Haremlik-Selamlık konusu, bir örf, bir gelenek değil, “farzdır.” En başta Rabbimiz Zülcelal Hazretlerinin emridir. Daha sonra Peygamber Efendimizin (s.a.v) Sünnet-i Seniyyesidir. Bu konuda icma vardır. İslâm toplumu, son asra kadar, bu hususa titizlikle riayet etmiştir. Bilenler bilir Antep’te “Kozluca Mahallesi” var. Birçok ilimizde de böyle mahalleler mevcuttur benim bildiğim yer olduğu için burasını örnekledim. Burası, tarihte Müslüman ahalinin yaşadığı bir mahalledir. Buradaki bütün evlerin kapısında çift tokmak bulunur. Üstteki el şeklindedir ve çalındığında, “tok tok!” diye kaba bir ses çıkarır. Altta ise, halka şeklinde bir kapı tokmağı bulunur. Bu da çalındığında, “Tık! Tık!” diye ses çıkarır. Üstteki halka çalındığında evdekiler, gelenin “erkek” olduğunu anlar ve kapıyı evin beyi açar. Alttaki halka çalındığında ise, gelenin hanım olduğu anlaşılır ve kapıyı evin hanımı açar. Gelen misafirler de erkekler selamlık bölümünde, kadınlar ise harem bölümünde oturtulup ağırlanır. Bu durum Anadolu’nun hemen her yerinde böyledir. İslamiyet, hangi kadınla, hangi erkeğin yan yana ve aynı ortamda bulunabileceğini esasa bağlamıştır. Gerek erkeğin gerek kadının namahreme ikinci bakışını yasaklamıştır. Biz Elhamdülillah Müslümanız. Müslüman demek, Allah’ın dinine, Kitabullah’a (yani Kur’an-ı Kerim’e), Sünnet-i Seniyyeye teslim olmuş kimse demektir. Kendi aklımıza, nefsimize, hevamıza göre hareket edemeyiz. Hepimiz bu dünyada imtihan olmaktayız. Neticede, Rabbimize hesap vereceğiz.
__________________
Yunusça sevgimizden anlamayana cevabımız Yavuzca olacaktır...
|