rabbin geldiği ve melekler saf saf dizildiği zaman” (Fecr suresi ayet 22). Haberî sıfatlar hususunda muhafazakâr âlimler yorum yapmaktan kaçınmış “keyfiyeti/nasıllığı bilinmeksizin” ifadesini kullanarak ayetlerdeki manaları olduğu gibi kabul etmişlerdir. Ancak İslâm coğrafyasının genişlemesinin ve farklı milletlerden pek çok kimsenin Müslüman olmasının tesiriyle insanların ayetleri yanlış yorumlamasına meydan bırakmamak için belli sınırlarda yorumlar yapılmıştır. Örneğin “Allah’ın yüzü” ifadesi Allah’ın varlığı anlamında; “Allah’ın eli” Allah’ın kudreti anlamında anlaşılmış, “Allah’ın arşa istivâ etmesi” ise Allah’ın melekûtu/yönetimi olarak açıklanmıştır. Nitekim Türkçemizde de benzer ifadeler kullanmakla beraber kelimelerin açık anlamlarını kastetmeyiz. “Senin yüzünden bunlar oldu!” dediğimizde kastettiğimiz “senin varlığın sebebiyle” demektir. “Belediye başkanı koltuğuna oturdu” dediğimizde “Başkan görevinin başına geçti” demek isteriz. Tevrat ve İncil’in zamanla tahrif edilmesi neticesinde Allah’ın insan biçimli (antropomorfist) bir tasvirle anlatıldığına şahit oluyoruz. Tevrat’ta yorulup dinlenen (Tekvin 1/2), cennette gizlenen (Tekvin 3/8), pişman olan (Çıkış 32/14), kıskanan (Çıkış 20/6) bir Tanrı’dan söz edilirken Hristiyanlıkta da Hz. İsa’nın Tanrı’nın oğlu olduğu inancı etrafında örülen ve tevhidi ortadan kaldıran bir ilah tasavvuru söz konusu olmuştur. Kur’ân’da Allah Teâlâ ile ilgili ifadelerin hiçbirisi Müslümanlar tarafından böylesi bir tahrife uğratılmamış, O’nun şanına yakışmayan benzetmeler yapılmamıştır. Âl-i İmrân suresinin 7. ayetinde müteşâbih ifadelerin ardına düşenlerin kalplerinde eğrilik olduğu (iyi niyetli olmadıkları) bildirilmiş, bu ayetlerin manasını Allah’ın bilebileceği belirtilerek ilimde derinleşenlerin de bu konuya dalmayan, (söylenenlere) iman eden insanlar olduğunu bildirilmiştir.
|
Allah razı olsun hocam,kafamdaki bu soruyuda sizin sayenizde çözmüş oldum
Güzel hocam gününüz hayrolsun hepsini detaylı olarak araştırdım sizin yazdığınız bu yazıyı detaylıca okudum not aldım defterime.Yalnız sizi rahatsız etmiyorsam bir sorum daha var hocam.Allahın haberi sıfatlarından olan ''gelmesi'' kelimesini biraz daha açıklayabilirmisiniz.Şuan tek sorum o kaldı şimdiden Allah sizden razı olsun