israiloğulları'yla aynı kaderi mi yaşıyoruz?
İsrailoğulları'yla aynı kaderi mi yaşıyoruz?
4- Biz İsrailoğulları’na kitapta şu hükmü bildirdik: “Siz yeryüzünde iki defa fesat çıkaracak ve haddinizi fazlasıyla aşacaksınız.”
5- Bunlardan birincisinin zamanı geldiğinde biz sizin atalarınızın üzerine çok güçlü kullarımızı musallat etmiştik. Onlar atalarınızı öldürmek için ev ev dolaştılar. Çünkü bu gerçekleşmesi gereken bir söz idi.
6- Sonra gücü onlara karşı sizin lehinize çevirdik. Sizi mallarla ve evlatlarla destekledik ve sizleri daha kalabalık yaptık.
7- Eğer iyi olursanız kendiniz için iyi olursunuz. Eğer kötü olursanız kendinize kötülük etmiş olursunuz. Bu fesatlardan diğerinin zamanı geldiğinde ise size musallat edeceğimiz kullarımız bu sefer yüzünüze kara çalacaklar. Onlar Mescid-i Aksa’ya daha önce tahrip etmek için girdikleri gibi oraya yine girecekler ve iktidarda oldukları sürece her şeyi yerle bir edecekler.
8- Fakat Rabbiniz size merhamet edecektir. Siz iyi olmaktan dönerseniz biz de ceza vermek için döneriz. Biz cehennemi kâfirler için hapishane yaptık.
İsra sûresi 4-8.
Açıklama:
İsrailoğulları ile neredeyse aynı kaderi yaşıyoruz. Kur'an'daki her kıssanın (anekdot, anı) bize bakan bir yönü vardır. Çünkü Kur'an bize nazil olmuştur ve bu ayetleri biz okumaktayız. Allah'a iman edenler olarak bizler iyi olmadığımız zaman Rabbimiz bizim hakkımızdan gelecek birilerini gönderiyor. Sizler nasıl olursanız öyle idare olunursunuz ilkesi gereği yaptıklarımız, idarecilerimiz olarak şekle bürünmektedir. İyi olduğumuzda başımıza iyiler gelmekte, kötü olduğumuzda başımıza kötü idareciler gelmektedir. İyi idareciler geldiğinde bize iyi davranmakta, kötü idareciler geldiğinde ise bize kötü davranmaktadırlar.
Ev ev dolaştılar. Kur'an okunan her eve girdiler. Kur'an okunan her mahalleye girdiler. Müslümanların yaşadığı her yere girdiler ve taş üstüne taş bırakmadıkları gibi, Müslüman bırakmadılar.
Sonra sanki biraz uslandık. Biraz toparlandık. Allah da gücü bizim elimize verdi. Devleti, yetkiyi, sultayı bize devretti. Bizi maddi ve manevi açıdan güçlendirdi. Müthiş bir kalabalık olduk. Meydanlara sığmayan ama camilere girmeyen bir kalabalık olduk. İhalelerden ihalelere koşan ama Allah için adım atmayan bir kalabalık olduk. Müslümana benziyorduk ama gavur gibi düşünen bir kalabalık olduk. 6236'ların yerini başka 6000'ler aldı. Örtülüydük ama içimiz çıplaktı. Namaz da kıldık, cana da kıydık. Oruç da tuttuk, gariplerin hakkını da tuttuk...
Sonra Allah başımıza yine zorbaları geçirdi. Yüzümüze kara çaldılar. Mescitlerimize, Kur'an Kurslarımıza, medreselerimize girdiler. Mahrem odalarımıza girdiler. Gönül dünyamıza girip gönlümüzü tahrip ettiler. Daha önce olduğu gibi. Çünkü hiç değişmemişlerdi. Pusudaydılar. Aç kurtlar gibi saatlerce, günlerce, aylarca ve yıllarca sessizce beklediler. Biz onların sessizliğini onların korkaklığına, tembelliğine ve ölmüş olmalarına yorduk. Fakat aslında bizi gözetliyorlarmış. Zayıf yönlerimizi takip ediyorlarmış. Sürümüzü dağıtmak için plan kuruyorlarmış. Su uyumuştu ama sü uyumamıştı.
İktidarımızı aldılar, her şeyi yerle bir ettiler. Onlarca yılda yapılan yapıları bir kaç saatte yıktılar. Yazılması yılları alan eserleri bir çırpıda yaktılar, nehirlere döktüler. Düşman acımamıştı ne bize ne kitaplarımıza; mahremlerimize acımadığı gibi.
Düşman bize Asya'dan geldi. Bazen Avrupa'dan geldi. Bazen Amerika'dan geldi. Bazen aşağıdan, bazen yukarıdan geldi. Bazen de düşman zahmet edip gelmedi. Buralara hiç lütfetmedi bile. İçimizden kendilerine benzeyenleri bizden göstererek başımıza geçirdi ve yapacaklarını onların eliyle gerçekleştirdi.
İyi olursak kendimize iyilik etmiş oluruz. Kötü olursak kendimize kötülük etmiş oluruz. Biz hataya düştüğümüz gibi, bizi bekleyen bir ceza olacaktır.
Rabbim akıbetimizi hayırlı eylesin!
__________________
Ne senle yaşanıyor
Ne de sensiz oluyor
Şu garip bomboş dünyada..
|