Alşimi yani Simya eski çağların kimyasıdır. Bu işle uğraşanların en büyük amacı değersiz maddeleri altına çevirmek, bütün hastalıkları iyi edecek, insanlara sürekli bir gençlik sağlayarak bir ilaç (hayat iksiri) bulmaktı.
Bu bakımdan alşimi ile uğraşanlar, başlıca iki konu üzerinde çalışıyorlardı:Filozoftaşı ve hayat iksiri
Alşimistler filozoftaşı yapmak için tuz, sülfür ve civa gibi maddelerin yeterli olduğuna inanmışlardı. Simya bugünkü kimyanın öncüsü sayılır.
Simyanın doğuş tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte belgelerden M.S.1. yüzyılda ortaya çıktığı anlaşılmaktadır. Bu yüzyılda insanlığa sanat alanında çok büyük değerler kazandıracak olan İskenderiye uygarlığı en parlak devrini yaşıyordu. Çeşitli bölgelerdeki doğan fikir ve düşüncelerin gelişmesine yardım eden İskenderiye uygarlığı Simyanın yayılmasını hazırlayan bilimsel ortamı hazırlamıştır. 7. Yüzyılda Arap araştırıcısı Halit bin Yezit’in yaptığı çalışmalar Simyanın gelişmesinde önemli bir rol oynamıştır. Bu tarihten yüzyıl kadar sonra Gebar adlı bir simyacı eserlerinde birtakım filtre ve arıtma kurallarından bahsetmiştir. Aynı kişi sülfirik asit ve gümüş nitrat kurallarını da kitaplarında incelemiştir. Simyacıların çalışma ve araştırmaları zamanla filozoftaşı ve hayat iksirini bulma umudunu yitirmiş buna karşılık modern kimyanın özünü meydana getirecek olan konulara yönelmiştir. 8. Yüz yılda Ruggero Bacone, Arnoldo di Villanova Lullo di Maiorca gibi araştırıcılar kimyasal kurallarla boya maddeleri üzerinde çalışmaya başlamışlardır. 16. Yüzyılda simyacılar gaz konusunda araştırmalar yapmışlardır. Bu yüzyılda bir önceki yüzyıl gibi simya çalışmaları açısından çok verimli olmuş ve ünlü simyacı Paracelse bu devirde yaşamıştır. Simya zamanla gerçek bir bilime dönüşmüş bilim dışı tutumunu bir yana bırakarak bilimsel bir niteliğe kavuşmuş, bugünkü kimya biliminin temellerini atmıştır. Hülasa büyü ile alakası yoktur.
__________________
Yunusça sevgimizden anlamayana cevabımız Yavuzca olacaktır...
|