Alıntı:
Sparrow Nickli Üyeden Alıntı
Teşekkür ederim hocam, okuma listeme ekleyeyim.
|
[Tanzimat Dönemine kadar, Türk erkekleri, kadını sevmeyi ve kadına âşık olmayı bilmiyorlardı. Zengin güçlülerin hepsinin bir ‘’oğlan’’ sevgilisi vardı. Oğlanlara ‘’divan’’ yazarlardı.; kadın ise sevmek için değil çocuk doğurmak içindir, anlayış buydu değişimi Mısırlı prenseslerle başladı. Mehmet Ali ve yerini alan oğulları öylesine bir zenginlik ve modernite yarattı ki, prensler ve prensesler, İstanbul’a akın ettiler; Boğaz kıyısındaki yalılar, önceleri ‘’Sahilhane’’ deniyordu, bunun tanıklarıdırlar. Şimdi yıkıp yıkıp otel yapıyoruz, bir zamanlar, Boğazı süsleyen yalıların pek çoğu, bir Mısırlı prens ve prensesin adını taşıyordu; tabii sadece Boğaz’la sınırlı değiliz, Heybeli Ada’da ‘’Abbas Halim Paşa Mahallesi’’ olduğunu dahi biliyoruz. Abbas Halim’i şimdi yalnızca Mehmet Akif’in ‘’hamisi’’ olarak hatırlıyoruz; Sabetayist mi araştırmak durumundayız amma kesin mason idi. Mehmet Ali’nin torunudur.
Mısırlı prensesler araba sefalarını mendil düşürmeleri, göz süzmelerini Osmanlı prensleri ve paşazadelere öğrettiler; Sultan Mecit zamanında sefaret davetleri başlamıştı ki ilk kez sefaret davetlerine giden paşazadelerin sadece çubuk tüttürdüklerini ve arkalarından sefaretlerin havasını temizlemek için üç gün pencereleri açtıklarını anılardan öğreniyoruz. Kırım Savaşı sırasında, İstanbul’a akın eden İngiliz kızlarının tertipledikleri balolar, bunlara eklendi. Florence Nightingale bu hastanelerde ortaya çıktı hep dolaşıyordu efsanesi İstanbulludur.] (Abbas Halim Paşa Köşkler, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi sayfa 8: Kitap adı: ÇÖKÜŞ yazan: Yalçın Küçük Mızrak Yayınları 1. Baskı 2010 sayfa 114)