Alıntı:
Yusufiyeli Nickli Üyeden Alıntı
Kardeşim ben sana iki alimden örnek veriyorum konu cin çarpması bunlar ayet ve hadisleri süzmüşler bizim gibi daha harekesiz Kuran okumaktan aciz insanlara fikir beyan etmişler tekrar yazıyorum.Bu konuda Elmalı Hamdi Yazır’ın ‘’Cin Çarpması’’ hakkındaki görüşü:
‘’…Bunlar insanlık tarihi boyunca aslına vakıf olunamamış gizli sebeplerden meydana gelen bir takım hastalıklar olduğu için cin ve şeytanlara nisbet edilerek ‘Cin çarpması, şeytan çarpması’ denile gelmiştir. Bu tür hastalıkların cin ve şeytana nisbet edilmesi hakikat mı? mecaz mı? meselesi münakaşa konusu olmuştur….’’ (Yazır, hak Dini cilt 2 sayfa 957)
mesela Fahreddin Razi de ; ‘’Mefatihu’l gayb’’ eserinde cin ve şeytanların insanları çarpmaya akıllarını gidermeye kudretlerinin olmadığını kaydetmiş ve onlarda bu güç olsaydı şiddetli düşmanı oldukları insan neslinin çoğunu kendilerine aşırı düşman oldukları alimleri, faziletli kimseleri zahidleri çarpıp delirtmeleri gerekirdi. Halbuki onların bu konuda herhangi bir güçleri yoktur. Kur’an’ın bildirdiğine göre şeytan da ‘’Benim sizin üzerinizde herhangi bir gücüm yoktu’’ (İbrahim suresi ayet 22 ) diye itirafta bulunmuştur.
Sende dersinki ben onlardan daha fazla ilme sahibim katılmıyorum bu kadar basit. Şimdi biz namaz kılarken mesela hanefi mezhebindeysek onun kurallarına riayet etmiyor muyuz? Yoksa ayet ve hadis alıp kendi cüzi bilgimizle fetva mı veriyoruz.
|
abi cahiliye devrinde insanlar sakat dogan veya akli melaikeleri yerinde olmadan dogan insanlara bu şeytan bu lanetlenmiş gözüyle bakıyorlardı o dönemdeki insanlar bunu böyle nitelendiriyordu kaldıki elmalılı hoca bunun bir tartışma konusu oldugunu hakikatmi mecazmı oldugunun muallakta oldugunu ifade ediyor yorumunda fahreddin razi şeytanların insanları çarpmaya kudreti olmadıgını ifade ediyor ama ayeteki kerimede misal verirken faiz yiyenler için Şeytanın çarptıkları gibi kalkarlar diye misal veriliyor ve zaten bu varlıklar herkeze musallat olamıyor bunu Kuran bize açık açık beyan ediyor kim günah işlerse ona bi şeytan musallat ederiz diyor ayeti kerimede yani kendi günahlarımız sonucunda bu varlıkların bize musallat olma süreci başlıyor oda Allahın izin verdigi ölçüde büyü bile Hak teale dilemezse tesiri olmaz sınav mukabilinde yani bu varlıkların bize mudahil olabilmesi bizden kaynaklanıyor veyahut büyü gibi işlemlerden sonucta bi sınav yaşıycaksak bunlar sebepleri oluyor zaten bunlar herkeze musallat olabilme yetkileri olsa dünyada insan bırakmazlardı Kuran bize açık açık şeytan ve neslinin bize düşman oldugunu beyan ediyor yani bize ellerinden geldikce kötülük yapıcakları alenen ortada Kaldıki hz Eyüp a.s bile musallat olan diger peygamberleri bile yoldan çıkarmaya çalışan bu varlıklar fırsat bulsa bize ne yapmazlar felak ve nas surelerinde insi ve cinsi varlıkların şerrinden Rabbimize sıgınmamız emrolunuyor demek ki bu varlıklar bi şer temsil ediyor ve eski babilde büyünün ilk ortaga çıktıgı yer olan babilde bütün fiziksel hastalıkları insanlar cinlere ve büyüleri baglıyordu büyünün ve Fahreddin raziden bir nakil yaptın bende ondan bir nakil yapayım Büyü yapmak için) düğümlere üfleyen kadınların (ve her sihirbazın) şerrinden...” âyeti, sihirbazların bazı zararlar verebileceğini göstermektedir. Nitekim müfessirlerden Fahreddin er-Râzî ve Ebussuûd Efendi’ye göre bu iki sûrenin nüzûl sebebi, Lebid bin A’sam adındaki yahudinin Resûlullah’a (S A V.) yapmış olduğu sihirdir. Bu sihrin tesiriyle Peygamber Efendimiz hasta olup hastalığı günden güne ziyadeleşir. Cebrâil’in gelip sihri haber vermesi ve bu iki sûreyi getirmesiyle rahatsızlıkları son bulur. Sadece cin den büyüdende degil nazardanda zarar görebilcegimizden bahsediliyor kötü göz ve haset ve son olarak Ebû Said Hudrî (R.A.) Efendimizin Felâk ve Nâs sûreleri ile cin ve nazardan istiaze ettiğini bildirmektedir. Mecnûn ve Sar’alı kimselere dua ettiği ve bu esnada “çık ey Allah’ın düşmanı!” diyerek şeytana hitabettiği mûteber dînî kaynaklarda zikredilmektedir. Yine, sahabeden Ebû Dücâne’nin (R.A.) başına gelenler enteresandır. Şöyle anlatıyor;
“Yatıyordum. Değirmen sesi ve ağaç yapraklarının sesi gibi bir ses duydum. Şimşek gibi bir parıltı gördüm. Başımı kaldırdığımda odanın ortasında, siyah birşey yükseliyordu. Elimle yokladım, kirpi derisi gibiydi. Yüzüme kıvılcım gibi şeyler atmaya başladı.”