İslâm tarihi, kültür ve medeniyeti Müslüman olsun olmasın bütün insanlığı çeşitli açılardan ilgilendiren bir olgudur. Diğer bir ifadeyle İslâm tarihi, kültür ve medeniyeti dünya tarihinin en önemli parçasıdır. Bu özelliği zaman, mekân (coğrafya) ve tesir boyutlarıyla kendisini gösterir. Zaman açısından bakıldığında İslâm’ın doğduğu VII. yüzyıldan günümüze kadar dünya tarihinin on beş yüzyıllık kısmı İslâm tarihi, kültür ve medeniyetine tanıklık etmektedir. Mekân açısından bakıldığında İslâm, Mekke ve Medine’den başlamak üzere tüm Arabistan Yarımadası; Irak, Suriye, Filistin, Mısır, Kuzey Afrika, Endülüs, Sicilya, Anadolu, Balkanlar, İran, Afganistan, Hindistan ve Türkistan’ı içine alacak şekilde Atlas Okyanusu’ndan Çin’e kadar oldukça geniş bir coğrafyaya yayılmış; bu coğrafyaların tarihinde en belirgin unsurlardan biri olmuştur. Zaman içerisinde bu coğrafyanın farklı kesimlerinde Hz. Peygamber ve Hulefâ-yi Râşidîn’in ardından Emevîler, Abbâsîler, Endülüs Emevîleri, Fâtımîler, Gazneliler, Karahanlılar, Selçuklular, Eyyûbîler, Memlükler, İlhanlılar, Timurlular, Babürlüler ve Osmanlılar gibi çok sayıda devlet ve hanedan hüküm sürmüştür. Bu süreçte İslâm toplumlarının ortaya koyduğu maddi ve manevi ürünlerde (mimari yapılar, bilim, sanat ve edebiyat eserleri, siyasi, hukuki, askerî, iktisadi ve sosyo-kültürel alanlardaki gelişmeler) İslâm’ın kalıcı etkisi olmuştur. Bu da İslâm medeniyetinin tesir boyutunu teşkil eder.Dünya çapında bu denli büyük bir yeri olan on beş yüzyıllık İslâm tarihinin en önemli kesiti şüphesiz siyerin temel konusu olan Hz. Peygamber dönemidir. Çünkü bu dönemde İslâm, Hz. Peygamber’in önderliğinde sözlü ve fiilî olarak yaşanmış, gerçekleşen uygulamalar daha sonraki dönemler için sık sık atıfta bulunulan örnek bir model oluşturmuştur. Diğer bir ifadeyle İslâm medeniyetinin iki temel kaynağı mevcuttur. İlki Hz. Peygamber’e indirilen ilahi kitap Kur’ân-ı Kerim, ikincisi de kısaca Peygamber Efendimizin (s.a.s.) örnek sözlerini ve uygulamalarını ifade eden sünnettir. Hz. Peygamber’i sevmek, örnek almak ve ona itaat etmek bir Müslüman için Allah’ın istediği en temel kulluk görevlerinden biridir. Bunun için öncelikle onu tanımak ve hayatını bilmek gerekmektedir. Bu da siyeri öğrenmekle mümkündür. Kur’ân-ı Kerim’de Hz. Peygamber ve döneminin olayları ile ilgili birçok ayet-i kerimenin varlığı dikkate alınırsa siyeri bilmek, Kur’ân’ı ve İslâm’ı daha iyi anlamaya vesile olacaktır.
__________________
Yunusça sevgimizden anlamayana cevabımız Yavuzca olacaktır...
|