Havas Okulu - Tekil Mesaj gösterimi - Hikayem, Yaşadıklarım ve Bilinmeyen Sırrım
Tekil Mesaj gösterimi
  #38  
Alt 30.05.24, 09:26
trhakan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
trhakan trhakan isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Daimi Üye
 
Üyelik tarihi: 31.07.23
Bulunduğu yer: Kayseri
Mesajlar: 754
Etiketlendiği Mesaj: 18 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Alıntı:
tatar42 Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Öncelikle herkese selamın aleyküm o kadar daraldim ki artık yazmak istedim yıllarca kendime sorduğum soru ben kimim neyim.

Öncelikle hayat hikayemi kısaca özetlemek istiyorum çocuk yaştan beri metafizik âlemin içinde yim daha doğrusu soyum da bu âlemin içinde ama hepsi kendilerinin ve hikayelerini tılsımladik lari için araştırmam pek mümkün olmadı annem bu ilimde güçlü bir kadın di yani aslında ilimsiz di ama doğuştan gelen öyle yetenekleri vardı ki ki ben bu yetenekler nasıl geldi hiçbir fikrim yok.
Cinler aleminde elini kolunu sallayarak gezerdi bir gecede binlerce ifrit i kolaylıkla katledebilirdi, onlarca cin mahkemesinde yargilandi mahkemeyi kuran hakimlere bile raconu yetmiştir.
Bu ilimde idolum annemdi, cinler hakkında hemen hemen hiçbir şey bilmez kabile isim tılsım ama olağanüstü yeteneklere sahiptir.
Hatta belki kimse inanmayacak ama Mihrez in bile sarayını tek başına basıp sağ kurtulmuştur.

Birgün İsrail kökenli bir büyücüyle bu konu geçti inanmadi dedim istiyorsan bakım yap, yaptığında şok geçirdi, anneme baksınlar diye gönderdiği ifritler annemi tanıyıp geri dönmüşler, yaklaşamamışlardi.
Sen böyle bir anneden doğup nasıl ilerleyemedin bu ilimde, doğruydu bende yetenek yoktu annem gibi o aleme giremiyordum ama hep huddam olmayı istemiştim.
Annemin bana çocukluğumdan beri dediği oğlum birgün döneminin en güçlüsü sen olacaksın bundan emin ol her zaman her zaman bunu söylerdi, ama hayatımin her döneminde ne zaman ilme yönelsem başıma olmadık olaylar gelirdi.
Yatılı Kur'an kursunda okurken çocuktum büyük bir musallat geçiriyordum annem müdahale etmiyordu güçlü olman için acıyı ve korkuyu yenmen lazım oğlum diyordu.
O sıralar kursumuza yeni gelmiş bir hoca efendi ben gece musallatlarla uğraşırken bi anda odaya geldi o gelince etrafa baktı şeytaniler onu görünce tirstılar çünkü tek değildi yanında Rahmani bir varlık da vardı, yanıma geldi kalktım saygıdan otur otur dediği Maridlerle ifritlerle şeytana hizmet ettikleri için güçlü dur dedi.
Hocam siz demeye kalmaz hayat hikayesini anlattı oda bu ilimdeymis ama bırakmış sonradan sende dedi çok farklı bir ışık var seninle bir anlaşma yapalım sen burda arapça oku islam ilimlerini öğren bende sana havas ilmini öğreteyim kabul mu dedi çok iyi bir huddam olabilirsin dedi, olur hocam dedim çocukluk hayalim kabul etmeye kalmadı biz eğitimlere başlayacağız derken tüm kuran kursunu hocaları ile beraber tüm kursa musallat oldular.

Tuvalette bayılanlar namazda bayilanlar gece cinnet geçirenler hocalar talebeler hepsi bir anda musallata uğradı. Hocalar huddamlar şehirlerden geliyorlar kursa okumalar tılsımlar yapsalar da nafile..
Ondan sonra sorunun kaynağıni araştıran huddam hocası beni göstererek bunu kurstan uzaklaştirin ondan dolayı gelmişler dedi.
Beni kurstan çıkardılar sonra sorunlar bitti benim ilim de şimdilik hayal oldu.
Yıllarca kendimi bildim bileli şeytani varlıklar müslüman kılığında gelirlerdi, her zaman defalarca kez kandırmaya çalıştılar çoğunda inandım en son bir açık bularak bir test ederek araştırarak kafir olduğunu anladığım çok oldu.

Hç normal arkadaşım olmadı çevrendeki herkes ya cinleri görüyor ya konuşuyor ya duyuyor ya hissedebiliyor.
Bir gün mahallemize çocukken yeni biri taşındı dedim normal bir tane arkadaşım olsun arkadaş olduk 1 sene hep beraber takıldık sırdaş olduk 1 senenin sonunda kanka sana bir sır vereceğim ama korkma gülme dedi ne sırrı kanka dedim biliyor musun ben cinleri görebiliyorum dedi. Dedim ekibe hoş geldin sende bizdenmişsin çok musallat olayları yaşadım ama musallattan çok kandirilma..
Kursta 2 tane cin geldi işte dedi sen seçilmiş kişi sin falan şeytanın ordusunu yok edeceksin seni eğiteceğiz biz Nusaybin cinleriyiz, ondan sonra doğum günü gecemdi bir tane geldi baya güçlüydu dedi ben Muhammed Ebu Bekir işte huddamim sana geldim 1 sene onunla Beraber kaldım hatta onunla musallatlı insanlara yardım ettim falan sonra anladım ki oda vazifeli ifritmiş.
Buna benzer birçok olay hiç gerçek ilim nasip olmadı nasip değilmiş diyip elimi ayağımi çekmek istediğim de ise birşey oluyor illa yine o aleme bir şekilde çekiliyordum.

Bir gün biriyle tanıştım efsanevi bir ilmi vardı, kimsede görmediğim kadar güçlüydü beni oğlu gibi sevdi dedi sana el vermek istiyorum kendisi başka ben başka şehirdeydik. Sana dedi el verip bu ilmi öğreteceğim dedi.
1 hafta sonra onun şehrine gidecektim birkaç gün kalıp hem ilmi öğrenip hemde el alacaktım ondan tam gitmeye bir iki gün kala ölüm haberini aldım, çok üzülmüştüm ve ilim yine kaçmıştı veya kaçırılmışti..

Bende sonra şehrimde büyük bir huddamla tanıştım, ondan sonra ısrarla onla bunla bir de anneme bakım yapmasını istedim bakınca hayretler içinde kaldı annenin dedi o alemde girmediği yer kalmamış, bana birşeyler öğrete bilir mi dedim, siz bana öğretirseniz oda size öğretir. Alt yapımda olunca bana ilim öğretmeyi kabul etti ama şartı o zaman biraz bozulmuştum. Namazlar da eksiklik falan kötü arkadaş ortamı.. Tamam hocam dedim 6 ay dedi namazda zikirde eksik istemiyorum dedi.
Neyse 6 ay kendime çeki düzen verdim sonra tekrar gittim adam yok hastaları ulaşamıyor kimse haber alamıyor telefonlarına ulaşılamıyor bekledim bekledim yok bildiğin kayboldu ortadan.

Neyse bir sefer de bir şeyhe mürid oldum durumu anlattım müridlige kabul edildiğim gece bir çok ifrit ordusu şeyhe saldırmaya çalışmışlar yakaza alemine almaya çalışmışlar.
Anlattı bana birçok ifrit öldü anlamadığım senin ne özelliğin var kader sahibi misin yoksa farklı birşey mi en doğrusunu Allah bilir ama şunu bil sıradan değilsin..
Sonra birgün bir telefon geldi bir kız ağlıyor bir isim verdi dedi tanıyor musun dedim tanıyorum yahudi bir büyücüydu ve tanışıyorduk da dedi ona ulaşamıyorum çok korkuyorum dedi siz kimsiniz büyücü müsunuz çok güçlü bir enerjiniz var falan dedi.
Sakin ol sen kimsin ben onun öğrencisiyim dedi. Haa bu arada yanlış anlamayın bu ilimlerin içinde olunca bilgi vesaire durumlar da yahudi Hıristiyan Süryani ister istemez büyücükerle de olsa çıkar uğruna dostluk kuruyoruz benim ulaşamadım yerlere onlar onların ulaşamadığı yerlere annem sayesinde ben ulaşıyor çıkar dostluğuydu.
Bu kızla tanıştım güçlü bir büyücü olmak istiyordu Allaha olan inancı gitmiş zorluklarla sıkıntı dert kötü bir hayat hikayesi vardı. Dostluğu gücü şeytani tarafta bulmuştu ama geç değildi kurtulabilirdi.
İlk başlarda onu doğru yolu göstermek için de olsa ilk günden beri ona karşı hislerim vardı ama tek taraflı değildi sadece ikimiz de akışına bırakmış susuyor ama belli ediyorduk. En sonunda konuştuk dedim imkansız aşk sen karanlık ben aydınlık sen şeytani ben rahmani biz kavuşamayiz izin vermezler dedim.
O da her şeyi bıraktı büyücülüğü, kendi cinlerini, ilmini yarıda bırakıp geldi.
Tabi kurtulması için elimden geleni yaptım o alemle bağı kesilsin diye geçmişti yaptığı bazi karabüyüler sıkıntı yaşatsa da gelecekte bir şekilde hallettik. O Türkiye'nin bi ucunda, ben diğer ucundaydim uzak mesafe zor oluyordu belki o sene çok büyük maddi sıkıntı çekiyordum, gerçi kendimi bildim bileli ben elimi Hangi ise atsam o iş kurur pek durumumun düzgün olduğu zamanlar olmazdı.

Bir gece bir davet aldım Mardin Nusaybin cin tepesine, neyse bir hocam da yönlendirdi git git diye neyse tabi para yok dedim param olsun gidecem demeye kalmaz her Allah'ın günü yolda paramı bulur insan? Yani 2 günde yol param çıkıyordu.
Hatta bir kereside boş bir parkta duruyorum havadan 10 liralar uçuşurak ayağımın dibine kadar geldi 250 300 arası ama hepsi onluk.
Bekledim sahibini aradım yok..
Bir gece 7 tane varlık geldi tekrar dedi Nusaybin'e gel ne duruyorsun, dedim param yok, o zaman gönderdiğimiz paraları heba etme!
Neyse ondan sonra kız arkadaşıma dedim Mardin'e gideceğim.
ilk görüntülü konuşma esnasında dedi gitme tehlikeli olur sonra yüzü bembeyaz kitlendi cümlesinden sonra dedi aşkım karışmıyorum git, sesi titriyordu korkudan. Kızım noldu dedi huddam geldi buraya gitmesine engel olursan senin için kötü olur dedi.
Baktım var bi hikmet gittim kaldım orda birşeyler yaşıyorum ama beklediğim bu değildi.
Bir gece dedim sabah dönecem yok dedim gelen giden..
Sabah bir kalktım ayakkabım yok, dağda türbenin içindeyim.. Rüzgar uçurmaz, türbeye hayvan giremez, insan olsa onca şeyim var ayakkabıyi mi çalar? Hemde bir tanesini almışlar sadece.
Neyse dedim herhalde sabır testi bekledim her gün farklı bir olay yaşıyorum falan ama neyse sonra tepede süren doldu daha hazır değilsin diye haber geldi.
Bir olayda eksiklik gösterdim onu anlatmayacam büyük bir ihtimal benden oldu. Zamanı gelince davet sana gelecek dendi ve sehrime dönmek yerine kız arkadaşımin şehrine gidip bir iş yatacak yer falan buldum. Uzak mesafe zor geliyor yakındayken en azından görebiliyor, buluşabiliyor, sarılıp kokusunu içime çekebiliyordum..
Bir zaman sonra biz mecburiyet kaçarak evlendik, evlendikten belli bir zaman geçti biraz da para biriktiyorduk. O süre zarfında eş dost yani misafir ediyor öyle hayatımızı düzene sokmaya çalışıyorduk.
Babamla aram olmayınca destek vermedi kızı istemeye gelmem dedi, onun ailesi de pürüz, beni istemedi mecburi sevda uğruna kaçtık..

O günlerden bir gün eşimin büyücü olduğu zamanlardan bir dişi cinnia ziyarete geldi, neyse onunla sohbet ederken kendimi sordum oda dedi bilmiyorum derken bende birşey fark ettiğini söyleyen sende dedi 4 tane varlık var dedi, ama dedi ben böyle bir cin ifrit o alemde görmedim korktu, araştırıp gelecem dedi gitti.
Gittikten sonra inşallah sırrı çözer dedim demeye kalmaz eşimin birden tüm vücudu titremeye göz bebekleri dönmeye başladı ve hiddetli bir ses ''çözmeyecek'' dedi.
Kimsin sen çözeceksin diye bağırmaya başladı enerjisi çok yüksekti dost musun düşman mı dedim? Düşmanın olsam şimdiye ölmüştün dedi!
Men rabbüke, rabbin kim dedim âlemlerin rabbi Allah dedi, hangi kavim densin dedim, sırrı vakti gelince öğreneceksin dedi, ama şunu bil dedi kavmim yok. Madridleri, ifritleri, Babil cinlerini, zulzulayi tek parmağımla ezerim dedi, siz kimsiniz ben kimim dedi.
Hazır mısın sırra dedi, hazırım dedim.
Sen son ''Naru cellatsin'' ne dedim, naru cellat ne, naru cellat ne demek?
Düşmanlarını cehenneme gönderen demektir dedi.
Bizler cin değiliz, benim adım gaddar, yanımdaki gölge diğer iki kişi de şefkat ve merhamet dedi. Şevkatle merhametin melek, kendilerinin ise sevabı olduğunu söyledi. Dedim böyle birşey olamaz, dedi biz Hz peygamber den sonra Allah tarafından bazi insalara görevlendirildik. Bütün Naru cellat soyları kurudu son sen kaldın dedelerin naru cellatdi ama bu sırrı sadece eşine söyleye bilirsin. Eğer sırrı verirsen sır senden alınır. tek sırrı değil, canını değil, Cananını da alırız, annen ölür, eşin, kardeşlerim ölür dedi.
Sonra eğitilip sınavlardan geçeceksin hak edersen sen olacaksın, hak etmezsen çocuğuna gideceğiz dedi ve şimdilik görüşürüz dedi selamın aleyküm dedi gitti..

Ondan sonra ben bu gerçek olamaz dedim eşime, bu gerçek değil de dedim aşkım bu gerçek değil dedi. Demeye kalmaz bir anda başı havaya kalktı, tüm yüzü morardi nefes alamıyordu. Durun dedim durun, sonra yere yapıştı derin derin nefes aldı. Naptıniz dedim? Sırrı inkar edenin de cezası ölümdür, sırrı verenin de dedi..Bu sadece uyarıydi dedi..

Çevremde o kadar huddam falan var ama korkuyorum aslını araştırmayla.
Ya doğruysa?
Tüm sevdiklerimi kaybedemem..
Annem zaten kansere yakalanmıştı hala da mücadele ediyor..
O aleme artık giremeyecek, savaşamayacak kadar hasta emekliye ayrıldı..
Resmen sonra bi anda dedim özel olduğumu biliyordum demek ki bu yüzden şeytaniler bana düşmandı, bendeki ışığı görmüşlerdi.
Neyse gel gelelim onlarla her gün konuşuyor, bilgiler alıyor bazen de hata yaptığımda işkence görüyordum.
Gölge çok şeriatciydi, ne zaman İslami yönden bir hata yapsam gelip işkence ederdi; sakalimi yakardı, elime sigara basardi, bazen bulduğu kablo vesaire şeyleri kırbaç gibi kullanıp bana vururudu..
Şefkat çok şefkatli ve çok merhametliydi. Gölge konuşmaz duymazdi en azından..
Beni gaddar sende zebanisin gölge niye sağır ve dilsiz ken sen konuşabiliyorsun dediğimde, ben ekibin başı ve eğitmen olduğum için öyle izin verildim demişti..
Aylarca bu durum böyle devam etti, cinlerin arasında kimliklerini gizlemek için ve hiçbirisi insan oğlunun yada varlığın görmeye dayanamayacagi için cin kılıklarinda yeryüzünde gezdiklerini falan anlattılar..

Neyse birgün dostlarımdan biri bende tuhaflıği fark etmiş ve kendi huddam hocasını aramış adam bakım yapıp ifrtileri tespit ettiğinde ise oyunu bozmuştu.
Sonra benimle iletişime geçti, anlattım dedi artık gelemezler korunmaya aldım seni.
Neyse o gece tekrar geldiler huddama anlattım imkansız dedi, gelen kişi gaddar kılığında olan cindi dedim.
Ne istiyorsun?
Sonra tanıştık ismi ibranice ben kısaca efo diyordum ona.
Efo'yla dost olduk özür diledi, emir olarak yaptığını falan söyledi sonra efo ortadan kayboldu
Sara diye bir dişi cinnia geldi, artik kalacak yerimiz yoktu insan eti ağırdır misafirlik hükmümuz bitmişti ama banka da bir ev tutacak parayi da biriktirmiştim .

Bir gün eve bir geldim tüm para gitmiş dolandirilmisiz ama eşim nasıl dolandirildik nasıl oldu nasıl bitti hatırlamıyor..
Sara gülerek geldi ben yokken eşimin bedenine girip hipnoz şekilde etkiye bırakıp internetdeki dolandırıcı ne kadar site varsa hepsine para yatırmış, bütün para gitti..
Sara neden dedim?
- Hani sana huddam olarak gelen doğum gününde öldürttügün cin benim oğlumdu, intikam için geldim dedi ve aldım da dedi gitti..

Birkaç gün sonra mecbur bir yerlerden para bulana kadar sokaklara düştük, sokakta eşim hastalandı, cepte para yok hava soğuk..
Sara denen o şirret cinia tekrar geldi, dedi çekil kabilenin şifacısini getirdim! Eşimin ateşi düştü, öksürüğü kesildi, gözlerini açtı..
Dedim sara ya neden yardım ettin? Dedi boşver ben sebep oldum, istediğin bu değil miydi dedim? Dedi pişman oldum.. Sara dedim oğlu ölen bir anne intikamından pişman olmaz, gönderildin demi dedim? Evet dedi, kim dedim, söylersem sülalemi katlederler dedi..

Sonra iblis ile inen 75 şeytan daha vardır, onlar iblis gibi kıyamete kadar yaşayacak olanlar kıyamete kadar yaşayacak oldukları için cinler aleminde yetkileri cin padişahlarindan da üste geliyor. Bazı yerlerde 75 liler derler, bazıları ölümsüzler olarak bilir, bazıları şeytanlar der.
Sara onlara çalıştığını, benimle bir dertleri olmadığını, annemden dolayı intikam isteyip aldıklarını, peşimi zaten artık bıraktıklarını, benimle dost olmak, hatasını telafi etmek istediğini söyledi.

Tabi araştırdım.. Bir şeyhden himmet istedim,soyum kırım'a dayanıyor bunu biliyordum. Kuşak kuşak uzun yıllardır bu ilmin içinde olduğumuzu da, ama büyücü soyundan geldiğimi Rus kökenli Yahudi bir soydan geldiğimi, dönemin büyük büyücülerin torunu olduğumu bilmiyordum..
Bir kapı açıldıkça bin bir kapı çıkıyordu. Olaylar karmaşıktır..

Eskiden durumlari yokken yardım ettiğim bir dostum gel ortak ol benim işlere dedi.
Demez olaydı..

Çocukların ev gitti, araba gitti, dükkanları gitti, işleri battı.
Resmen yürüyen felâketim sanki.. Br güç tek beni değil, bana yardım etmek isteyenleride batırıyordu..
Sonra şeytani kavim geldi ölümsüzlere çalıştıklarıni benim de neslim gibi büyücü olmamı istediklerini ve bunun için pes etmeyeceklerini falan söyledi..

Sonra aradan zaman geçti, Sara da kendilerini kazayla deşifre ettirdikleri için ölüm haberi geldi.

Sonra ben elime geçen biraz parayla bir haftalık günlük daire tuttuk, orada yaşarken o daire de yaşayan bir cin yanıma geldi işte kabileden kovulmus müslüman olmak istiyormuş, ama kafası karışıkmiş falan filan.. Bu apart odayı kendine mesken tutmuş.
Neyse konuşurken ben bi ara şüphelenmeye başladım, bundan killandim bi kere..
Dedim sana şeref sözü veriyorum, sana namus sözü veriyorum, seni hiç kimseye öldürtmeyecem ama doğruyu söyle!
Sende onlar dansin demi dedim?
İlk yok falan dese de, evet güvenini kazanayim diye gönderildin.
Madem yakaladin beni ama gerçekten dost gibi sevdim seni falan dedi.
Sonra kabilesiyle reisleri ile konuşmak istediğimi söyledim.
İşte reisleri geliyor bende reislerine şart sundum, dedim efo vardı o nerde dedim gelecekse o gelsin.
Neyse efo başka görevdeymis, ama efo'yla da her şeye rağmen çok anımız var çok eğlenceli günlerimizi oldu, beraber ağla, beraber gül, sahte bir dostluk da olsa bir insanın dostluğundan daha sıcaktı efo..

Neyse verdiler sonunda bana efo'yu..
Aradan zaman geçti ben efo'nun ağzından cımbızla laf alıyor, çalıyorum.
Doğrusu yalan söylüyor mu doğru mu falan test ediyorum sürekli.
Sonra efo sanada güvenmiyorum dedim.
Ya bu sıralar da tanıdığım huddam büyücü kim varsa olayları araştırmam için yardım istiyorum ama kimden yardım istesem yok, daha doğrusu benim konuştuğum varlıkları eşimle ben görüp duyuyoruz ama ne huddam lar ne büyücü ler bakımda göremiyorlar.

Aradan birkaç gün sonra farklı biri geldi.
Dedim sen kimsin?
Seni uykudan uyandıracak olanim dedi.
Ölümsüzler, kitap hepsi düzmece, bir ifrit kavmi sana oyun oynuyor falan her şeyi anlattı sonra gitti.
Kendi kavminin liderini devreye sokarak kavmi benim peşimden aldılar sonra benim o aleme geçmek istedim çünkü daha önce ne tılsım lar ne teknikler denedim olmadı bu.
Denerken canı yandı, sen dedi tılsımlısin!
Nasıl yani dedim? Bilmiyorum dedi ama bu tılsımlı i o kavim yapamaz ve bu doğarken yapılmış seni tılsımlamislar dedi şaşırdı..
Sonra nasıl öğrenebiliriz dedim?
Kendisi büyücü, yani ifrit okulunda eğitimciymis 350 yaşında daha genç..
Benim hocam o alemin en bilgili en eğitimli ifrit hocalarındandi, o bize yardım eder dedi.
Yaşlı hocası geldi 900 küsur yaşında..
Dedi bir müslümana bedavaya yardım etmem dedi.
Ne istiyorsun dedim,
500 çuval soğan kabuğu dedi
Dedim yuh ben sana nerden bulayım o kadar soğan kabuğunu?
Yanıma gelen ifrit, dedi hocam yardım et ödemesini size ben yapacam dedi. ifrit öğretmeni baktı dedi yok, tılsım var belli ama ne tılsım gözüküyor ne yapanı..
Yani etkileşime girmedigimiz sürece varlığı bile gözükmüyor.
Bu tılsımi ne bir cin ne bir ifrit ne bir büyücü ne de bir huddam padişah dahi olsa böyle bir tılsım yapamaz, ömrümde ilk defa görüyorumum dedi.
Benim geçmişime annemin geçmişine baktı yok, gecmislerimizden birçok noktayi tılsımla gizlemiş kapatmışlar görünmüyor olaylar veya olan olay farklı şekil de gösteriliyor.
Annemde ki yetenekleri hiç anlayamadı, ilimsiz nasıl yapar diye?
Annemde ki yetenekler gibi yetenekli olduğumu ama üstümdeki tılsımın bunu bir kilit gibi kapattığını söyledi.

Neyse bu yanıma gelen ifrit e sordum sen niye yardım ediyorsun?
Dedi işte ben büyü için görevlendirilmiştim enerjim yetmeyince eşinin çakra ve kapıları açık olunca onun enerjisini çalarak kendimi besledim enerjiniz karşılığında size yardım etmek istedim.
Dedim hiçbir huddam büyücü ne sizi ne diğerlerini göremiyor beni deli sanıyorlar dedim, insanlar senin deli olduğuna inansın diye cinler sana geleceklerin de kendilerini bakım da dahi olsa göz perdesi açık dahi olsa sadece sizle konuşacak şekilde kendilerini gizliyorlar dedi.

Senden bir ricam var sen tılsımini kaldır diğer tanıdıklarım en azından bana inansın dedim.
Tek bir şartla dedi, ölmeyecegimin garantisini isterim dedi.
Söz dedim, o kendini birkaç huddama tanıdığa gösterdikten sonra en azından çevremde az da olsa deli damgası yemekten kurtuldum.
Ama sadece ondan kurtuldum bakanlar ya var ama göremiyoruz diyor, ya bu iş çok karışık beni aşıyor diyor, kimse yardım edemiyor.
Belki bu en son gelen cin de oyun ama söylediği şu var ki, şu ana kadar bana gelenlerin hepsi kukla biri gitse de biri ölse de başkalari daha başladı hep gelmeye devam ediyor.
Rizkimin sıkıntısının bunlardan geldiğini,nmaddiyati olmayanın maneviyati gelişemez, senin huddam, Rahmani olmanı istemiyorlar tüm çaba bu.
Ama kim bunlar kaç yüz yıl yaşadık senin gibi bir vaka denk gelmedi, sen kimsen özelliğin ne bilmiyoruz dedi.
Eşinle olan geçmişin bile kesik kesik gözüküyor, eşinle tanışman evlenmen kader de olsa birileri bu kader olsun diye ellerinden geleni yapmış çünkü esinle tanışman tesadüf değildir.

Eşimle kacacagim gece tam biz kaçacakken kapıları çalmış evin ahalisi uyanmışti ama sensörlu lamba bile yanmamışti.
Eşime aşık olan aluzan diye bir ifrit benimle evlenmesini istemeyip engel olmaya çalışmış, buna engel olmaya çalışırken orda öldürülmüş gelen varlığı soruyorum kim öldürmüş oraya da tılsım yapmışlar kimse hiçbir şekilde iz bırakmıyor.
Sana zamanında musallat emrini kabile liderleri vermiş ama kabile liderleri bu emri kimden kaldıklarını söyleyemiyor diyor, ama diyor tüm cin padisahlarina gidip bu olayın aslını araştıracağım bana bir gün zaman ver dedi.
Bugün bakalım akşam ne dicek belkide o da kuklacınin elinde tuttuğu kuklalardan biri, belki güven kazanmaya çalışıyor inanın bilmiyorum.

Belki biri bir akıl verir bir yol gösterir umudu ile buraya bırakıyorum.

Yarım kalan hikayemi, sırrını huddamlar korunma yapmaya himaye altına almaya çalışsalar da bir şekilde yaklaşmayı hayatımı berbat etmeyi başarıyorlar.
Kimim ben?
Neden ben tek tespit edebildiğim doğduğum günden bu yana olması bunca kuklanin ipini tutan kuklacı kim?
Bunu çözemezsem biliyorum ki ne hayatim ne maddiyatim düzene girmeyecek..

Bir zamanlar bu ilimde üstad olmanın hayalini kurarken artık bunlardan uzak olmanın hayaliyle yaşıyorum.

Ama birgün sırrımı çözersem kim olduğumu öğrenirsem, en büyük hayalim hayat hikayemi bir korku filminde canlandırmak, belki birgün başarırım..

Belki de bu okuduklarınizi birgün bir film sahnesinde görür beni hatırlarsiniz..

Kurtulur muyum?
Zor..

Ne bir büyü, ne sıradan bir musallat..
Büyük bir oyun ustaca hazırlanmıştır yıllarca planlanmıştır profesyonelce hazırlanmıştır.
Zaten musallat büyü olsa çözümü kolay da böyle bir şeyin içinden nasıl çıkarım bilmiyor ve bu anlattıklarını basit ince detaylar yazabildiklerim yaşadıklarımin onda biri sadec..

Kim bilir belkide kurtuluşum bu yazım sayesinde olur.

Elimden geldiği kadar özet özet geçtim vaktinizi verip okudunuz okuyan her kişiden bir ricam benim için gönlünüzden küçük de olsa bir dua etmeniz hepinizden Allah razı olsun.
Kardeş yakından yaşadığın varlığından haberdar olduğun yada görebildiğin için söylüyorum sana zahmet aşağıdaki uygulamaları onlar üzerinde denermisin.

1. Sirkenin oda sıcaklığında buharlaşması ve iyonizasyonu onları rahatsız ediyor ya. Oda nemlendirici soğuk buhar cihazı elinde varsa suyuna biraz sirke koyarak odayı iyonize edermisin onlar üzerindeki etkisini merak ediyorum.

2. Cin mektubunu yazıp suyunu buhar makinasına koyarak bir koruma kalkanı oluşturulabilirmi bunu da bir denersen sevinirim.

3. Bazı koruma vefklerini suda bozarak onlarıda buharda denbeyebilirsin.

4. suya biraz kaya tuzu ekleyip buharının etkisine bakalım

AÇIKLAMA: Soğuk buhardaki enerji buhar yolu ile solunduğu için ve oda atmosferine dağıldığı için etkisini arttırırmı yada azaltırmı, yada canlarını daha fazla yakar mı gibi soruların cevabı için önemli.

DİĞER DENEYLER:

1 eskiden duvarlar kireç ile badanalanır ve içine zeytinyağı, tuz ve sirke katılırmış sebebinin bu varlıklarla alakası varmı bunu da deneme fırsatın olursa ve gözlemlerini yazarsan sevinirim. ( sadece böceklerde mi etkili tesbiti için)


2- Eski savaş aletlerinden özellikle kesici araçların ( kan bulaşan) enerjisinden korktukları söylenir sana zahmet kurbanda kelle alınan bir bıçağın üstüne besmele, ayetel kürsi, Esma ül hüsna bunlardan birini yada bir kaçını yazarak duvara asıp deneyebilirmisin onlar üstündeki etkisini gerçekten merak ediyorum.

NOT: BU DENEYLER RUHANİ VARLIKLARIN BİLİMSEL BİR ÇERÇEVEYE OTURTULMASINDA FAYDASI OLABİLİR. MALUM BİLİM DENEYLERLE BAKİDİR.

Alıntı ile Cevapla
 

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147