02.05.24, 10:30
|
|
|
|
Üyelik tarihi: 28.03.24
Bulunduğu yer: Ayasofya
Mesajlar: 235
Etiketlendiği Mesaj: 6 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
|
|
Alıntı:
Yusufiyeli Nickli Üyeden Alıntı
Soy tövbesi niye önemli olsun mesnedi nedir ? İslam kelamına göre işlenilen günahın sorumluluğunda ferdiyet esastır. Sorumluluk konusunda Kur’an’ın esas tezi budur. Bu bakımdan Kur’an-ı Kerim’de suçun ve günahın bir başkasına veya geçmişine yüklenmesi gibi bir bilgiye rastlanmaz. Suçun ve günahın yayılması ve bir başkasına geçmesi gibi bir durum bir kimsenin en yakınları olan anne-babası ve dostları arasında bile mümkün değildir.
Konuyla alakalı Kur’an-ı Kerim’de ‘’ Onlar gelip geçmiş bir ümmettir. Onların kazandıkları kendilerinin, sizin kazandıklarınız sizindir. Siz onların yaptıklarından sorumlu tutulacak değilsiniz.’’ (Bakara 134) ve’’ Onlar gelip geçmiş bir ümmettir. Onların kazandıkları kendilerinin, sizin kazandıklarınız sizindir. Siz onların yaptıklarından sorumlu tutulacak değilsiniz.’’ (Bakara 141) buyrulmaktadır. Bu ayet peygambere nesep yakınlığından dolayı Ehl-i Kitap’ın kendilerini üstün görmeleri bununla övünmeleri ve hesap gününü garanti görmeleri sonucu onların bu tavrına işaret eden ilahi bir ikazdır. Allah yukarıdaki ayetle onların bu düşüncelerinin yanlış olduğunu açıklamış herkesin kendisinden sorumlu olacağını bildirmiş yaptıklarının kendilerini bizim yaptıklarımızın da bizi ilgilendireceğini vurgulamıştır. Bu itibarla peygamberlerin ve atalarımızın zürriyetinden oluşumuz bize onların hasenatından istifade hakkı vermez ve ancak onların yolundan gitmekle bu hakkı elde edebilir, onlara karşı bağlılıklarımızı gösterebiliriz. Mümin olsun kafir olsun herkesin önceden yaptıklarıyla sigaya çekileceği ‘’ Orada herkes daha önce yaptığı şeyleri yoklayacak (ve kendi akıbetini öğrenecek), hepsi de gerçek sahipleri olan Allah'a döndürülecekler ve (ilah diye) uydurdukları şeyler (onları yüzüstü bırakıp) kendilerinden kaybolup gidecektir.’’ (Yunus Suresi 30. Ayet) her nefsin yaptığı iyiliğin kendi lehine olduğu yaptığı kötülüğün de kendi aleyhine olduğu ‘’ De ki: "Her şeyin Rabbi O iken ben başka bir Rab mı arayayım? Herkes günahı yalnız kendi aleyhine kazanır. Hiçbir günahkâr başka bir günahkarın günah yükünü yüklenmez. Sonra dönüşünüz ancak Rabbinizedir. O size, ihtilaf etmekte olduğunuz şeyleri haber verecektir.’’ (Enam suresi 164. Ayet) herkesin yaptıklarının sonucunu bizzat kendisinin çekeceğini (Bakara suresi 139. Ayet, Nisa Suresi111. Ayet, Enam suresi 52. Ayet Yunus suresi 41. Ayet Hud suresi 35. Ayet, Taha suresi 25. Ayet, Müminün suresi 11,17. Ayetler; Kasas Suresi 55. Ayet Mümin suresi 40. Ayet ; Şura suresi 15. Ayet) bunlardan dolayı hiç kimsenin başkasının yaptıklarından sorumlu olmayacağı (Yunus suresi 41. Ayet; Sebe suresi 25. Ayet) bunun yanında basiretli olanın basiretinin kendisine kör olanın da körlüğünün kendisine olduğu (Enam suresi 104. Ayet) hidayet üzere olanın hidayetinin kendisine doğru yoldan sapanın da vebalinin kendi aleyhine olduğu (Yunus suresi ayet 108; Sebe suresi 50. Ayet; Fatır suresi 18. Ayet; Zümer suresi 41. Ayet )İyi amel işleyenin amelinin kendi lehine, küfrün karşılığının da kendi aleyhine olduğu (Rum suresi 44. Ayet; Fussilet Suresi 46. Ayet Casiye suresi 14,15 ayetler) cimrilik yapanın cimriliğinin cezasının kendine zarar vereceği başkasına zarar vermeyeceği (Muhammed suresi 38. Ayet) sözünde durmayanın cezasının kendi aleyhine sözünde duranın karşılığının ise kendi lehine olacağı (Feth Suresi 10. Ayet) tarzındaki ifadeler günahta ve sevapta ferdi mesuliyetin sınırlarını çizmektedir.
Bunun yanında ahirette hesap verme konusunda herkesin derdinin başından aşkın olacağı kişinin kendi derdiyle uğraşırken kardeşinden anne-babasından eşinden ve oğullarından kaçacağı belirtilmektedir. (Abese suresi 34-42. Ayetler) Kur’an-ı Kerim’de sorumluluğun ferdi oluşunu ifade eden ayette ‘’Hiçbir günahkâr diğerinin suçunu yüklenmez.’’ (Enam suresi 164. Ayet) buyrulmuştur. Bu ayetin Kur’an’da birkaç yerde zikredilmesi manidardır. Yukardaki ayet müşrik Araplarının ‘’bizim yolumuza uyun günah olacaksa biz bu günahı taşırız’’ iddiaları ile bir kimsenin yakınlarının veya sevdiklerinin işlemiş olduğu suçtan dolayı cezaya uğratılması reddedilmiştir. Dolayısıyla bu ayet ‘’Gerçekte insan için çalışmasından başka bir şey yoktur o da yakında görülecektir’’ (Necm suresi 39. Ayet) ayetiyle ilişkilendirilmektedir. Yani insanoğlunun işlediği ameller kendi defterinde görülecektir.
Değerli kardeşim Kur’an-ı Kerim’de günahın Allah’a iman Allah’ın af ve bağışlayışıyla münasebetini anlatan pek çok ayet bulunmaktadır. Kuran’dan bazı tövbe örnekleri mesela . ‘’Ey Rabbimiz biz iman ettik Artık bizim günahlarımızı bağışla ve bizi cehennem azabından koru’’(Ali İmran suresi 16.ayet) ‘’Ey Rabbimiz artık bizim günahlarımızı bağışla kusurlarımızı ört’’ (Ali İmran süresi 193. Ayet) ‘’Sen bizim velimizsin o halde bizi bağışla…’’(Araf suresi 155. Ayet) ‘’Biz günahlarımızı bağışlaması için rabbimize iman ettik’’ (Taha suresi 73.ayet) ‘’Muhakkak biz Rabbimizin günahlarımızı bağışlayacağını umarız.’’(Şuara süresi 51. Ayet) Ayetler misal olarak ifade edilebilir. Bu ve benzeri ayetlerde ‘’Rab’’, ‘’İman’’ ve ‘’günaha dayalı mağfiret’’ kavramları arka arkaya zikredilmiştir. İman etme Rabbena Veliyyuna Rabbi gibi lafızlarla Allah’a atfedilmiştir. Günah ve mağfiret kavramları da Allah’a imandan sonra getirilmiş ve bu şekilde imanla aralarındaki bağlantıya dikkat çekilmiştir. Fahruddin er-Razi: ‘’İmandan sonra mağfiret talebinin gelmesini insanların iman ile mağfiret talebine tevessül ettiklerini gösterir’’ demektedir.
Günahkâr bir kimsenin Allah’a karşı pozisyonuyla alakalı olan şu hadis çok dikkat çekicidir. ‘’Bir kul günah işlese de Allah’ım günahımı bağışla dese’’ dese Allah (cc) ‘’kulum bir günah işledi ve bildi ki kendisinin günahını affeden ve günahtan dolayı muaheze buyuran bir rabbi vardır’’ buyurdu Sonra kul dönse de tekrar günah işlese ve ‘’Ey rabbim benim günahımı bağışla’’ dese Allah (cc) yine ‘’kulum bir günah işledi ve bildi ki kendisinin günahını affeden ve günahtan dolayı muaheze buyuran bir rabbi vardır ‘’ der. Sonra kul dönerek tekrar günah işlese ve ‘’Ey Rabbim Ban günahımı bağışla dese’’ Allah (cc) (tekrar):’’ Kulum bir günah işledi ve bildi ki kendisinin günahını affeden ve günahtan dolayı muaheze buyuran bir rabbi vardır. Günah işlersen senin günahını bağışladım diye’’ buyurur( Müslim ‘’Tövbe’’ 29.) Hadiste görüldüğü gibi Allah’a inanan bir günahkâr herhangi bir günahı işlediğinde içerisine düştüğü olumsuz tavrı bilip bundan psikolojik ve ruhi sıkıntı çekmekte rahmeti her şeyi kuşatan Rabbine yönelmekte ve ondan af ve mağfiret dilemektedir. Hulasa tövbe işini ritüellere bağlamadan kişi ‘’Rabbim günahlarımı bağışla’’ diye tövbe edebilir.
|
Selamun aleyküm hocam, Allah razı olsun değerli yanıtınız için öncelikle, tevbe den kastımız günahların bedelinin bizim üzerimize yüklenmesi değilde, günahlar dahilinde üzerine gelen musallat in günahı işleyen kişinin soyundan olacaklarada musallatlığınin devamı üzerine soy tevbesinin kendimce önemli olduğunu düşünüyorum. Elbette onun işlediği günahla yargılanmiyacagim fakat ordan sirayet etmiş musallat bedene yerleşmiş ifrit iblis her türlü şeytanı varlik benim yaşamımda olumsuzluklar doğuracaktır. Dedenin yediği erik senin dişlerini kamaştırır diye bir söz vardır bunun gjbi düşünebiliriz ben o eriği yemem ama dişlerim bi kamaştır gibi.
Alıntı:
Yusufiyeli Nickli Üyeden Alıntı
Soy tövbesi niye önemli olsun mesnedi nedir ? İslam kelamına göre işlenilen günahın sorumluluğunda ferdiyet esastır. Sorumluluk konusunda Kur’an’ın esas tezi budur. Bu bakımdan Kur’an-ı Kerim’de suçun ve günahın bir başkasına veya geçmişine yüklenmesi gibi bir bilgiye rastlanmaz. Suçun ve günahın yayılması ve bir başkasına geçmesi gibi bir durum bir kimsenin en yakınları olan anne-babası ve dostları arasında bile mümkün değildir.
Konuyla alakalı Kur’an-ı Kerim’de ‘’ Onlar gelip geçmiş bir ümmettir. Onların kazandıkları kendilerinin, sizin kazandıklarınız sizindir. Siz onların yaptıklarından sorumlu tutulacak değilsiniz.’’ (Bakara 134) ve’’ Onlar gelip geçmiş bir ümmettir. Onların kazandıkları kendilerinin, sizin kazandıklarınız sizindir. Siz onların yaptıklarından sorumlu tutulacak değilsiniz.’’ (Bakara 141) buyrulmaktadır. Bu ayet peygambere nesep yakınlığından dolayı Ehl-i Kitap’ın kendilerini üstün görmeleri bununla övünmeleri ve hesap gününü garanti görmeleri sonucu onların bu tavrına işaret eden ilahi bir ikazdır. Allah yukarıdaki ayetle onların bu düşüncelerinin yanlış olduğunu açıklamış herkesin kendisinden sorumlu olacağını bildirmiş yaptıklarının kendilerini bizim yaptıklarımızın da bizi ilgilendireceğini vurgulamıştır. Bu itibarla peygamberlerin ve atalarımızın zürriyetinden oluşumuz bize onların hasenatından istifade hakkı vermez ve ancak onların yolundan gitmekle bu hakkı elde edebilir, onlara karşı bağlılıklarımızı gösterebiliriz. Mümin olsun kafir olsun herkesin önceden yaptıklarıyla sigaya çekileceği ‘’ Orada herkes daha önce yaptığı şeyleri yoklayacak (ve kendi akıbetini öğrenecek), hepsi de gerçek sahipleri olan Allah'a döndürülecekler ve (ilah diye) uydurdukları şeyler (onları yüzüstü bırakıp) kendilerinden kaybolup gidecektir.’’ (Yunus Suresi 30. Ayet) her nefsin yaptığı iyiliğin kendi lehine olduğu yaptığı kötülüğün de kendi aleyhine olduğu ‘’ De ki: "Her şeyin Rabbi O iken ben başka bir Rab mı arayayım? Herkes günahı yalnız kendi aleyhine kazanır. Hiçbir günahkâr başka bir günahkarın günah yükünü yüklenmez. Sonra dönüşünüz ancak Rabbinizedir. O size, ihtilaf etmekte olduğunuz şeyleri haber verecektir.’’ (Enam suresi 164. Ayet) herkesin yaptıklarının sonucunu bizzat kendisinin çekeceğini (Bakara suresi 139. Ayet, Nisa Suresi111. Ayet, Enam suresi 52. Ayet Yunus suresi 41. Ayet Hud suresi 35. Ayet, Taha suresi 25. Ayet, Müminün suresi 11,17. Ayetler; Kasas Suresi 55. Ayet Mümin suresi 40. Ayet ; Şura suresi 15. Ayet) bunlardan dolayı hiç kimsenin başkasının yaptıklarından sorumlu olmayacağı (Yunus suresi 41. Ayet; Sebe suresi 25. Ayet) bunun yanında basiretli olanın basiretinin kendisine kör olanın da körlüğünün kendisine olduğu (Enam suresi 104. Ayet) hidayet üzere olanın hidayetinin kendisine doğru yoldan sapanın da vebalinin kendi aleyhine olduğu (Yunus suresi ayet 108; Sebe suresi 50. Ayet; Fatır suresi 18. Ayet; Zümer suresi 41. Ayet )İyi amel işleyenin amelinin kendi lehine, küfrün karşılığının da kendi aleyhine olduğu (Rum suresi 44. Ayet; Fussilet Suresi 46. Ayet Casiye suresi 14,15 ayetler) cimrilik yapanın cimriliğinin cezasının kendine zarar vereceği başkasına zarar vermeyeceği (Muhammed suresi 38. Ayet) sözünde durmayanın cezasının kendi aleyhine sözünde duranın karşılığının ise kendi lehine olacağı (Feth Suresi 10. Ayet) tarzındaki ifadeler günahta ve sevapta ferdi mesuliyetin sınırlarını çizmektedir.
Bunun yanında ahirette hesap verme konusunda herkesin derdinin başından aşkın olacağı kişinin kendi derdiyle uğraşırken kardeşinden anne-babasından eşinden ve oğullarından kaçacağı belirtilmektedir. (Abese suresi 34-42. Ayetler) Kur’an-ı Kerim’de sorumluluğun ferdi oluşunu ifade eden ayette ‘’Hiçbir günahkâr diğerinin suçunu yüklenmez.’’ (Enam suresi 164. Ayet) buyrulmuştur. Bu ayetin Kur’an’da birkaç yerde zikredilmesi manidardır. Yukardaki ayet müşrik Araplarının ‘’bizim yolumuza uyun günah olacaksa biz bu günahı taşırız’’ iddiaları ile bir kimsenin yakınlarının veya sevdiklerinin işlemiş olduğu suçtan dolayı cezaya uğratılması reddedilmiştir. Dolayısıyla bu ayet ‘’Gerçekte insan için çalışmasından başka bir şey yoktur o da yakında görülecektir’’ (Necm suresi 39. Ayet) ayetiyle ilişkilendirilmektedir. Yani insanoğlunun işlediği ameller kendi defterinde görülecektir.
Değerli kardeşim Kur’an-ı Kerim’de günahın Allah’a iman Allah’ın af ve bağışlayışıyla münasebetini anlatan pek çok ayet bulunmaktadır. Kuran’dan bazı tövbe örnekleri mesela . ‘’Ey Rabbimiz biz iman ettik Artık bizim günahlarımızı bağışla ve bizi cehennem azabından koru’’(Ali İmran suresi 16.ayet) ‘’Ey Rabbimiz artık bizim günahlarımızı bağışla kusurlarımızı ört’’ (Ali İmran süresi 193. Ayet) ‘’Sen bizim velimizsin o halde bizi bağışla…’’(Araf suresi 155. Ayet) ‘’Biz günahlarımızı bağışlaması için rabbimize iman ettik’’ (Taha suresi 73.ayet) ‘’Muhakkak biz Rabbimizin günahlarımızı bağışlayacağını umarız.’’(Şuara süresi 51. Ayet) Ayetler misal olarak ifade edilebilir. Bu ve benzeri ayetlerde ‘’Rab’’, ‘’İman’’ ve ‘’günaha dayalı mağfiret’’ kavramları arka arkaya zikredilmiştir. İman etme Rabbena Veliyyuna Rabbi gibi lafızlarla Allah’a atfedilmiştir. Günah ve mağfiret kavramları da Allah’a imandan sonra getirilmiş ve bu şekilde imanla aralarındaki bağlantıya dikkat çekilmiştir. Fahruddin er-Razi: ‘’İmandan sonra mağfiret talebinin gelmesini insanların iman ile mağfiret talebine tevessül ettiklerini gösterir’’ demektedir.
Günahkâr bir kimsenin Allah’a karşı pozisyonuyla alakalı olan şu hadis çok dikkat çekicidir. ‘’Bir kul günah işlese de Allah’ım günahımı bağışla dese’’ dese Allah (cc) ‘’kulum bir günah işledi ve bildi ki kendisinin günahını affeden ve günahtan dolayı muaheze buyuran bir rabbi vardır’’ buyurdu Sonra kul dönse de tekrar günah işlese ve ‘’Ey rabbim benim günahımı bağışla’’ dese Allah (cc) yine ‘’kulum bir günah işledi ve bildi ki kendisinin günahını affeden ve günahtan dolayı muaheze buyuran bir rabbi vardır ‘’ der. Sonra kul dönerek tekrar günah işlese ve ‘’Ey Rabbim Ban günahımı bağışla dese’’ Allah (cc) (tekrar):’’ Kulum bir günah işledi ve bildi ki kendisinin günahını affeden ve günahtan dolayı muaheze buyuran bir rabbi vardır. Günah işlersen senin günahını bağışladım diye’’ buyurur( Müslim ‘’Tövbe’’ 29.) Hadiste görüldüğü gibi Allah’a inanan bir günahkâr herhangi bir günahı işlediğinde içerisine düştüğü olumsuz tavrı bilip bundan psikolojik ve ruhi sıkıntı çekmekte rahmeti her şeyi kuşatan Rabbine yönelmekte ve ondan af ve mağfiret dilemektedir. Hulasa tövbe işini ritüellere bağlamadan kişi ‘’Rabbim günahlarımı bağışla’’ diye tövbe edebilir.
|
Tabi burada onların ölmüşlerin, veya yaşayan yakınlarımız adına da niyet edip belkide onları imandan uzaklaştıran musallatlardan kurtarmaya sebep olup alnini secdeye değdirmesinde bir kum tanesi kadar yardımımız olursa ne mutlu bize çok şükür Rabbıme deriz.
|