Şeytan, insanın her halini gözetleyip onu kötülüğe sevketmeye çalışmaktadır. Şeytanın insan üzerinde yaptırım gücü yoktur. Verdiği vesveselerle insanı kötülüklere sevketmektedir. Şeytan, insanın içinden geçen düşünceleri bilebilir. Ancak bu her zaman mümkün olmaz. Allah'ın kendisine koyduğu sınırlar ölçüsünde bilmesi mümkündür. Bu bakımdan şeytanın insanın kalbinden ve düşüncesinden geçen her şeyi bilmesi mümkün değildir.
Hadis-i şerifte, şeytanın kanın dolaştığı mecralarda gezebildiği ifade edilmiştir.(Buhari, İtikaf 11-12) Bu durumda, çok gizli düşünceler olmasa da, -gaip sayılmayan- bir kısım düşünceleri okuması mümkündür. Nitekim, Bediüzzaman Said Nursi, şeytanın iç ajanı olarak nefis mekanizmasını göstermekte ve kuvve-i şeheviye ve gadabiyeyi, “şeytanın desiselerine hem kâbile, hem nakile / yani desiselerini hem işitip kabul eden bir kulağı, hem de onu başka mekanizmalara aktaran bir dili” olarak değerlendirmektedir.(bk. Lem'alar, On Üçüncü Lem'a, Beşnci İşaret).
Şeytanın farklı insanlara farklı telkinlerde bulunması, onun en zayıf damarından yakalaması da onun insanın iç alemini iyi bildiğini gösteriyor.
Ayrıca, şeytanın kalbe yakın bir yerde “lümme-i şeytaniye” adında bir kulübeciği vardır. İnsanların kalbine oradan yanlış fikirleri telkin eder. Bu da onun insanın iç alemiyle yakından ilgili olduğunu göstermektedir. Hatta sekerat vaktinde/ölüm anında insanın aklını karıştıracağına dair kaynaklarda önemli bilgiler vardır. Yalnız, insanda bazı latifeler, bazı derin mekanizmalar var ki şeytanın eli onlara ulaşamaz. İnsanın sırrı, hafisi, ahfası bunlardandır.
__________________
O kadar kimsesizim ki
Hani ölsem
Cesedim geçmişin tozuna karışır gider
Yediğim yemekten içtiğim suya kadar tadsızım
Saçının telinden ayak parmaklarının ucuna kadar özledim seni..
|