Kur’ân-ı Kerim’i okumak gibi dinlemek de ibadettir. Kur’ân’ı dinlemek emredilmiş ve karşılığında mükâfatlar verileceği bildirilmiştir. Nitekim âyet-i kerimede “Kur’ân okunduğu zaman onu dinleyin ve susun ki size merhamet edilsin (Araf suresi 204.ayet) buyurulmuştur. Peygamber Efendimiz de Kur’ân’ı başkalarından dinlemiştir. Abdullah İbni Mes‘ûd -radıyallahu anh- der ki: Nebî -sallallâhu aleyhi ve sellem-: «–Bana Kur’ân oku» buyurdu. «–Yâ Rasulallah! Kur’ân sana indirilmişken ben sana nasıl Kur’ân okurum?» dedim. «–Ben Kur’ân’ı başkasından dinlemeyi gerçekten çok severim» buyurdular. Bunun üzerine ben kendilerine Nisâ süresini okudum. “Her bir ümmetten bir şâhit getirdiğimiz ve seni de onlara şâhit olarak gösterdiğimiz zaman halleri nice olacak!”[Nisa suresi 41. ayet] ayetine gelince, «–Şimdilik yeter» buyurdular. Kendisine dönüp baktım, iki gözünden yaşlar boşanıyordu.[ Müslim, “Müsâfirîn”, 247; Ebû Dâvûd, “İlm”, 13]Kur’ân’ı dinlemek farz-ı kifayedir. Çünkü kişi, zayi olmasına mahal bırakmayacak şekilde Kur’an’a tam olarak yönelmekle birlikte hakkını yerine getirmiş olur. Kur’ân okunan yerde onu dinleyen birileri varsa diğerlerinden mesuliyet düşer. Kur’ân okunurken, bir işle meşgul olanlar eğer o işe Kur’ân kıraatinden önce başlamışlarsa mesul olmazlar. Dinlemek için ortamın müsait olmadığı durumlarda, Kur’ân ın açıktan okunması uygun olmaz. Özellikle, çarşı ve işyeri gibi mekânlarda insanlar kendi işleriyle uğraşırken birileri onların yanında Kur’ân okuyorsa, dinlemeyenler değil, okuyan günahkâr olur. (Muhammed Emin b. Ömer İbn Abidin, Reddü’l-muhtâr alâ’d-Dürri’l-muhtâr şerhi Tenvîri’l-ebsâr) Okunan Kur’an’a kulak veren müminlerde Allah’ın izniyle hayırlı neticeler hâsıl olur. “mü’min ler ancak o kimselerdir ki; Allah anıldığı zaman kalpleri ürperir. O’nun ayetleri kendilerine okunduğu zaman (bu) onların Imanlarını artırır. Onlar sadece Rablerine tevekkül ederler.”[Enfal suresi 2. ayet]mü’min ler Kur’ân’ı işittiklerinde onun hükümlerine de tâbi olurlar. “…İşittik ve itaat ettik. Ey Rabbimiz! Sen’den bağışlama dileriz. Sonunda dönüş yalnız Sana’dır.”[Bakara suresi 285. ayet] “Ey Rabbimiz! Gerçek şu ki biz, «–Rabbinize inanın!» diye imana çağıran bir davetçiyi (Peygamber’i, Kur’ân’ı) işittik, hemen iman ettik. Artık bizim günahlarımızı bağışla, kötülüklerimizi ört, ruhumuzu iyilerle beraber al, ey Rabbimiz!”[Ali İmran suresi 193. ayet]
__________________
Yunusça sevgimizden anlamayana cevabımız Yavuzca olacaktır...
|