Diyanet’in hazırlamış olduğu mealde de çok hatalar mevcuttur. Kur’ân Yolu Meali ’nde bu anlamdaki eksikliklerden birisi Bakara Süresi 68-70 ayetlerde sık geçen dua kelimesidir. Kur’ân’da sıklıkla geçen dua kelimesi, geçtiği bağlama göre farklı anlamlar içermektedir. Bazen sözlük/vaz’i, bazen mecazi, bazen de şer’i/dini anlamı yüklü olarak ayetlerde geçer. Kur’an Yolu Meali ‘nde bu kelimenin ard arda geçtiği ayette, maalesef her defasında aynı yanlış ve eksik mealle ifade edilmiştir. قَالُوا ادْعُ لَنَا رَبَّكَ يُبَيِّنْ لَنَا cümlesi üç kez tekrar edilmiştir. Her defasındaki meal şöyledir: “Bizim adımıza Rabbine dua et de onun nasıl olduğunu bize açıklasın”, “Bizim için Rabbine dua et de renginin nasıl olacağını bize açıklasın” ve “Bizim için Rabbine dua et de onun nasıl bir şey olduğunu bize iyice açıklasın” Görüldüğü üzere her defasında ayette tekrar edilen ادْعُ kelimesine, yanlış bir şekilde “dua et” anlamı verilmiştir. Halbuki burada herhangi bir dua söz konusu değildir. Burada dua kelimesinin anlamı: “Rabbine sor, danış” demektir. Ayrıca Abdullah b. Mes’ud kıraatine göre de ayetteki قالُوا ادْعُ لَنا رَبَّكَ يُبَيِّنْ لَنا ما هِيَ cümlesi, سل لنا ربك ما هي؟ şeklindedir ki, bu da anlamın sorma ve danışma olduğunu gösterir. Zaten İsrailoğulları’nın buradaki talebinden maksatları da Hz. Musa’nın (a.s.) Rabbine dua etmesi değil, işten kaçmak ve yan çizmek gayesine yönelik olarak: “Rabbine sor, O’na yeniden bir danış!” demektir. Nitekim önemli Kur’ân lügatçileri eserlerinde dua kelimesinin üzerinde durduklarında, onun Kur’an’daki farklı anlamlarına işaret etmiş ve özellikle de duanın bir anlamının da sormak, danışmak olduğunu vurgulayarak, bu âyeti örnek vermişlerdir. Meal ’in müellifleri ya aceleden ya da kelimelerin bu farklı anlamlara gelmesi gerçeğini göz ardı ederek, ayette hiç olmayan bir anlamı vermişlerdir.
__________________
Yunusça sevgimizden anlamayana cevabımız Yavuzca olacaktır...
|