Jigsaw44 Nickli Üyeden Alıntı
Bilindiği gibi Mecusiler kendi büyükleri ve kralları karşında ellerini ihtiram olsun diye bağlayıp sine veya karınlarının üzerine bırakmaktadırlar. İranlı esirler ikinci halifenin huzuruna getirildiğinde bu şekilde yapmış, bu iş Ömer’in hoşuna gitmiş ve şöyle demiştir:
“Allah’ın huzurunda namazlarda bu şekilde yapmamız güzel olur.” (Belâzürî-Ensabüleşraf kitabı, mustemsik’u Urvetu’l vuska, c.6, s.531 ve mecmeu’l Bahreyn kitabı)
Ehl-i Sünnet’in de dört mezhebinden hiç birisi el bağlamanın farz olduğuna dair fetva vermemiştir. Hanefî, Şafii ve Hanbelî mezheplerinde sünnet olduğu söylenirken, İmam Mâlik’in ise Meşhur fetvasında ellerin namazda açılması ve bağlanmaması gerektiği yönündedir. Bu konuda Ehl-i Sünnet’in şu kaynaklarına başvurulabilinir: (El-Mecmeu’l-Lübâb, C.1, S.71, El-Muğnî, C.1, S.473, El-Hidâye, C.1, S.47, Şerh-u Feth-il Kadir, C.1, S.201, Neyl-ül Evtar, C.2, S.203, Şerh-ul Hidaye,C.1, S.102, El-Mebsut, C.1, S.23-42)
3. Ebu Hamid Saidi’nin hadisi: Bu hadisi pek çok Ehl-i Sünnet muhaddisi rivayet etmiştir. Hadisi Beyhaki’nin naklettiği şekilde veriyoruz:
Ebu Abdullah Hafız’ın bize naklettiğine göre Ebu Hamid Saidi şöyle dedi: “İçinizde Rasulullah’ın (s) namazını en iyi bileniniz benim.” Ona dediler ki: “Bu nasıl olur? Peygamber’le bizden fazla birlikte bulunmadın.” Dedi ki: “Evet.” Dediler ki: “Öyleyse gördüğünü bize anlat.”
Dedi ki: “Allah’ın Rasülü (s) namaz kılmak istediğinde, ellerini omuzlarına kadar kaldırır ve tekbir getirirdi. Bu sırada bütün uzuvları kendi yerinde sakince dururdu. Sonra kıraata başlardı. Kıraat bittikten sonra tekbir getirir ve ellerini omuzlarına kadar kaldırırdı. Sonra rüku eder ve ellerini dizlerinin üzerine koyardı. Orada sakince durur, başını ne kaldırır, ne de indirirdi. Sonra doğrulur ve şöyle derdi: ‘Semiallahu limen hamideh.’ Sonra ellerini omuzları hizasına kadar kaldırır ve uzuvları kendi yerinde sakince durduğunda şöyle derdi: ‘Allahu ekber.’ Sonra yere eğilir ve ellerini karnından biraz öteye yere koyardı. Daha sonra başını yerden kaldırır, sol ayağını büker ve üzerine otururdu. Secdeye gittiği zaman ayak parmaklarını birbirinden açar, sonra geri doğrulur ve sonra başını tekrar yere koyar ve derdi ki: ‘Allahu ekber.’ Sonra ayaklarını büker ve üzerlerine sakince otururdu. O sırada bütün uzuvları kendi yerinde sakince dururdu. Sonra bu yaptıklarını ikinci rekatta aynen tekrarlardı. İkinci rekat tamamlandığında doğrulur, tekbir getirir, ellerini namazın başlangıcındaki gibi omuz hizasına kadar kaldırır ve bu hareketleri namaz sonuna kadar sürdürürdü. Son secdeyi yaptığında hafif sola kaykılarak otururdu.” Ebu Abdullah Hafız, Ebu Hamid Saidi aracılığıyla Rasulullah’ın (s) namazının keyfiyetini beyan ettikten sonra şöyle dediler: “Doğru söyledin. Allah Rasülü (s) işte böyle namaz kılıyordu.”
Beyhaki, el-Sunen, c. 2, s. 72, 73, 101, 102; Ebu Davud, el-Sunen, c. 1, s. 194 bab “İftitahu’s-Salat”, h. 730-736; Tirmizi, el-Sunen, c. 2, s. 98 bab “Sıfatu’s-Salat”; Ahmed’in Müsned’i, c. 5, s. 424; İbn Huzeyme Sahih’inde bab “el-i’tidal fi’r-Rüku”, sayı: 587.
|