Yıllardır Amerika’da ve Avrupa’da polis teşkilatları, ulaşamadığı ve bilgi toplayamadığı durumlarda Durugörü sahibi kişilerden yararlanmıştır.( Durugörü/duyu dışı algılama (DDA Türkçe veya İngilizce ESP; Extrasensory perception veya uzaktan görü/uzaktan hissetme adı verilen durumda bilinen duyu araçları ve organları (göz-kulak-dokunma...) kullanılmadan, zaman ve mekanla sınırlı olmayan uzak yerlerden bilgi edinmektir. Bazıları buna 6. his adını da verirler. Ya da sezgi. Durugörü (clairvoyance) ve uzaktangörü (Remote viewing, RV) ince farklılıklar içerir). Bulunamayan çocukları bulanlar olmuştur. Hatta çok ünlü bir uzaktan-görücü, kayıp çocuklarla ilgili 18 vaka üzerinde çalışmış ve 5’inin bulunmasını bizzat sağlamıştır. 5 rakamı sıfırdan daha iyidir. Birinin bile bulunması hiç bulamamaya göre çok iyidir. Bu kayıp çocuklarda polisin elinde hiçbir veri olmadığını bilmek lazım. Yani bulunma ihtimalleri sıfır. Ama hassas kişiler, uzaktan görü ile bilgi toplayabilmekte ve kayıp kişilere ve hatta katillere ulaşmayı sağlayabilmektedirler. Bana göre, uzaktan görü ile bir bilgi edinebiliyorsak, bu bilgi çok silik, sönük ve uçucu olsa bile sıfır bilgi yani bilgisizlikle elinin kolunun bağlı olmasına göre çok değerlidir.
Yeter ki, konuya ‘’yararlı bir bilgi’’ kaynağı olarak bakılsın. Ülkemizde de Prof. Dr. Sultan Tarlacı eşliğinde bu minvalde resmi olmayan bir grup kuruldu. Kayıp çocuklar ve basında çok yankısı olan Münevver K. Cinayeti ile ilgili bulunamayan katil ile ilgili uzaktan-görü ve duru-görü ile yer araştırmaları yapıldı. Bu gruptaki bazı yetenekler, katilin ne zaman yakalanacağını 40 gün önceden tam tarih olarak söyledi. Katilin teslim olmadan önce saç tıraşı olduğu bile bir hafta önceden bu grubun internet sitesinde duyuruldu. Örneğin 40 gün önceden teslim tarihi tam olarak belirlendi.