Bu konuyu biraz daha izah etmek gerekir. ‘’Her kim rızkının bollatılmasını ve ecelinin tehir edilmesini isterse, akrabalarıyla ilgilensin’’ (Buhari, Edeb, 12)
Bu hadis şu ayete aykırı görülmüştür: ‘’Ecelleri geldiğinde ne bir saat tehir edilirler ne de öne alınırlar’’ (Araf suresi 34. Ayet)
(a) Ömrün artması, taata ulaşılması sebebiyle ömrün bereketli kılınmasından kinayedir. Zira sıla-i rahim, taata ulaşmaya sebep olur ve masiyetten korur. Benzer hadisler de mevcuttur. Sadaka vermenin ömrü uzatması gibi. Bu insanın manevi olarak huzur bulduğu, dolayısıyla hayatı dolu dolu yaşadığı ömrünün bereketli kılındığı anlamına gelir.
(b) Ömrün artması hakiki de olabilir. Ancak bu ömürle ilgilenen meleğin bilgisine nispetlenir. Ayetin delalet ettiği şey ise, Allah’ın ilmine nispetledir. Mesela meleğe şöyle denilir: Falanın ömrü sıla-i rahim yaparsa yüz senedir, yapmazsa altmış senedir. Allah’ın ilminde sıla-ı rahim yapıp yapmayacağı önceden vardır. Allah’ın ilminde olan ne tehir edilir ne de öne alınır. Meleğin ilminde olanda ise, artma eksilme mümkündür. Şu ayet buna işaret eder : ‘’Allah dilediğini siler, dilediğini bırakır, Ümmü’l-kitab O’nun katındadır.’’ (Rad süresi 39. Ayet) Silme ve bırakma meleğin bilgisine nispetledir. Ümmü’l-kitab olan Allah’ın ilminde olandır ki onda silme olmaz.
(c) Bundan başka bir anlamı da ömrün uzaması, ölümden sonra hayır ve hasenat defterinin kapanmamasıdır. Bilindiği gibi sadaka, mal yanında ilim ve irfan ile de olmaktadır. Müminlere faydalı bir eser neşreden bir alimin sevap defteri ölümüyle kapanmaz. Bu ise ömrünün uzaması demektir. Zira ömrü uzadıkça hayır ve hasenatına devam edecek olan o zat, aynı işi ölümden sonra da yapabileceğine göre manen hayattadır demektir.
__________________
Yunusça sevgimizden anlamayana cevabımız Yavuzca olacaktır...
|