Havas Okulu - Tekil Mesaj gösterimi - Tövbe
Konu: Tövbe
Tekil Mesaj gösterimi
  #5  
Alt 02.04.24, 22:35
Yusufiyeli - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
☆Yusufiyeli Yusufiyeli isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Manevi
 
Üyelik tarihi: 24.09.16
Bulunduğu yer: Trabzon
Mesajlar: 3,380
Etiketlendiği Mesaj: 269 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Alıntı:
Asmir Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Selamin Aleyküm arkadaşlar bazi gunahlarim var bunun için pismanim.Samimiyetle tövbe etmek istiyorum.

Aklıma birşey geldi tövbelerin peygamberi olarak bilinen Hz.Adem günahlarının affı için Hz.Muhammed(s.a.v) vesile kılmış Rabbimizde onu affetmisti.
Bende ayni şekil peygamberimizi vesile kılıp Af dilesem haddimi aşmış olur muyum bunun bir sakıncası var mıdır?
Ashab_ı Kiram Habib-i Ekrem (s.a.v.) hayatta olduğu gibi vefatından sonra da onunla tevessülde bulunarak Allah’a dua etmiş, geride bıraktığı eşyalarıyla teberrük etmiş (Buhari, ‘’Eşribe’’ 30, Müslim ‘’Eşribe’’ 88 Ahmed İbn Hanbel 4. 138) diğer Müslümanlar buna devam etmiş İslam alimlerinin çoğunluğu da bunda herhangi bir sakınca görmemiştir (Alusi Ebü’s-Sena) Bu konuda karşıt görüşlere yer veren Alusi de vefatından sonra da Allah Resulünü vesile kılmak ve ‘’Allah’ım peygamberinin hatırına, onun yüzü suyu hürmetine şu ihtiyacımı gider; bu ihtiyacımın karşılanması hususunda Senin Habibine olan sevgini vesile eyle’’ demekte bir sakınca olmadığını söyler. Çünkü bu sözün bir kişinin muhtaç olduğu bir konuda ‘’Allahım! Senin rahmetini vesile ederek istiyorum rahmetini bu konuda vesile eyle’’ demek arasında bir fark yoktur. (Alusi Ebü’s-Sena 6. Cilt sayfa 187) Diğer yandan Ashab-ı kiramdan itibaren değişik ekollere mensup fıkıh, kelam ve tasavvuf alanında pek çok alimin Hz. Peygamber’le tevessülde bulunmayı meşru bir uygulama olarak görmesi de bu konuda ayrı bir delildir. ((Kevseri, ‘’Mahkü’t-Tekavvül fi Meseleti’t- Tevessül’’, Makalatü’l-Kevseri sayfa 470) Nitekim İbn Teymiyye dönemine kadar da bu konuda alimler arasında bir ihtilaf yoktur. Dolayısıyla zikredilen manada hayatta iken ve dar-ı bekaya göç etmelerinden sonra Allah Resûlü’nün yanı sıra veliler ve salih kulların zatlarıyla tevessülde bulunmanın şirk kabul edilmesi isabetli değildir. Zira tevessül ve istiğase ölünün bizzat zatıyla değil de Allah katındaki sevgisi v, makamı ve mertebesiyle yapıldığında meşrudur. Zira ölünün hiçbir zaman Allah nezdindeki rütbe ve derecesi değişmez. Hülasa bahsettiğin şekilde bir mahzur yoktur kardeşim.

__________________
Yunusça sevgimizden anlamayana cevabımız Yavuzca olacaktır...
Alıntı ile Cevapla
 

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147