Halkımız arasında bazı kavramlar yerleşmiş ki, çoğu zaman bu kavramların anlamı, nereden geldiği, neyi ifade ettiği bilinmeden, geniş halk kitleleri tarafından kullanılmaktadır. Hıdrellez de bunlardan biridir. Ülkemizin hemen her yöresinde Hıdrellez kavramı kullanılmaktadır. Fakat çok kişi bunu kullandığı halde, neyi ifade ettiğini bilmemektedir. Anlamı ve neyi ifade ettiği bilinmeyen kavramlar da, genellikle yanlış yerlerde ve yanlış hedefler için kullanılırlar. Bu da kavram kargaşasına, anlam sapmalarına ve o konudaki bid’atların, hurâfelerin ve bâtıl inançların yeşerip çoğalmasına sebep olur. Hıdrellez de bu tür kavramlardan biridir. Hıdrellez, Hızır ve İlyas adında iki kişinin isminin birleşik söylenmesi sonucu tek kelime haline gelmiş bir kavramdır. Hıdrellez, kökü İslâm öncesi eski Orta Asya ve Ortadoğu’ya dayanan bir bahar bayramının özel adıdır. Hızır ve İlyas’ın efsanevî buluşmalarını ifade eden bu bayrama, daha sonraları dînî bir hüviyet verilmiş ve nesilden nesile günümüze kadar gelmiştir. Özellikle Anadolu, Balkanlar, Kırım, Irak ve Suriye çemberi içinden kaynaklanan bu bayram, günümüzde de mîlâdî takvime göre 6 Mayıs, Rûmî (eski Julyen) takvimine göre ise 23 Nisân tarihinde kutlanmaktadır.***Hızır, yeşillik anlamında bir kelimedir. Kur’an-ı Kerim’de Yüce Allah’ın “Kullarımızdan bir kul” ifadesiyle beyan buyurduğu kişinin, Hızır olduğu konusunda pek çok tefsir bilgini görüş birliği içindedir.
İslâm bilginleri Hızır’ın Peygamber, Veli veya Melek olduğu konusunda değişik görüşler ileri sürmüşlerdir. Ancak onun veli veya melek olduğu görüşü, çoğu bilgin tarafından eleştirilmiştir.Hızır kavramı, Nusayrîler ile Yezîdîler ve Dürzîler arasında önemli bir yere sahiptir. Gerek Kur’an-ı Kerim’de ve gerekse ona bağlı olarak Hz. Peygamber (s.a.s) ‘in hadislerinde yer alan Hızır ile ilgili dolaylı anlatımlara, zamanla pek çok hurâfe ve mitolojik hikâyeler eklenmiş, sonuçta da İslâm inancıyla çelişkili yorumlar ortaya çıkmıştır. Bu hikâyeler, Yahûdilikteki Eliyah ve Hıristiyanlıktaki Saint George (Aziz Georgias-circîs veya curcîs Peygamber) inançlarıyla birlikte ortak bir halk kültürü oluşturmuştur.Bektaşilikte de on iki posttan biri olan “Mihmandarlık” postunun sahibinin Hızır olduğuna inanılır. Zamanla bu inanç, Mehdî inancıyla da irtibatlandırılmıştır. Müslümanlar tarafından Hızır, Hıristiyanlarca da Aziz Yorgi adına yapılan bu kutlamalar, aslında İslâm dini ile de, Hıristiyanlık dini ile de ilgili değildir. Bu kutlamaların temeli, İslâm ve Hıristiyanlık öncesi ilkçağ Anadolu, Mezopotamya ve Orta Asya kültürlerine dayanır. Türkler de, ancak Orta Asya’ya geldikten sonra bu âyinlerle tanışmışlardır. Nitekim o dönemlerde hem Mezopotamya’da, hem de bütün Doğu Akdeniz ülkelerinde bazı tanrılar adına baharın veya yazın gelişiyle ilgili bir takım âyinlerin yapıldığı bilinmektedir. Yeşilliğin ve Bereketin bayramı kabul edilen bu âyinler de, İbranîler kanalıyla Sûriye ve Mısır üzerinden eski Yunanistan’a ve Anadolu’ya geçmiştir. Bazı târihi kalıntılar, bu tür âyinlerin Hititler zamanında da, Anadolu’da yaz başlangıcında yapıldığını göstermektedir. İlyas ise; İsrailoğulları’na gönderilen bir Peygamberdir. Tevrat’da ta “Eliya” diye anılan İlyas, Milattan önce IX. Asırda yaşamış, daha sonra zamanın yöneticileriyle çok mücadele etmiş ve hayatının çoğunu mağaralarda geçirmiştir. Rivayetlere göre o zaman puta tapan İsrailoğullarını puta tapmaktan vazgeçirmek için gönderilen İlyas Peygambere İsrailoğulları inanmamışlarve onu bölgelerinden çıkarmışlardı. Fakat Allah’ın gazabı onların üzerine gelince pişman olmuşlar ve Hz. İlyas (a.s) ‘ı geri çağırmalarına rağmen yine de nankörlük ettikleri için Hz. İlyas tekrar oradan ayrılmıştır. İşte bu ayrılıştan sonra Hz. İlyas’ın Hızır ile buluşması söz konusudur. Bu buluşma; “Hızır-İlyas” buluşması iken “Hıdrellez” şekline dönüşmüştür.Nereden kaynaklandığı kesin olarak bilinmeyen halk inanışına göre Hızır ve İlyas Peygamberler, ölümsüzlük sırrına ermişler, biri denizde diğeri de karada olmak üzere, darda kalan insanlara yardım etmişlerdir. Bu yardım sever iki kişinin, senede bir defa deniz kıyısında buluşup sohbet ettiklerine inanılır. Nitekim, başlangıçta Hızır ve İlyas isimleri birlikte yaşatılmasına rağmen, son uygulamalarda Peygamber olduğu kesin olarak bilinen Hz. İlyas’ın kişiliği tamamen silinmiş ve Hızır motifi, bir kurtarıcı olarak ortaya çıkmıştır. Bu sebeple Hıdrellez bayramında yapılan tüm işler Hızır’la ilgilidir. Bu da, Hıdrellez bayramı kavramının çıkış yeri olan İslâm öncesi Orta Asya ve Ortadoğu kültürlerinin bir devamı niteliğinde oluşundan kaynaklanmıştır. Çünkü o zamanlarda ve o kültürlerde, bayramlarda anılan ve adlarına özel kutlamalar yapılan insan üstü varlıkların, daha çok Hızır’ın kişiliğine uygun düştüğüne inanılırdı.Ayrıca efsanevî halk inanışına göre, Hızır’ın dolaştığı her yerde, Allah’ın lûtfu ile yeşillikler çıkar ve kıraç topraklar bile çiçeklere ve bahar görüntüsüne bezenirdi. Daha sonraları halk, bu inanışa dayanarak Hızır ve İlyas’ın buluştuğu günde bu geleneği sürdürmek için özel bazı yerlerde buluşup, anma ve dua günleri düzenlemeye başlamışlardır. Fakat zamanla bu dînî hüviyetli anma günleri ve merasimleri, aslî hüviyetini kaybederek, günümüzde olduğu gibi Hıdrellez adını almıştır. Osmanlı döneminde de 6 Mayıs günü, yaz mevsiminin başlangıcı olarak kabul edilirdi. Zira eski takvimde yıl ikiye ayrılır, 6 Mayıs - 26 Ekim arası olan yaz mevsimine “Hızır günleri,” kış mevsimi olan diğer yarı yıla da “Kasım günleri” denirdi. Yazın başlangıç günü olan 6 Mayıs günü de Hıdrellez bayramı olarak kutlanırdı. Hatta devlet işleri bile bu iki döneme göre plânlanırdı. Bu kutlamalara Türkiye’de “Hıdrellez” adı verilirken, Kırım ve Dobruca’da “Hıdırlez”, Makedonya’da “Edirlez-ederlez”, Kosava’da “Hıdırles” veya “Hedirles-hadırles” gibi değişik ifadelerle anılırdı.Günümüzde kutlanan şekliyle Hıdrellez, kıştan kurtuluşun bir belirtisi ve bahar güneşinden yararlanmak, piknik yapmak, nişan, düğün, sünnet gibi eğlence törenleri düzenlemek, stres atmak, uğurlu şeyleri yapmak, uğursuzlukları gidermek, bu arada adaklar adayıp dileklerde bulunmak gibi hayalleri gerçekleştirmek amacıyla gelenek haline gelen “Bahar Bayramı” inancı haline dönüşmüştür. Dînî bir hüviyet de kazandırıldığı için bu inanış, tam bir bid’at ve bâtıl bir inanç olarak varlığını sürdürmektedir. Hızır ve İlyas adlarıyla canlı tutulan bu Hıdrellez kavramı, İslâm dünyasının her tarafında bir bayram olarak kutlanmadığı gibi, kutlandığı yerlerde de değişik merasimlerle ve değişik isimlerle kutlanmaktadır. Ancak kesin olan şudur ki; İslâm dünyasının önemli bir bölümü olan Türk toplumları arasında hemen her zaman, Hızır ve İlyas’ın birleştiği günün hatırasına, değişik günlerde ve değişik biçimlerde kutlamalar yapılmıştır. Bu meyanda Yesevî tarikatı ile ilgili bilgi veren bütün kaynaklarda, başta Buhârâ ve Semerkant olmak üzere bütün Orta Asya’da Hızır-İlyas adına şenlikler yapıldığı kaydı düşülmektedir. Hıdrellez bayramı’nın, genellikle Anadolu, Balkanlar, Kırım, Irak ve Sûriye Türkleri arasında, bir halk şenliği olarak 6 Mayıs tarihinde kutlanması ve bu tarihî günün başka yörelerde bilinmemesi, daha çok iklim ve tabiat şartlarına bağlıdır. Hıristiyanlarda görülen ve aynı tarihe rastlayan Aziz Yorgi veya Yeşil Yorgi âyinleri ile, daha çok Doğu Akdeniz çevresindeki ülkelerde bazı tanrılar adına yapılan bahar ve yaz âyinleri; Hıdrellezin bir başka görüntüsüdür. Genel olarak Hıdrellez bayramı törenlerinin halk tarafından yapılış şekli ve bu esnada yeşillik ve su kavramlarıyla ilgili bazı uygulamalar, putperestlik dönemlerinin kökenlerini çok belirgin bir şekilde ortaya koymaktadır. Bunun içindir ki, İslâm bilginleri zaman zaman bu konuda yasaklayıcı fetvalar da vermişlerdir.
__________________
Yunusça sevgimizden anlamayana cevabımız Yavuzca olacaktır...
|