Alıntı:
Evrt7 Nickli Üyeden Alıntı
Merhaba herkese;
Kısaca şöyle açıklamak istiyorum 30 yaşındayım Allah'ın herkesi bu dünyada imtihan ettiği gibi beni de imtihan ettiği bu dünyada başımda hep kendi kendime zarar verme iç güdüsü ile yaşıyorum bu yaşıma kadar.
Örnek olarak çok para harcıyor kredi borçları yapıyor lüzumsuz yere har verip harman savuruyorum iddaa kumar alkol paralı oyun gibi vs vs fakat bunda beni kimse zorlamıyor ben kendi kendime bunları yaparken sonunu da düşünüyorum ama harcamak kolay bu parayı bulmakta ise çok zorlanıyorum sonra kendimi hep sıkıntıya sokuyorum neden bilmiyorum kendi kendime bu denli sıkıntılara soktuğumu ne bir kız arkadaşım var ne de bu imtihan olduğum Dünyada çok ama çok mutluyum
Bu ise benim için değil etrafıma da çok zarar veriyorum isteksiz oluyor bir çoğu istekli olduğu zaman da acıma duygusu olmadan bu sefer de sonunu hiç düşünmeden yaptığım çok şey var. Bu ise karşıdakina zarar verirken bana da çok zararı dokunan şeyleri var.
Psikolojik olarak iyi olduğumu hissediyorum ama günler geçtikçe geleceğimden de endişe duyuyorum çünkü;
Kız kardeşim evli çocuğu var hayatinda mutlu kocası var benden beş yaş küçük ve benim bugün elimde hiç bir şey yok ne es ne dost ne araba ne de başka bir şey yanlızım yıllardır.
Sorunlarımı nasıl çözeceğim bilmiyorum para bulunur sağlık bulunmaz. Kolum kırık mesela platin var fakat çalışıyorum Allah'a çok şükür ama bir yandan da bu konuda kendime bu yönlü zararlar açıyorum bu sorunu nasıl çözebilirim bana nasıl yardım edebilirsiniz edenden de etmeyenden de Allah razı olsun diyorum
İyi geceler.
|
Beşer kendini her ne kadar özgür zannetse de inanç kalıplarının, ödünç aldığı fikirlerin, sorgulamadan inandıklarının ve onu sürekli aynı döngüde tutan huylarının kölesidir. Beşer, bu huylar, ezberler ve özgün olmayan düşünce-davranış kalıpları üzerinden yaşar ve onların emirlerini yerine getirebilmenin özgürlük olduğunu zanneder. Daha çok beş duyusunun emrinde hareket eder, ötesini düşünme yeteneğinden yoksundur. Öte yandan, maddi dünyanın gücü de anlayış ve bilinç piramidinde aslında en düşük seviyede olan “beşer”e verilmiştir. Çünkü maddi bir güce ulaşmak gayesiyle hayatını heba etmek, ancak beşerin yapabileceği bir deliliktir. Çünkü insan, böyle bir deliliğe girmek bir yana, yakınından dahi geçmeyi düşünmeyecek bir varlıktır. O ne bu boş güce ne de dışarıdan parıltılar içinde görünürken içinde sıkıntılı, buhran dolu ve cehennem gibi yaşamlara taliptir. Beşer; nefsinin tatminsiz açlığı, içi boş arzuları ve bunların sonucu olarak ortaya çıkan “daimi iç sıkıntısı” ile yaşamaya mahkûmdur. Bu “iç sıkıntısı”nı unutabilmek için sürekli yeni uğraşlara, hedeflere ve daimî bir harekete (koşturmaya, oyalanmaya, oyuncaklara) ihtiyaç duyar. Gürültüye ve harekete bağımlıdır. Ve beşerin yaşamı, içinde tohumunu taşıdığı “insan” adlı varlık filiz verene dek, ne yaparsa yapsın, sıkıntı dolu olacaktır. Çünkü beşer, aslında bilmeden, sürekli olarak kendi doğası ile mücadele ve kendine ihanet halindedir. “İnsan” kelimesi “üns” kökünden gelir. “Üns” bağ kurmak anlamındadır. İnsan, kendi varlığının kökleriyle, yani Allah ile bağ kurabilen varlığın ismidir. Beşer ise, insanın bu bağdan bihaber olan (köklerini unutmuş) halidir. Bu anlamda, insan kelimesinin bir diğer kökü kabul edilen “nesy” kavramı, yani “unutmak” kelimesi bambaşka bir derinlik kazanır. İnsan bedeni içinde “nesy (unutma) hali” içinde olunduğunda, ortaya “beşer” çıkar. Beşer, “ünsiyet (hatırlama, bağ kurma) hali” içine girip, kendi köklerini hatırlayıp, Allah ile bağ kurmaya yöneldiğinde “insan” olur. Allah (cc) yar ve yardımcın olsun.