BURAYA BİR TAKIM KISSALAR BIRAKIYOEUM NASİBİNDE OLANLAR ALSIN.
Evliyanın büyüklerinin ve mübarek insanların şeytanı görmesine dair rivayetler:
Abdülkâdir Geylânî (ks) şeytanı bir nur şeklinde görmüş şeytanın: “ben senin rabbinim” sözüne inanmamıştır.
Şeytanın aldatmak gayesiyle güzel bir surette görünmesi hâdisesi birçok kişinin başına gelmiştir. Bunlardan bâzılarını Allah (cc) korumuş ve onlar karşılarında güzel surette duranın ha*kikatte şeytan olduğunu bilmişlerdir, işte korunanlardan birisi de evliyanın büyüklerinden Abdülkâdir Geylânî'dir (ks):
"Bir defasında ibâdet ederken, büyük bir arş ve üzerinde bir nur gördüm. O nur bana:
"Ey Abdülkâdir! Ben senin rabbinim. Başkalarına haram kıldığım her şeyi sana helal kıldım." dedi. Ben ona şöyle cevap verdim:
"Sen kendisinden başka ilâh olmayan Allah'sın, öyle mi ?!.. Defol, ey Allah'ın (cc)düşmanı!."
Bunun ardından o nur parçalandı ve karanlığa dönüşerek bana şunları dedi:
"Ey Abdülkâdir! Benden, dinindeki ve ilmindeki fıkhınla, sağlam kavrayışınla ve bir de ahvalde katetmiş olduğun derecen*le kurtuldun. Yoksa ben, yetmiş kişiyi (kesretten kinaye) bu şe*kilde aldattım."
Ona o nurun şeytan olduğunu nereden anladığı sorulduğun*da da şöyle der: Bunu onun "başkalarına haram kıldığım her şeyi sana helal kıldım" sözünden anladım. Çünkü biliyoruz ki, Şerîat-i Muhammedî (asm) ne nesh olur, ne de değişir. Bu sebeple şeytan bana: 'Senin rabbinim' dedi. 'Ben, kendisinden başka ilâh olmayan Allah'ım' demeye gücü yetmedi."
· Allah’ın (cc) zahit kullarından olan bir oduncu şeytanı bir adam suretinde görmüş ve onun hilesine karşı yenilmiştir.
Odunculukla hayatını kazanan bir zat vardı. Allah'a karşı kulluk vazifesini yapar, kimsenin ekşisine tatlısına karışmazdı. Bu zahit kişinin bulunduğu köyün yakınında bir köy daha vardı, onlar da dağda kutsal diye kabul ettikleri bir ağaca taparlar, ondan meded beklerlerdi.
Oduncu, bir gün:
"Şunların Allah(cc) diye taptıkları ağacı kesip odun edeyim, pazarda satarak ekmek parası kazanırım; hem de, bir kavmi Allah'a (cc)isyandan kurtarmış olurum." diye düşünerek Allah rızası için ağacı kesmeye karar verdi.
Dağa doğru giderken karşısına acayip suratlı pis bir adam çıkarak nereye gittiğini sordu. Oduncu:
"Halkın Allah(cc) diye taparak Allah'a (cc)isyan ettikleri ağacı kesmeye gidiyorum." dedi. Adam, oduncuya:
"Ben şeytanım... O ağacı kesmene müsaade etmiyorum." deyince zahit oduncu, şeytana çok kızmıştı.
Öldürmek için hücum ederek yere yatırdı ve üzerine oturup hançerini boğazına dayadı.
Şeytan zahide:
"Ey zahit, sen beni öldüremezsin. Allah(cc) bana kıyamete kadar müsaade etmiştir. Fakat gel o ağacı kesme, seninle anlaşalım. Ben sana her gün bir altın vereyim, sen de ağacı kesmekten vazgeç. Hem el ağaca tapıyormuş, günah işliyormuş senin neyine gerek, altınını al işine bak." dedi.
Adam şeytanı bırakmıştı. Şeytan adama, akşam yatıp sabahleyin yastığının altına bakmasını söyledi ve anlaşarak ayrıldılar.
Adam ağacı kesmekten vazgeçip, evine dönmüştü.. Akşam yatıp sabahleyin yastığının altına baktığında, altını gördü. Memnun olmuştu, ikinci gün oldu. Fakat bu sefer şeytan altını koymamıştı. Adam kızıp baltasını aldığı gibi dağa ağacı kesmeye gitti. Fakat yolda yine şeytanla karşılaştılar. Adam şeytana iyice kızmıştı. Görünce:
"Seni sahtekâr seni, kandırdın değil mi beni?" diyerek üzerine hücum etti.
Fakat evvelkinin tam tersine bu sefer şeytan adamı tuttuğu gibi altına aldı. Adam şaşırmıştı. Bu nasıl hâl der gibi şeytanın yüzüne bakıyordu. Şeytan:
"Hayret ettin değil mi? Niçin bana yenildiğinin sebebini söyleyeyim: Dün sen Allah rızası için ağacı kesmeye gidiyordun. Seni değil ben, dünyadaki bütün şeytanlar bir araya gelsek yine yenemezdik. Lâkin şimdi Allah rızası için değil de, sana altını vermediğim için kızdığından gidiyorsun, işte o yüzden bana mağlup oldun ve sana ağacı kesmene müsaade etmeyeceğim." dedi.
|