Alıntı:
Yusufiyeli Nickli Üyeden Alıntı
Bakara süresi 186. Ayet lafzi anlamıyla her duanın Allah katında karşılık bulacağını düşündürür. Fakat ayetin dil yapısı ve derin anlamı böyle bir düşüncenin pek isabetli olmadığını gösterir. Daha açıkçası ayet duaya icabetin kullara yönelik bir ilahi lütuf ve inayet olduğuna dolayısıyla her duaya her zaman ve zeminde icabet edilmesi gibi bir zorunluluk bulunmadığına işaret etmektedir. Çünkü ayetteki haber (bildirim) umum ifade etmemektedir. Bu noktada ‘’Ayetteki ifade yapısı ‘Her kim dua ederse, Allah da o kimsenin duasına icabet eder’ şeklinde bir şart-cevap kurgusuna sahiptir. Böyle bir ifade telazüm, yani iki şeyin karşılıklı olarak birbirini gerektirmesi sonucunu verir’ şeklinde bir argüman ileri sürülemez. Çünkü burada söz konusu olan şart duayı icabete bağlamaya değil soruyu cevaba bağlamaya yöneliktir (İbn Aşur; et-Tahrir ve’t-Tenvir ikinci cilt sayfa 179 )
Buradan hareketle sizin her yazdığım vefk tuttu demeniz bana mübalağalı geldi. Ayrıca İslam kelamına da muvafık değil. Nihayetinde Allah (cc)’in iradesi tecelli eder. Bizler dua..v.s yollarla sadece tevessül ederiz.
|
Beni sanırım yanlış anladınız her vefk tuttudan kastım haşa Allah yapmadıda ben yaptım gibi değil zaten yaparken ki usul Allah'a bağlanır ve ondan medet umulur ve vefk sadece vesile kılınır yaptığım tüm vefklerde bitirdikten sonra hep derim Allah'ım işimi sana bırakırım sen hayılısını nasip et bu vefki işe hayırlı bir şekilde vesile kıl son söz olarak ta şifaun min indillah (şifa Allah'tandır) diyip vefki teslim ederim.
Allah dilerse tutar dilemezse tutmaz herşey Allah'tandır.