Nefsin bitmek tükenmek bilmeyen isteklerine ise, onu hesaba çekme denilen ‘muhasebe’ ve onun zıddına hareket ederek ona engel olma denilen ‘muhalefet’ vasıtasıyla sınır konulabilir. Nefis, hataları ve eksikleri açısından hesaba çekilip sorgulanırsa önce akıl ve vicdan sonra kalp devreye girer. Böylece kişi, isteklerinin doğru olup olmadığını ve hatalarını sorgular. Akıl ve vicdan, isteklerin yanlış; hataların büyük olduğuna hükmederse, kalp bunlardan soğur. Böylece insan, nefsi dizginlemeyi başarır ve onu istekleri, hataları, hırsları yüzünden köşeye sıkıştırabilir. Mümin, nefsine hâkim olup, onu Allah için hesaba çeker. Çünkü dünyada nefsini hesaba çeken kişinin kıyamette hesabı kolay, nefis muhasebesi yapmayanın hesabı ise şiddetli olur. İnsan kalbini, ahiret düşüncesinden alıkoyarak ona haksızlık edince, dünya düşüncesi, kalpte ahiret düşüncesine üstün gelmiştir. Aynı zamanda insan, nefsini terbiye edip hesaba çekmediğinden Allah da insana nefsini temizlemeyi ve sorgulamayı unutturmuştur. Bu nedenle ayette “Allah’ı unuttuklarından ötürü Allah da onlara nefislerini unutturdu”(Haşr suresi 19. Ayet) denilmektedir.
__________________
Yunusça sevgimizden anlamayana cevabımız Yavuzca olacaktır...
|