Kur’an meleklerin ne zaman nasıl ve hangi unsurdan yaratıldığına dair sarih bir şey söylemez. Buna mukabil iki ayette ‘’cann’’ın-ki erken dönem tefsir kaynaklarında bu kelime ‘’cinlerin atası’’ ve veyahut ‘’İblis’’ diye tefsir edilmiştir. (Mukatil, Tefsir, 2.428; Taberi, Cami’ul-Beyan, 7.513. İbn Şecere’ye nisbet edilen bir yoruma göre ‘’can’’dan maksat genel olarak cinlerdir. Maverdi en-Nuket ve’l-‘Uyun, 3. 158) ‘’nar’’dan (ateş) yaratıldığından söz edilir. Hicr suresi 27. Ayette, ‘’Daha önce de cannı yakıp kavurucu ateşten yarattık’’ mealinde bir ifadeye yer verilir. Bu ayetteki ‘’min gabl’’ (daha önce) lafzı, ‘’cann’’ın insandan evvel yaratıldığını gösterir.
Cinlerin yaratıldığı ateşin mahiyetine işaret eden ‘’semum’’ kelimesi Arap dilinde ‘’sıcak rüzgar, samyeli’’ anlamına gelir. Bazı müfessirler ‘’nari’s-semum’’ terkibine ‘’dumansız veya alevli ateş’’ manası vermişlerdir. Bunun dışında ‘’semum’’un tıpkı zehir gibi ‘’dokuya işleyen aşırı derecede sıcak ateş’’ veya ‘’güneş, rüzgar veya ateşin aşırı derecede öldürücü sıcaklığı’’ anlamına geldiğinden de söz edilmiştir. (Zemahşeri el-Keşşaf 2. 390, İbn Adil, el-Lubab 11. 454) Öte yandan Rahman suresi 15. Ayette ‘’cann’’ın yaratıldığı ateş ‘’maric’’ diye nitelendirilmiştir. Bu ayetteki ‘’ مِنْ مَارِجٍ مِنْ نَارٍۚ’’ Lafzına ‘’dumanla karışık alev’’, ‘’kırmızı, sarı, yeşil renklerin birbirine karıştığı alev’’, ‘’saf yalın ateş’’ gibi manalar yüklenmiştir. (Salebi Araisu’l-Mecalis sayfa 15) Fahreddin er-Razi bu son mana takdirinin daha isabetli olduğunu söylemiştir. (Fahru’d-Din er-Razi et-Tefsiru’l-Kebir, 29. 87)
Bazı hadis rivayetlerinde meleklerin ışıktan (nur), cinlerin ateşten (nar) yaratıldığından söz edilmiştir. (Müslim ‘’Zuhd’’ 60; İbn Hanbel el-Musned 6.cilt sayfa 168)
Salebi’nin naklettiği uzunca bir rivayette birinci kat gökteki meleklerin ateş ve rüzgardan, ikinci kat gökte ‘’Habib’’ diye isimlendirilen meleğin kısmen ateş, kısmen kardan yaratıldığı belirtilmiştir.(Sa’lebi Araisu’l-Mecalis sayfa 15) Hz. Peygamber, Hz. Ebu Bekr ve İbn Abbas’a isnat edilen çeşitli rivayetlerde ise meleklerin altı günlük yaratma sürecinin beşinci ve veya altıncı gününde (Perşembe ve Cuma ) yaratıldığı ifade edilmiştir. (Suyuti, ed-Durru’l-Mensur 7.cilt sayfa 314-316)
Öte yandan sahabe Ebu’d-Derda’ya nispet edilen zayıf bir rivayette Allah’ın cinleri üç grup veya sınıf olarak yarattığı belirtilmiştir. Cinlerin ilk grubu yılan, akrep ve haşerat (haşaşu’l-arz) cinsindendir. İkincisi havadaki rüzgar gibi soyut latiftir. Üçüncüsü ise hesap ve ikaba muhatap olacak varlık türündendir. (Ebu Şuca Şiruye b. Şehredar ed-Deylemi, Firdevsu’l-Abbar, Fevvaz Ahmed-ez-Zemedi, Muhammed Mu’tasımbillah el-Bağdadi, Darul-Kitabi’l-Arabi )
Nur kelimesi Arap dilinde ‘’ışık, aydınlık’’ anlamı taşır. Kur’an’da ise daha ziyade vahyin aydınlığı veya insanların önünü aydınlatıp doğruyu ve hakikati görmelerini, hak ile batılı ayırt etmelerini sağlayan manevi ışık manasında kullanılmıştır. (Maide süresi 15. Ayet; İbrahim suresi 1. Ayet, Hadid suresi 9. Ayet; Teğabun süresi 8. Ayet) Dünyevi ve uhrevi olmak üzere iki tür nurdan söz eden Rağıb el-İsfahani’ye göre dünyevi nurda ikiye ayrılır. Birincisi akıl nuru ve Kur’an nuru gibi ilahi boyutlu olan ve ancak basiretle kavranan nur; ikincisi ise yıldızlar gibi aydınlık nesnelerden yayılan ve çıplak gözle algılanan nurdur. (Rağıp el-İsfahani, el-Mufredat sayfa 775)
Allah’ın müminleri karanlıktan (zulümat) aydınlığa (nur) çıkardığını bildiren ayetlerdeki nur (Bakara suresi 257. Ayet ve Maide suresi 16. Ayet) kelimesi mecazi olarak ‘’iman’’ zulümat da ‘’küfür’’ diye açıklanmıştır. (Taberi, Cami’u’l-Beyan 3.cilt sayfa 23.; Ebu Hayyan, el- Bahru’l-Mubit 2.cilt sayfa 618) Nur muhtelif hadislerde de iman, hikmet ve namaz gibi manalarda kullanılmıştır. (Muslim ‘’Taharet’’ 1;İbn Mace ‘’İkamet’’ 186.) Hz. Peygamber’in, ‘’Allahım Kalbime gözüme kulağıma sağıma soluma üstüme altıma önüme arkama nur bahşet ve nur’umu artır.’’(Buhari, ‘’Daavat’’ 9 Muslim ‘’Salatu’l-Musafirin’’ 181,189) şeklinde duasında on kez geçen nur kelimesi bazı hadis şarihlerince-mecaz/istiare olarak-ilim ve hidayet diye açıklanmıştır.
Müslüman tarihçi ve filozof Makdisi ise İbn İshak’ı referans göstererek Ehl-i Kitap geleneğinde meleklerin ateşten yaratıldığına inanıldığından söz etmiş ve bu arada ‘’nar’’ ile ‘’nur’’ dan yaratılış meselesinin ‘’Rahmet melekleri nurdan azap melekleri nardan yaratılmıştır’’ şeklinde bağdaştırılabileceğini belirtmiştir. (Makdisi el-Bed’ ve’t-Tarih cilt 1 sayfa 169)
Meleklerin duman ve ateşten yaratıldığına dair Ehl-İ Kitap kültüründeki anlayışın İslami gelenekteki cinlerin yaratılışıyla ilgili telakillerle örtüştüğü söylenebilir; Kur’an’da meleklerin Adem’e secde ettiğini bildiren bir ayette (Kehf suresi 50. Ayet) ‘’İlla iblise kâne mine’l-cinn’’ (Ancak İblis secde etmedi; İblis cinlerdendi) ifadesiyle İblis istisna edilmiş ve buradaki istisnayı muttasıl (aynı cinsten olanlar arasında) kabul eden bazı müfessirler İblis’in melek olduğu fikrini benimsemişlerdir. Hatta Beğavi müfessirlerin büyük çoğunluğunca İblis’in meleklerden kabul edildiğini söylemiştir. (Beğavi, Me’alimu’t-Tenzil 1. Cilt sayfa 63. İbn Adil kelamcılar ile Mutezile’nin çoğunluğunca İblis’in meleklerden kabul edilmediğini belirtmiştir. (İbn Adil, el_Lubab 1. 540) Şii-İmami kelamcı Şeyh Müfid de Kehf suresi 50. Ayette ve konuyla ilgili rivayetlere istinaden İblis’in melek değil özellikle cin taifesinden olduğunu belirtmiş, bunun yanında tüm İmamiyye Şiası ve Mutrezile ve Ashab_ı Hadis’in ekserisinin bu görüşte olduğuna dikkat çekmiştir. Şeyh Müfid Ec-vai-lu’l-Makalat sayfa 133)
İbn Abbas’tan nakledilen bir rivayete göre İblis ‘’cin’’ diye isimlendirilen bir melek grubuna mensuptur. Bu melekler zehirli veya dumansız ateşten yaratılmıştır. İblis’in söz konusu melek grubuna mensubiyeti, onun cinlerden olmasını nefyetmez; çünkü Saffat suresi 158. Ayetteki (Müşrikler Allah ile cinler arasında nesep ilişkisi kurdular) ifadesinde ‘’cinne’’ (cinler) kelimesi ‘’melekler’’ anlamında kullanılmıştır. Sonuçta cin kelimesi ‘’göze görünmeyen’’ anlamı taşır ve bu anlamda melekler de cin kapsamındadır. (Fahru’d-Din er-Razi, et-Tefsiru’l-Kebir 21.cilt sayfa 116; İbn Kesir, Tefsiru’l-Kur’an, cilt 1 sayfa 77, İbn Adşil el-Lubab 7.cilt Tefsir kaynaklarında İblis ile melekler arasında ontolojik hısımlıkla ilgili olarak muhtemelen Ehl-İ Kitap kültürüne dayanan birçok görüş zikredilmiştir. Maverdi’nin Katade’den naklettiğine göre İblis ‘’cin’’ diye adlandırılan en üstün melekler sınıfına mensuptur. İbn Abbas’tan nakledilen başka bir rivayete göre İblis cennetin bekçileri arasında yer alan meleklerden biri olup dünya semasıyla ilgili işleri sevk ve idare etmekle de vazifelidir. Said b. Cübeyr’den nakledilen diğer bir rivayete göre ise İblis ateşten yaratılmış melekler zümresine dahildir. (Maverdi, en-Nuket ve’l-Uyun cilt 3 sayfa 314) Salebi İblis’in Süryanca’da ‘’Azazil’’, Arapçada ‘’Haris’’ diye adlandırıldığını başlangıçta cennetin bekçileri arasında yer aldığını dünyadaki meleklerin reisi olduğunu ve hem hilim açısından hem ilim açısından melekler arasında en üst düzeyde olduğunu zikretmiştir.)
__________________
Yunusça sevgimizden anlamayana cevabımız Yavuzca olacaktır...
|